29 Ekim 2011 Cumartesi

cem sultan...


A.TURAN OFLAZOĞLU
CEM SULTAN / OYUN / ATATÜRK K.M.Y. / 1991 / 111 sayfa

Turan Oflazoğlu’nun oyunu bir çok defa Devlet Tiyatroları tarafından oynandı. Bu oyun Cem Sultan’ın yurtdışına kaçtığı ve ölümü arasındaki zamanı konu alan bir oyun. İki perdelik “Trajedi” türündeki oyun, Cem Sultan gerçeğini iki taraflı olarak aktarıyor: Yani Cem Sultan tarafının hem de Saray tarafının bakış açısını yansıtması bakımından kayda değer bir yapıt.  

Doymak, sevnç kşunun kanatlarını yolmaktır. Sf:7
*
Saltanat denilen dilber taksim kabul etmez. Sf:15
*
Gurbet sıla değildir. Sf:17
*
Dur! Beni gam öldürecek, bari sen öldür, medet! Sf:20
*
İş gereken yerde düş para etmez. Sf:27
*
Alçalışlar tanınmadan yücelikler bilinir mi? Sf:47
*
Kişi kaygısını çektiği şeyi kolay kolay elden çıkarmazmış. Sf:54
*
Kötülerin elinde bal bile zehir kesilir. Sf:109

Taylan Köken

27 Ekim 2011 Perşembe

kadın ve cin...

dikkat edin kadınlar cin gibidir: yeri geldimi tapar, yeri geldimi çarpar... alfred capus

taylan köken

26 Ekim 2011 Çarşamba

mazruf...


ENİS BATUR
MAZRUF/DENEME/ OKUYANUS/ 2003/ 187 sayfa

Mazruf E.B. un kurgu kitaplarından biri. Kitap kurgulanabilir mi? Yazar E.B. ise kurgulanır. Kendisine gelen mektupların zarflarından özel bir seçkiyle (88 adet), kurgulanan bir kitap mazruf. İlginçtir; bu mektuplar sahibine ulaşmış…

Birkaç ilginç mektup adresi:

Gönderen: İlhan Berk  
Enis Batur’a (içinde mektup var) sf:20

Gönderen: Belirtilmemiş
Enis Batur (Gergedan) sf:70

Gönderen: İtalyan yayınevi
Remzi kitabevi - (Enis Batur) – İstanbul - Turkiye Cumhuriyeti

Gönderen: Necmi Sönmez
Enis Batur Gri Divan’ın Şairi

Gönderen : İskender
Sayın EB

Gönderen: Belirtilmemiş
Prens Batur

Gönderen: Ercüment Uçarı
Sayın ve Değerli Enis Batur

Gönderen: J.Ashbery
To DR. ENİS BATUR

Bence en ilginç zarf. Yazar da öyle düşünmüş ki sona saklamış… Yazının inceliği muhteşem. Kime gönderildiği ise tam bir muamma…

Gönderen: Can Bayhan
Sayın ENİS BATUR.
(YUSUF ATILGAN > BALIKESİR LİSESİ > ANAYURT OTELİ)


Taylan Köken

25 Ekim 2011 Salı

aile...

dünyadaki en keskin acı babamızın "bakışları", annemizin "göz yaşları", kardeşimizin "yanlışları"dır...

 taylan köken

24 Ekim 2011 Pazartesi

ne önemli...

ruhsal çöküntünün yaklaştığını gösteren belirtilerden biri de, insanın işinin korkunç derecede önemli olduğuna inanmasıdır. bertrand russel

taylan köken

23 Ekim 2011 Pazar

gidememek...

bazen gidememek gitmekten, susmak konuşmaktan daha fazla yorar insanı...

taylan köken

22 Ekim 2011 Cumartesi

başkalaşımlar XI-XX...

ENİS BATUR
BAŞKALAŞIMLAR XI-XX/DENEME/YKY YAY./2000/411 sayfa

İlk “Başkalaşımlar”ı okuyalı 4 yıl oldu. O yıllara göre mi, yoksa ağzımda bıraktığı tada göre mi değerlendirmek lazım bilmiyorum; ilkinin tadını alamadım… Yalnız yine E.B. tadı insanın damağında kalmıyor değil… Notlarla gidelim bakalım, ne çağrıştıracak bu E.B. kitabı…

“Bütün bitkilerin dilinden anlayan Lokman, ölümsüzlüğü sağlayan bir bir otun peşisıra Asi ırmağında kayıkla ilerlerken bir adama rastlar:
- Lokman bu yaşta nereye?
- Ölüme çare aramaya. 
- Ölüme çare var mıdır?
- Yoktur belki, ama aramak ta mı yoktur?”
                                            Hatay Folkloru’ndan

Habentibus Symbolum Facilis Est Transitus:
Simgeyi elinde tutan için geçiş kolaydır.  Sf:37

Schumann ya da Ravel çalmak ya da dinlemek duygularla ya da düşüncelerle ilgili bir edim değildir. Bir cebir denklemini katetmektir. Sf:71

Hayat neden önemli? Yapıt oradan geliyor… sf:72

Onu göremezsem ölemem,
Onu görmeden yaşayamam.
Öyleyse ne ölüyüm, ne de bir hayatım var.
Ey aşk tansığı, ah garip talih,
Ne yaşamak yaşam, ne ölüm ölmek. Sf:76

Neden yazılanlar, yazarın peşine düşürüyor bizi? Julien Barnes sf: 85

Cevap, yazar gibi yazamamak olabilir mi?

