31 Ocak 2012 Salı

düziko...


Mastika, düz hoş olur
Rakı içen sarhoş olur
Kalmadı rakı parası
Elimde kadeh yarası
Yandı ciğer kebap oldu
Vefasız yar yüzünden
Benim halim harap oldu. Sf:15

Küçük Virjin Hanım kantosunda düz rakıyı anar. Düziko’da denilen düz rakı, anason veya sakız gibi kokulu tatlandırıcı bulunmayan rakıya denilmektedir.
Beyoğlu’nun bazı meyhaneleri çok pahallıdır. Burada iki kadeh içmek, bir lokma yemek yemek oldukça pahallıdır. Bu mekanlardan ucuza çıkmak için cebinizde gizlice getirdiğiniz elma veya mandalinayı çıkarken hesap pusulasında görürseniz sakın şaşırmayın. O günlerin raconu böyledir.
Commerce’de nargile içilirdi. Bilardo salonunda, bamkota (ters yönde giden hareketli iki topu, oyuncunun üçüncü bir top ile vurmasıdır), karambol (üç topla halen oynanan), İtalyan ve İspanyol bilardosu oynanırdı. Sf:15

taylan köken

30 Ocak 2012 Pazartesi

arşak kahvesi...


Kör Sebuh hakkında fazla bilgimiz olmamasına rağmen dönemin önemli keman virtüözü ve hocası olarak bilinmektedir. Kemani Kör Sebuh’un yönettiği incesaz grubu 1865 yılında Arşak’ın kahvesinde arzı endam etmektedir.

Cemiyet-i İlmiye-i Osmani derneğini Münif Paşa kurar. Tanzimat’ın kuruluşundan sonra bilim adamlarının toplanarak bilimsel yazılarını Mecmua-ı Fünun dergisinde neşrederler. Arada bir beraber oldukları yerler ise Beyoğlu’nun bilinen mekânlarıdır.

Amer : %30 civarında alkol oranı olan bir içki türü…

Yuvarlamak: Argoda içki içmek…

Piket: İki, üç veya dört kişi ile oynanan 32 kağıtla oynanan bir iskambil oyunu.

Vist: Bir tür iskambil oyunu.

Grado: İçkilerin alkol derecesine denir. Argoda insan mertebesini (derecesi) belirtmek için kullanılır.  

Rizette: Rizet Hanım uzun yıllar Arşak Kahvesinde şarkıcılık yapar. Müşteriler sıkılınca Finette adıyla Elhamra’da arzı endam eder.

Kahvede şak-şuk, şak-şuk tavlalar atıldığı gibi, piket, vist, briç gibi yüksek gradolu iskambil oyunları da oynanır. Sf:11-13


taylan köken

29 Ocak 2012 Pazar

theophile gautier...


Beyoğlu’ndan bir kahveden de 1852 yılının yazında Türkiye’ye gelen Theophile Gauier sözeder. Sf:10

Bu kahve Tünelbaşı’nda bulunan Galata Mevlevihane’sinin karşısında yer almaktadır. Zamanın Türk Kahvehanesi özelliklerini göstermektedir.

Tam adı Pierre Jules Theophile Gautier (d:30 Ağustos 1811 ö:23 Ekim 1872) olan Fransız oyun yazarı, şair, romancı, gazeteci ve edebiyat eleştirmeni Parnasizmin kurucusudur. Romantizme karşı kurulan akım Realizmin ve Natüralizmin şiire uygulanmasıdır.

Parantez-3:
Beyoğlu’nda dönemin mekânlarından bazılarını sayalım. Kaynak tabii Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu :

Bella Vista Pastahanesi
Cafe Riche
Cafe Tortoni
Cafe Valaury  
Arşak’ın Kahvehanesi
Flamme Kahvehanesi
Cafe Couronne
Cafe de Commerce
Luxemburg Kahvesi
Royal Kahvesi
Parisienne Pastanesi
Paris Kahvesi
Temistokli Pastanesi
Bravakis Pastanesi
Central
Pappi

taylan köken

28 Ocak 2012 Cumartesi

gerard de nerval...

