17 Nisan 2015 Cuma

ütopya...

Okyanus kıyısında, tropik bir ormanın yanında, altın gibi parlayan bir kumsal. Palmiyeler, hindistan cevizleri, denizden hafif esen bir rüzgar… Tatil şirketi reklamı değil, gerçek.
1970’lerde Hawaii’de böyle bir dönem yaşanmış. Hikayemiz Taylor Camp adındaki bir yeryüzü cenneti hakkında. Hippi kafasının gerçek olduğu zamanlarda yaşanan çok acayip ama güzel hayatlardan biri. Düşünsenize kira yok, istemediğiniz işte çalışmak yok, rekabet yok, onu yap bunu yapma diyen kafasız politikacılar yok…
Amerika’nın 6 yıldır içinde bulunduğu ve her geçen gün daha da bataklığına gömüldüğü Vietnam’daki savaşa karşı protestolar sürüyor. Üniversitelerde özellikle savaş karşıtları ve hükümet destekli boş kafalılar arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. İşte bu dönemde okullarındaki kavgadan uzak durmaya karar veren 13 genç Hawaii’deki cennet adalardan Kaua’ye gitmeye karar verir. Aile, okul, sorumluluk ve her şeyi bir yana bırakırlar.
Tamam Hawaii’ye gidilecek ama para yok, pul yok. Hippi kafası güzel kafa da, nası yapmalı nereden başlamalı derken büyük bir tesadüf yaşanır. O sırada adada mal mülk sahibi olan Hollywood yıldızı Eizabeth Taylor’ın kardeşi Howard Taylor ile gençlerin yolu kesişir. Taylor’ın adanın en güzel köşelerinden birinde arazisi vardır ancak yerel yönetimle işler pek iyi gitmemektedir. Taylor buraya hayalindeki evi yapmak istemekte ama gerekli izinleri alamamaktadır.
Sahilin hemen kıyısına bambulardan, kereste parçalarından ve ellerine geçirdikleri her şeyden ağaç evler yapmaya başlarlar, artık kendilerine gerçek bir yuva bulmuşlardır. Başkalarının imkansız dedikleri hayat bir şekilde imkanlı olmuş ve yaşanmaya başlanmıştır.
Kampa sonradan bir ebe ve doktor bile gelmiş; çünkü Taylor Kampı artık tam bir yaşam alan olmuş. Çiftlerin çocukları bölgedeki okula gitmeye başlamış; hatta okul aracının rotası bir süre sonra kamptan da geçmeye başlamış. Yerleşimciler arasına hippiler haricinde Vietnam gazileri ve sörfçüler de katılmaya başlamış ve yavaş yavaş nüfus artmış.
Denizden en taze balıklar geliyor, meyve ve sebzeler yetiştiriliyor, komün büyüyor ve yavaş yavaş ilgi çekmeye başlıyor. Bugün Amerika’nın ünlü spor kanalı ESPN’de radyo programcısı olan Rosey Rosenthal o günleri çok iyi hatırlıyor. Çıplaklığın ortamda gayet normal karşılandığını anlatan Rosenthal, “yeni gelenlerden birini bikiniyle gördüğümüzde asıl o zaman ilginç geliyordu” diyor.
Kampta onca çıplak genç dolanmaya başladığında dedikodular da yayılmaya başlamış. Aslında insanlar pek inanmasa da sahilde yaşanan ilişkiler tam bir orta sınıf ailesine benziyormuş. Yani çocuklu aileler ve çiftler. Rosenthal’ın bunları anlatmasına sebep, o dönem insanların kampın sadece çılgın bir seks ortamı sunduğunu düşünmeleri olmuş.
Tam 8 sene huzur dolu bir yaşamın sonu yavaş yavaş gelmeye başlamış. Aslında rahatsızlığın sebebi ahlaki gibi dursa da asıl sorunun ekonomik olduğu düşünülüyor. Hawaii’nin en güzel köşelerinden birinde kira vermeden, bedavaya bir yaşam alanı en başta yöre sakinlerini rahatsız eder olmuş.
Kamp alanı 1977 yılında Taylor’ın elinden alınmış. Bahanenin bizim buralarda gördüğümüzle aynı olmasıysa hayli trajikomik. Bölge yönetimi kampın olduğu alandan yol geçireceğiz demiş ve kamp sakinleri tahliyeye zorlanmış. Alan boşaltıldıktan sonra kimse geri dönmesin diye etraf ateşe verilip yakılmış.
John Wehrheim aradan geçen 40 yıldan sonra elindeki fotoğrafları derlemiş ve film yapımcıları Robert C. Stone ve Thomas Vendetti’ye göstermiş. Ekip fotoğraflardan yola çıkarak kamp sakinlerine ulaşmayı başarmış. Hatta kampa tahliye kararı çıkartan kimi bölge yöneticilerini dahi bulmuşlar. Adamlar 40 yıldan sonra yeniden hippilerle, hem de bu sefer ellerinde kameralarla karşılaşınca kim bilir neler hissettiler.
Filmin yapımcısı Robert C. Stone yaptığı çalışmadan hayli etkilenmiş; çünkü kampta kalanların tamamına yakını o zamanı hayatlarının deneyimi olarak tanımlıyor. Stone’a göre doğa, özgürlük ve genç olmak bir arada olduğunda yaşananların unutulmaz olması gayet normal.
O dönem sörfçü olan bugünün 67 yaşındaki emekli öğretmeni David Pearson “Geriye gitme şansım olsa gitmek isteyeceğim dönem sadece o dönem olurdu, o kadar bozulmamış ve güzel bir hayat düşünemiyorum” diyor.
Sayın Engin Özer'in yazısı çok güzel. Büyük bir kısmını buraya aktardım. Teşekkürlerimle.
Kaynak: www.listelist.com 
Video: https://www.youtube.com/watch?t=90&v=58WKzxMWZpU 
Taylan Köken