Ardına düştüğüm çok az yazar, şair var…
Bu her okunan eseri beğenmemek anlamında değil:
Hem beğenip, hem onun gibi yazmak isteği…
En çok da, iyi yazma isteği…
Bu kesin bir sanrı…

Doğmadan önce, doğarken neler yaşadığımızı öğrenemeyeceğiz.
Ölmeden az önce, ölürken neler yaşadığımızı anımsayamayacağız… sf:131

Susanlara hiçbir şey sormayınız! Necatigil Sf:134
Muhteşem…

Nefret ettiğim bir şey varsa, o da yürürken konuşmaktır. Mercier sf:150


12. Heidegger , “neden şairler?” sorusunu peşisıra Hölderlin’in ve Rilke’nin yolculuklarına dikkat kesildiğinde, “onlar söylenecek olanın izindeydiler” demişti.
         Char’ın “geçerken kanıtlar değil izler bırakmalıdır şair” sözü öteki uçtan buraya bağlanır: “Yalnızca izler düş gördürür”.
         İz sürerken iz bırakılır yolda.
         Bırakılan izin izini sürecekler olacaktır.
         Yol yitikyol görünse de: Onu ona davrananlar bilir.
         “Ben ki hiç yürümedim ama yüzdüm ve uçtum aranızda” diyor Char: Bir tek toprağı okuyanlara suyu, havayı da göstererek.
         Bir başka şiirinde tamamlıyor:
“Yerçekimin eşiğinde, örümcek gibi şair de yolunu döker gökyüzüne”.
Sustuklarında, iç konuşmalara kulak kesilmeli. Sf:151

Kıvılcım hazırlar ufak ufak, ateşi. Sf:153
Ateşler de yangını…

Kitaplar biriktirilmiş ve koyulandırılmış zamanlardır. Dağlarca sf:217

Karanlık ve Gece’nin kalın bir çizgiyle ayrılışlarını, Kudüs İncili’nin eleştirel basımındaki bir dipnot aydınlatıyor: “Işık Tanrı tarafından yaratılmıştır, karanlık(lar) öyle değildir(ler). Sf:220
Her şeyi yaratan Tanrı karanlığı yaratmadığına göre, Tanrı öncesi bir yaratan daha var ki olasılıkla insanoğlunun düşünce çağından önce yaşıyordu…

Işığı yalan mı kılıyoruz?
Bir tek gece mi gerçektir yoksa
binlerce yıldan beri… sf:227

Şiir=Melankoli
Kırılgan insan gövdesini kuşatan her işaret içini kanatacaktır. “En son noktanın ve boşluğunun çığlığı” gece. Sf:230

İncisiz bir istiridyeyim. Sf:231

Orospu – şafak. Sf:232
Hep söyleriz değil mi? Güneş bir çok insan, onu hakketmediği halde ısrarla ve sabırla her gün doğmaya devam eder…

Yaşlandım, güneşim batıyor. Gece
Yaklaşmada sinsi, sessiz ve sonsuz.
Biliyorum; her şeysiz, sensiz, bensiz
Yiteceğim, karanlıklar içinde. A.M.Dıranas sf:234

Ne kadar uğraşsa lambalar, günışığını onarmak için, boşuna. Pasternak
Lambasın sen. Gecesin sen. Char sf:246

Çocuklar ve deliler: Yalnız onlar safkan oyuncular. Sf:358

Çocuk düşerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur körfezidir evlerde. Sezai Karakoç sf:359
Doğum: Ölüme açılmış, kapanacak bir parantez. Sf:359

Şeytan, insanın ta kendisiyse, çocuk ya da erişkin kılığında görünmesi ne değiştirecek.
Ben şeytan doğdum, demiş midir kimse?
Ben şeytandan doğdum? Sf:363

Denir ki, babasının bütün uyarılarına karşın, kanatları gövdesine yapıştıran balmumunun yükseldikçe, güneşe yaklaştıkça eriyeceği gerçeğini hiçe saymayı yeğlemiştir oğul.
Bir şairin dediği gibi, dünya tarihinin “en yakışıklı ölümü” müdür İkarus’unki?
Öteki şairin dediği gibi, yoksa, asolan “tunç karar”da uçmayı başarmak mıdır? sf:365
Ya da diğer bakış açısıyla; uçamayan ve yere düşen natamam bir kahraman mıdır İkarus?