 


Nerval 1843 yazında İstanbul’ a düştüğü vakit, Salah Birsel’in Beyoğlu’nda bir kahvede çöreklenir. Burayı Paris’in kibar kahvelerine benzetir. Leylekler masa masa dolaşır, müşterilerin kendilerine şeker ve bisküvi şöleni çekmelerini bekler. Masalarda bol miktarda Fransız gazetesi mevcuttur. Sf:10

Fransız yazar, şair ve gezgin Nerval (d:26 Mayıs 1808 ö:26 Ocak 1955) romantizm akımının güçlü temsilcisi olarak bilinir. Bir çok defa İstanbul’a da uğrayan yazar özellikle mezar taşlarına hayrandır. Zaman içinde bir çok ülke tarafından eserleri çevrilir ve dünya edebiyatında haklı bir yer edinir. Zaman içinde eserleri modern sürrealizmin ilham kaynağı olur.

taylan köken

22 Ocak 2012 Pazar

naum tiyatrosu...

naum tiyatrosu dönemin en önemli sanat merkezidir. istanbul'lu opera ile burada tanışır. 1870 yılında yanınca tekrar yapılır ve sanata hizmet etmeye devam eder. 21 yıl sonra başka bir yangınla tamamen yok olarak bu dünyamızdan ayrılmıştır...






o devirleri yaşamış ve yazmış olan sermet muhtar alus diyor ki: naum tiyatrosu ve aya triada kilisesinin önünden sedyeler ile şık bayanlar taşınırdı! sedye (tahtavaran) taşımacılığı tramvayın ve tünaelin işlemediği  zamanların nakil hizmetiydi...  bu hizmeti cebi delik bıçkın delikanlılar veriyordu... sf:8
Sakızağacı’ndan peylenen bu sedyelerin ücreti, çorbacıya verilir. Ama taşıyıcılar da müşteriden ayrıca cebederler. Alus taşıyıcıların piyano hamalı gibi giyindiğini söyler. Bunlar mosmor fesli, camadanlı, galibarda yün kuşaklı, yumurta ökçe şibidikli, palikarya uçarılarıdır. sf:9



Salah Bey Sözlüğü:

Piyano hamalı: Özel hamallar için kullanılır. Çok dikkatlidirler ve iyi giyimlidirler.
Camadanlı: Çapraz düğmeli, ipek ve sırma işlemeli kısa yelek. 
Galibarda: Mora çalan kırmızı renk.
Şibidik: Terlik.
Palikarya: Kabadayı Rum delikanlısı. Yunanlı.




taylan köken

21 Ocak 2012 Cumartesi

cadde-i kebir...

ah beyoğlu, vah beyoğlu
yandı da gitti kül oldu!

diye ağıt düzerler 1870 yangınından sonra... beyoğlu'nda yangınlar sık çıkar. 1811, 1831, 1857 ve 1870 yıllarında yangın çıkar. son yangında ingiliz konsolosluğu ile birlikte 3.000 ahşap ev kül olup gider... sonra ne mi olur? ne olacak bu yangınlara müdahale etmek için büyük bir cadde açılır. cadde-i kebir, büyük cadde, grand rue de pera (fransızca) ve bugünün adıyla istiklal caddesi... sf:7

taylan köken 

19 Ocak 2012 Perşembe

pera house...

önce fransız elçiliği yapıldı ya, ingilizler durur mu? onlar da hemen pera house'u kondururlar beyoğlu'na. 1870 yılı büyük beyoğlu yangınıyla beraber konsolosluk yanar. yanında da 3.000 ahşap evi götürür. lord elgin tarafından yeniden yapılan bina değişik zamanlarda tadilat görerek günümüze kadar gelir. 

parantez2:
pargalı ibrahim'in kankası venedik balyosu (elçisi) alvario griti'nin taksim'de büyük bir konağı varmış. bu konaktan dolayı ve saraya yakınlığı nedeniyle lakabı "beyoğlu" olan griti'nin beyoğlu'na isim babalığı yaptığı söylenmektedir. s:4

taylan köken

18 Ocak 2012 Çarşamba

tomtom...

Pera: karşı yaka demek... 
Pera'nın adı peran bağlarından gelir... 
Pera'da açılan ilk elçilik Fransız elçiliği. 1535 yılında konumlanmış yerine. 1831 yılında yanınca, 1838 yılında yeniden yapılmış. Elçilik kapısı Tomtom Sokağa açılmaktadır. sf:3


Tomtom Sokağı adını 1592 yılında yapılan camiden almaktadır. Banisi Tomtom Mehmet Kaptan'dır. Bir de cami imamı vardır ve müzikle ilgilenir. Adı Tumtum Abdullah Hoca'dır...

taylan köken     

17 Ocak 2012 Salı

busbecq...