16 Nisan 2015 Perşembe

akseki kazası...

KEMAL ÖZKAYNAK
AKSEKİ KAZASI / ARAŞTIRMA / KENDİ BAS. / 1954 / 188 sayfa

Kemal Özkaynak kitabı yayınladığı 1954 senesinde Ankara Ulus Kız Meslek Lisesi Müdürüdür. Aksekilidir ve giriş bölümünde de belirttiği gibi, Akseki hakkında okuduğu duyduğu bilgileri not etmiş ve bu kitabın hazırlanmasını sağlamıştır. Akseki hakkındaki ilk kaynak kitap olması açısından önemlidir. Sonradan başka kitaplar, makaleler yazan diğer kişilerin referansı bu kitap olacaktır. 
Kitabın Altbaşlığı Tarih- Coğrafya –Turizm –Biyoğrafya’dır. Akseki’yi köyleriyle, folklorik değerleriyle, tarihiyle ayrıntılı olarak aktaracaktır. 
Bu eski basımlı kitabın üzerine çıkabilecek Akseki ve diğer başka yerleşimlerimizin araştırmalarının yazılması dileğiyle…
  
Taylan Köken 

15 Nisan 2015 Çarşamba

hacı bayram-ı veli...

ABDÜLKERİM ERDOĞAN
HACI BAYRAM-I VELİ / ARAŞTIRMA / ANKARA BŞBY / 211 / 136 sayfa

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Sayısız öğrencisi ve halifeleriyle Bayramiye Tarikatını şekillendirmiş ve yaymıştır. Anadolu’nun ortasında, sonradan başkent olacak Ankara’nın da ortasında tüm dünyaya ışık saçmıştır.
Bu kitabın da titizle hazırlanmış ve bu büyüğümüze hak ettiği değeri veren bir çalışma olduğunu belirtmeliyiz.
Abdülkerim Erdoğan çok değerli bir araştırmacıdır. Ankara üzerine onlarca araştırma kitabını yayınlamıştır. Ankara Büyük Şehir Belediyesi de bu değerli araştırmacının hakkını vermiş, belki lojistik destek bile vermiştir. O da sağ olsun köy köy gezerek Ankara hakkında kitaplar çıkarmıştır, daha da çıkaracaktır.
Ankara deyice buranın dini kutbu Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleridir. Abdülkerim Erdoğan’ın kitabının tam adı “Ankara’nın Manevi Mimarı Hacı Bektaş-i Veli”dir.
Kitap Hacı Bayram-ı Veli, Tasavvufi Hayatı, Şiirleri, Halifeleri, Bayramilik, Hacı Bayram-ı Veli Camii ve Restorasyonu, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin Evrâd-ı Şerifi bölümlerinden oluşmaktadır.
Ethem Cebecioğlu’nun kitabına göre daha küçük düşünülen bu kitap, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerini araştırmak isteyenler için temel bilgilerin derli toplu bulunabileceği bir kitaptır.
    
Taylan Köken

14 Nisan 2015 Salı

üç kırmızı güvercin...

YORGO SEFERİS
ÜÇ KIRMIZI GÜVERCİN / ŞİİR / ALTIN YAY. / 1971 / 210 sayfa

Seferis Yunan Edebiyatının en önemli ozanlarındandır. Cevat Çapan hocamızın onun kitaplarından yaptığı seçkiler ile ozanın edebi kişiliğini ve yazın hakkındaki düşüncelerini bize aktarıyor.
Seferis’in bizden biri olması (İzmir doğumlu) onu Türk yazınına da yakın kılar. “Çağdaş Yunanistan’ın bu bölgede doğup büyüyen tek büyük şairidir Seferis. Bu yüzden Anadolu bozgunu, hayatı boyunca sanatını etkileyen önemli bir yaşantı olmuş onun için. “ Birçok yazarımızı ve şairimizi etkiler. Onun 1963 yılında almış olduğu Nobel Edebiyat Ödülü ise, dünya yazınındaki yerinin göstergesidir.
Daha önce Yapı Kredi Yayınlarında Profil adlı kitabı da yayınlamıştım. Bu kitap onunla hemen hemen aynı kitaptır. Uzun süre sonra Ayvalık Kütüphanesinden aldığım 1971 basımı bu kitabı tekrar okudum. Seferis okumak hep iyi geliyor bana. Nezih, sade, anlaşılır bir dil, aynı coğrafyanın sorunları, efsaneleri tabii ki etkileyecektir. Alıntı olarak sadece şiirlerinden birkaç kısa alıntı yapacağım…

“Ruha gelince,
 Tanıyacaksa kendini,
 Bir başka ruhun
 Derinlerine bakması gerek” sf:28
*
“Nedir aradığı ruhlarımızın, yolculuklara çıkıp
 Yıpranmış gemilerin bordalarında, karışıp kalabalığına
 Yüzleri soluk kadınların, ağlayan çocukların,
 Ne uçan balıklarla, ne de direklerin yöneldiği yıldızlarla avunup;
 Eskiyip cızırdayarak gramofon plaklarıyla,
 İsteksizce katılıp boşuna yolculuklara,
 Kırık dökük düşünceler mırıldanarak anlaşılmaz dillerden?

 Nedir aradığı ruhlarımızın, yolculuklara çıkıp
 Çürüyen teknelerde
 Bir limandan öbürüne?

 Kaldırarak taş yıkıntılarını, soluyarak
 Çamların serinliğini her gün biraz daha güçlükle,

 Yüzerek bir gün bu denizin sularında,
 Bir gün bir başka denizin,
 Dokunmasız,
 İnsansız,
 Artık ne bizim, ne sizin olan bu ülkede.
 Biliyorduk ki adalar güzeldi
 Buralarda bir yerde, arayıp durduğumuz,
 Belki biraz aşağıda, ya da biraz yukarda,
 Belki de çok yakınlarda.” Sf:34-35
*
“Artık sessizlik bile senin değil
 Değirmen taşlarının dönmez olduğu bu yerde.” Sf:58
  
Taylan Köken

13 Nisan 2015 Pazartesi

hacı bayram veli...