İstanbul'a elçi olarak atanan Busbecq, arkadaşı Macar diplomat Nichalos Michault'a uzun mektuplar yazar... bunlardan birinde şöyle der: "Beyoğlu'nda bir çok tüccarlar oturmaktadır. Bunlar İtalyandırlar." sf:3 Busbecq hakkında yine internet ortamında bol bilgi bulabilirsiniz... 







bu mektupların üçünü Osmanlı'dan, biri de başka bir ülkeden gönderen Ogier Ghiselin de Busbecq (1522-1592), mektuplarını Türk Mektupları adı altında toplar ve yayınlar. 
Busbecq yalnız elçilik yapmaz, aynı zamanda Türk Lalesini Avrupa'ya tanıtan kişi olarak bilinmektedir.  

taylan köken  

16 Ocak 2012 Pazartesi

kuğurmak...

salah bey sözlüğü:

kuğurma(k) : güvercin ötüşü...
vak-vaklama(k) : ördek gibi ses çıkarmak...
kalgıma(k) : sıçramak, kalkmak, şaha kalkmak...
tiz-tiz : tiz (tez). çabuk olmak, hızlı olmak, acele etmek...
koygun: dokunaklı, etkili, içli, acıklı...
avuruna-zavuruna: çok abartılı (bir şekilde) yapmak...
cas-cas yanan bobstiller: ışıl ışıl parıldayan züppe adamlar...
alengirli kızlar: cafcaflı, karışık ve dolaylı, gösterişli, fiyakalı kızlar...
bastonlu abuzettinbeyler: şık giyimli, ama aptal beyzadeler...

parantez:1
bir suat taşer şiirine rastladım... argo yazılmış harika bir şiir. yaşasın internet...














abuzettin bey

toriğini çalıştır kaşalot 
gır geçme 
çaparize gelirsin sonra zıngadak 

kasıntından denizler bulanıyor 
bamya tarlası mı sandın dünyayı 
bak atı alan üsküdar’ı dolanıyor 
her gün ağzın dört köşe 
ama çıngırağı çektiğinin resmidir 
kim dedi sana rüzgara karşı işe 

asma sakal takma bıyık 
behey ıspanakzade 
bu gidişin sonu karanlık 

tenhalarda bocurgat yaparsın 
i
şin gücün haminto
bilirim her taşın altında varsın 

fazla viraj alıyorsun ağır ol 
eşekten düşmüş karpuza dönersin sonra 
aheste çek kürekleri kendine gel 

bu devran böyle kalmaz 
i
mam kayığı yanaştı mı iskeleye
gözünün yaşına bakan olmaz 

baba mirası değildir hayat 
söylemesi benden 
işlet toriğini bay kaşalot  

taylan köken

15 Ocak 2012 Pazar

başlarken...

salah birsel / ah beyoğlu vah beyoğlu / tarih (deneme) / İş Bankası Yayınları / 1983 / 351 sayfa 

salah birsel benim şah yazarlarımdandır. her zaman kenarda olmayı seçmiş, ama gerçek bir emekçi ve yazın adamıdır. salah birsel'in en temel özelliği onun kimsede olmayan dilidir... bunu kısa zamanda göreceksiniz. yazar öyle konuları, öyle incelikli olarak aktarır ki, inanın gerçek yazın sever için elden düşmez bir kitap olur... salah birsel okuyan, yanılmaz; yeter ki yazarın dilini sevsin...





başlarken (s:1-2)


bu kitap beyoğlu'nu anlatır.
burada kimsenin avuruna-zavuruna bakılmaz. 
nedir, bu kitap daha çok da Beyoğlu kahvelerini dile getirir.
bu kitaba, bir edebiyat tarihi gözüyle bakılsa da yeridir.


salah birsel, benim için ayrı bir köşe ile değerlendirilecek özel bir yazardır. çünkü soruyor, sorguluyor...

taylan köken


  

14 Ocak 2012 Cumartesi

kuşku...

dünyanın sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır... bertrand russell

taylan köken

13 Ocak 2012 Cuma

11 Ocak 2012 Çarşamba

kasla git...