ETHEM CEBECİOĞLU
HACI BAYRAM VELİ ve TASAVVUF ANLAYIŞI / ARAŞTIRMA / 
MURADİYE K.V.Y./ 1994 / 360 sayfa

Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Sayısız öğrencisi ve halifeleriyle Bayramiye Tarikatını şekillendirmiş ve yaymıştır. Anadolu’nun ortasında, sonradan başkent olacak Ankara’nın da ortasında tüm dünyaya ışık saçmıştır.
Bu kitabın titizle hazırlanmış ve bu büyüğümüze hak ettiği değeri veren bir çalışma olduğunu belirtmeliyiz.
Doç.Dr. Ethem Cebecioğlu önsöz bölümünün ardından Anadolu’nun Siyasi, İçtimai ve İktisadi, Dini Durumuna değinecektir. Ardından 13. ve 14. Yüzyılda Anadolu’da Tasavvuf başlığıyla gelişen olayları maddeler halinde irdeleyecektir.
Kitabın birinci bölümü Hacı Bayram Veli’nin Hayatına ayrılmıştır.
a-      Hacı Bayram Veli’nin Yetişmesi
b-     Tasavvufa İntisabı
c-      Eserleri
d-     Hacı Bayram ve Dil
e-      Vefatı
Kitabın ikinci bölümünde Hacı Bayram Veli’nin Yetiştirdiği Halifeler ve Tarikatı’na ayrılmıştır.
a-      Halifeler
b-     Bayramiye Tarikatı
Kitabın üçüncü bölümünde Hacı Bayram Veli’nin Tasavvuf Anlayışı incelenmektedir.
a-      Sohbet
b-     Fakr
c-      Muhabetullah
d-     Sülük
e-      Halvet
f-       Mürid
g-      Şeyh
h-      Sünette Bağlılık
i-        Nefs
j-       Kalb
k-     Dünya

Kitap Sonuç ve Bibliyografya bölümleriyle sonlanacaktır.

Taylan Köken

6 Nisan 2015 Pazartesi

tasarım sitesi...


www.uncommongoods.com
tasarımlar, güzel ürünler,
objeler...

taylan köken

5 Nisan 2015 Pazar

style park...

www.stylepark.com
Dizaynla mimarlığın,
tasarımla sanatın 
buluştuğu site...

taylan köken

4 Nisan 2015 Cumartesi

michal plasecki...

www.michalpiasecki.com
3D Tasarımcısı diyebiliriz.
Güzel ürünler,
güzel çalışmalar...

taylan köken

3 Nisan 2015 Cuma

freedom of creation...

www.freedomofcreation.com
yeni dizaynlar,
günlük kullanım için,
sanat için,
tasarımlar...

taylan köken

2 Nisan 2015 Perşembe

osmanlı'nın son kilidi...

KARMA
OSMANLI’NIN SON KİLİDİ / ANLATI / ÇAMLICA / 2010 / 232 sayfa

Genel Yayın Yönetmeni olan Ömer Faruk Yılmaz tarafından bir ön yazıyla başlayan kitap, Çanakkale Savaşları hakkında derlenmiş olan ilginç konuların işlendiği makalelerle devam ediyor. Açıkçası Ömer Faruk Yılmaz’ın yazısını okuyunca, kitabı hemen bir kenara atmak geldi.  Çünkü, tarihe hamaset duygularıyla bakan, Allah’ı Kitabı veya biz şöyle Milletiz, böyle Aslanız, şöyle Kaplanız diyen ve bu uğurda karşı tarafın fikirlerini dahi değiştiren anlayışı kabul edemem. Türk Milletinin tarihini okurken ben de övünürüm, göğsüm kabarır ama övünmek yerine bire beş bin katmanın da anlamı yok… Kitabın aynı yayınevinden ikincisi de çıkmıştır.
Sonra, Soner Demirsoy’un Çanakkale Denizaltı Savaşları yazısını okudum ve ardından diğer değerli yazılar, makaleler geldi. Dolayısıyla fikrim de değişti. “İyi ki kitabı bırakmamışım” dedim. S. Demirsoy’un yazısı çok ilginç bir konuya değiniyor. O zaman yeni yeni gelişen denizaltı teknolojisi Çanakkale Savaşlarında da kullanılır. 

Kitabın diğer yazıları da şöyledir:

Harun Tuncer’den Avrupalının Gözüyle Çanakkale yazısında İngilizlerin, Fransızların savaşa giriş kısmı ve sonra kaybettikçe takındıkları tavır anlatılacaktır.

Hamit Pehlivanlı’nın Müttefiklerin İnsanlık ve Hukuk Dışı Davranışları konusu da Çanakkale Savaşı’nda karşı kuvvetlerin yapmış olduğu savaş suçlarını irdeleyen ilginç bir konu. Savaş Suçlarını ortaya atan ülkeler, bunu bir bildiri haline getirip altına imzasını koyan ülkelerin savaşı kazanmak adına yapmadığı düzenbazlık kalmamaktadır. Hastanelerin bombalanması, İbadethane ve diğer mukaddes yerlerin bombalanması, Zehirli gaz kullanılması, Dom dom kurşunu kullanılması, Yolcu ve Türk gemilerinin bombalanması, Esirlere hukuk dışı muamele yapılması, Sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi alt başlıklarla konu çok detaylı bir şekilde verilecektir. Bence bu makale kitabın en etkileyici yazısıdır. Tam da bu konu üzerine buraya bir parantez açalım: Çarpışmalarda elde ettiği başarılarla Anafartalar Grup Komutanı olan Gazi Mustafa Kemal çarpışmalar durmaya başlayınca, savaşın sonunun geldiğini anlar ve düşmanın çekileceğini hisseder. General Liman von Sanders’a durumu aktarır ve düşmanın elini kolunu sallayarak buradan ayrılmasını müsaade etmemesini, ani hücumlarla düşmanı burada yok etmeyi önerir. Fakat önerisi kabul edilmez. Bu durum üzerine Gazi istifa eder. İstifası kabul olunmaz onun yerine Gazi’ye dinlenme izni verilir. Bu arada düşman parça parça Gelibolu’dan gemilerle ayrılmaktadır. Düşman giderken hiçbir zayiat vermeden buradan ayrılır.

Osman Doğan’dan Çanakkale’nin Kilitleri yazısında boğazı kontrol eden kalelerden kısaca bahsedilir.

Adem Fidan’dan Müttefik Kuvvetlerin Gelibolu Yarımadasını Tahliye Etmeleri yazısında bu kararın öncesi ve sonrasını detaylı şekilde aktarmaktadır. Düşman kaçarken ne yapmıştır? Bu kararın siyasi yönü nasıldır? gibi soruların cevaplarını bu yazıda kısaca bulacaksanız.

Abdullah Satun ve Selman Soydemir’den Bir Mehmetçik’in Gözünden Düşmanın Çanakkale’den Kaçışı makalesinde İbrahim Arıkan adındaki Gazimizin anılarından düşmanın nasıl kaçtığını öğreneceğiz.

Salih Zoroğlu’dan Çanakkale Savaşlarından Hatıralar yazısı gelecek. Bu yazıda savaşa katılan üç değişik rütbedeki askerin anılarından özel bölümler yazıya aktarılacaktır.

Eyüp Özütemiz, Cepheden Cepheye Koşan Bir Gazinin Harp Hatıraları yazısında Denizli, Tavas İlçesi, Kozlar Köyünden Ali oğlu Ahmet’in hatıralarını aktaracaktır.

Mustafa Bıyıklı ve Hatice Işıldak Kara, Çanakkale Savaşları’na Fiilen Katılan Türk Generaller ve Savaştaki Faaliyetleri yazısında savaşa katılan Generallerimizi hem genel olarak, hem de tek tek tanıtan bir yazı kaleme almışlardır.

Süleyman Dikici Çanakkale İşgal Kuvvetleri Komutanı Ian Hamilton’un Rüyası yazısını kaleme almıştır. Bu kısa yazıda General savaşa niçin girdiklerini ve rüyasını anlatırken, kitabın bütünü ise Türklerin bu rüyayı nasıl kabusa çevirdiğini maddeler halinde anlatmaktadır…

Hamit Pehlivanlı, Çanakkale’de Kahramanlık Destanları yazısında savaşta çarpışan küçük rütbeli askerlerin kahramanlıklarını ve başlarına gelen ilginç olayları aktaracaktır.

Ömer Akdağ, Balkanlarda Hezimet Çanakkale’de Zafer Nasıl Oldu? Yazısında, Balkan Savaşında kaybeden orduların, Çanakkale Savaşında nasıl toparlanıp zafere ulaştığını anlatmaktadır.

Ahmet Temiz, Lozan Anlaşması’nda Çanakkale yazısında Çanakkale Savaşı’nda vefat eden düşman askerlerinin burada bulunan mezarlarıyla ilgili konulan maddeleri aktarmaktadır.

Adem Fidan, Adım Adım Çanakkale yazısında önemli bulduğu yerleri ve anıtları anacaktır.       

Taylan Köken