http://www.kaslagit.com/ erden erunç kendi kas gücüyle kurmuş olduğu vakfa para sağlamak ve aynı zamanda dünyayı tanımak için kürek çekiyor, bisiklete biniyor ve dağa çıkıyor... erden erunç dünya rekorları kırıyor, ama istediği desteği de alamıyor...

taylan köken

10 Ocak 2012 Salı

para için...

parayı çok severim, bedavaya hiç bir iş yapmam... demet akalın

taylan köken

9 Ocak 2012 Pazartesi

diğerleri...

kadın bir erkeği gerçekten severse, onun gözünde dünyadaki bütün erkekler, kesin olarak anlamını yitirir... oscar wilde

taylan köken

8 Ocak 2012 Pazar

zuzaylı...

gazeteci: uzaylılara inanıyor musun?
kibariye: inanmıyorum ama gelseler de dışlamam. onlar da insan!

taylan köken

7 Ocak 2012 Cumartesi

evliyim...

evliyim ama tek eşli değilim. eşim de bunu biliyor... erman toroğlu

 taylan köken

6 Ocak 2012 Cuma

ahlak nedir?

"ben cinayeti ahlaki bir hareket olarak görüyorum ve becerememiş olmamı gayri ahlaki buluyorum..." valerie solanas burjuvadan bir şahısa üç el ateş eder ve ıskalar...

taylan köken

5 Ocak 2012 Perşembe

hakkari taşları...


VELİ SEVİN
HAKKÂRİ TAŞLARI/ARKEOLOJİ/YKY/2005/144 sayfa

Hakkâri Taşları’nın alt başlığı ‘Çıplak Savaşçıların Gizemi’. İlk Atlas dergisinde haberim olmuştu bu taşlardan. Tesadüfle bulunan bu enteresan yapıtlar, o yazıda çok ilgimi çekmişti. Sonraki sayıların birinde de bu buluntular ile ilgili çarpıcı açıklamalar yer aldı. Kitap bilimsel olarak da, arkeolojiyi bilmeyenler için de okunması gereken bir yapıt.

Keşif 11 Ağustos 1998 tarihinde gerçekleşiyor. Yıllar önce  “Çölemerik’i (Hakkâri) incelemek üzere Van’dan yola çıkan genç Alman arkeolog Friedrich Eduard Schulz (1799-1829) Başkale yakınlarında Kürt beylerince öldürülür” olan bir olay yüzünden yıllarca arkeoloji adına yapılmayan araştırmalar, bir evin bahçesinde tesadüf eseri bulunan bu taşlar ile yine hızlanır.
Necdet Yıldız’ın evi Hakkâri (Mir) Kalesi’nin Kayalık Uçurumu tarafındadır. Uçurumdan zamanla aşağı yığılan molozlar, bahçe için yer açmaya çalışılınca bu steller bulunur.

13 adet bulunan Savaşçıları betimleyen steller, Hakkâri’de Osmanlı medresesinde 1998-2000 yılları arasında kalır. Ardından 2001 yılında Van Müzesi’ne taşınır. Bir gün Van Müzesi’nde onları görürüm, belki Akdamar Kilise’sini ziyarete gittiğimde.

Taylan Köken

4 Ocak 2012 Çarşamba

yunusları sevmek...

yılın ilk günlerinde tuz gölünü ve çıplak adayı fotoğraflamak için badavut'u ziyaret ettiğimizde bir yunusun öldürülüp kıyıya atıldığını görmüş olduk. yunusları seversiniz sevmezsiniz bilmem ama ben çok severim... insana en yakın olan bu deniz memelisini görüp de içi sevinç ile dolmayan kişi var mıdır? 

taylan köken
badavut kıyısı
ölü yunus
yunus artık geri dönüş yok
yunusun kuyruğu kesilmek istenmiş
yunusun üst yüzgeci kesilip kıyıya atılmış
ölü yunus
badavut burnu ve yunus

3 Ocak 2012 Salı

2 Ocak 2012 Pazartesi

uyandırma...

uyandırma servisi gibi bir de "utandırma servisi" olsa. bazıları tek başına utanamıyor...

taylan köken

1 Ocak 2012 Pazar

iz...

ne kadar silersen sil ya yırtılır defterin ya da izi kalır cümlelerin... elif şafak

taylan köken