Olmak nedir, geçmek nedir anlamaya çalışmış biri. Sf:373

Verdiğinizi alamamışlardır, hiç alınmamış olsanız bir derece, alınmışsınızdır, ne yapalım ki verdiğiniz gibi alamamışsınızdır: Yalnızlığınızın bir de size başkaları tarafından çevrilmiş bir namlusu olsun – buna da dayanabilir miydiniz? Sf:389

Kendindeki çıkmazı keşfidir. O duvara, işliğin duvarında simgeleştirdiğim o yalnızlık kuyusunun dibine yaklaşmak, değmek, çarpmak saltık-olanla didişme sürecinde yaşanan bir sınır-durum. Sf:391

Kafasındaki şey’in karşısındaki şey’den farklı olması ne değiştirir ki: Yapıt, zihin perdesinde durur.
“İllüstrasyon karşı-yazınsaldır. Benim göstermemek için canım çıkmıştır, siz kapıdan giren ahmağın bunu desen haline getirmesini istiyorsunuz. Flaubert sf:393

Sanat: Kafamın sinkafı. Erik Satie sf:399

Sanat: Küçük bir çocuğun oynayışı, oyalanışıdır. Sf:401

Göreceğim düş kalmadı, yakaracak kimsem yok, heyhat bütün kitapları gördüm, tenimi kateden gam ile yıkandım, tertemizim. Çıkıp gidin lütfen buradan, alın götürün söylediklerimi ulaşabileceği yere ulaştırın: Bana hala kulak veren bir avuç insan var, bana her zaman kulak verecek bir avuç insan olacağına inanıyorum, cümlelerimden tek bir cümle kurulabilir, sımsıkı bir cümle, onu alın ve koruyun, saklayın ama gömmeyin: Onu büyük bir taştan yonttum ben, unutmayın. Sf:411

Taylan Köken

19 Ekim 2011 Çarşamba

uzak...

fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden çok daha uzağa giderler...

taylan köken

18 Ekim 2011 Salı

masal masal içinde...

bir araştırmada kadınlara benimle yatıp yatmak istemedikleri sorulmuş. yüzde 30'u "isterim" demiş, yüzde 70'i ise "ne, yine mi?" diye yanıt vermiş... s.berlusconi

taylan köken  

17 Ekim 2011 Pazartesi

ayrım...

ne yahudi vardır, ne de yunan. ne köle vardır, ne de onların sahipleri. ne kadın vardır, ne de erkek. onların hepsi birdir. çünkü tanrı ayrımcılık yapmaz... snt. paulus

taylan köken  

16 Ekim 2011 Pazar

flaş!

bir markete baskın yapan emniyet güçleri okumaya hazır çok sayıda gazete ele geçirmiştir. yetkililer gazetelerin nasıl çıktığı hakkında soruşturma açtıklarını belirtmişlerdir...

taylan köken 

15 Ekim 2011 Cumartesi

ilgi...

sen kimseyi facebook'larda "offff!!!" yazıp, "ne oldu kuzuuu???" ilgisi bekleyecek çaresizliğe düşürme yarabbi... 

taylan köken 

14 Ekim 2011 Cuma

sanayinin müzesi...

www.rmk-museum.org.tr sitesi rahmi koç sanayi müzesinin adresi. sanayinin parçalarını toplayan bir sergileyen bir sanayici... çok değerli bir koleksiyon ve bunun muhteşem sunumu haliç'de...

 taylan köken

13 Ekim 2011 Perşembe

bölünmez bütünlük...

o satırlarda ne yazar ki, okuduktan sonra devletin bölünmez bütünlüğü, dinimiz, ahlak ya da dünya ve hayatı algımız bir ceviz gibi ortadan ikiye çatlar? kaan sezyum

taylan köken

11 Ekim 2011 Salı

bu kalem un(ufak)...

ENİS BATUR
BU KALEM UN(UFAK)/DENEME/OKUYANUS/2004/335 sayfa.

Mütemmim Cüz (Tamamlanmış Az), Üçyüzaltmışdört Yöneltilmiş Soru Cümlesi, Kırmızı Defter’den, Selçuk Demirel’in Defteri üzerine 30 Temrin, Yol Pencereleri adlı bölümlerden oluşan küçük denemeler (notlar,tespitler)…

* Yazmak açılmak mı, hayır, aralanmak. Sf:9
* İnsan, böbrek ya da kalp yetmezliğinden çarçabuk ölüyor da, beyin yetmezliği uzun bir yaşam sürmesine engel olmuyor. Sf:13
* Türk genci: Birinci kata çıkmak için, yedinci kattaki asansörü zemine çağırıp bekleyen kişi. Sf:14
* Gökgürültüsü için yeni öneri: Göksürme. Sf:16
* Pornografi: Etebiyat. Sf:19
* Alternatif insan ilişkisi modellerinden: Devre mülk ilişkisi – başkalarıyla evlenmiş iki eski aşığın her yıl onbeş günlüğüne, baş başa, bir araya gelmeleri. Sf:20
Boşanmayı arttırır…
* Eşcinsel tuvaleti: Hak mı, ayrımcılık mı? Sf:23
Gereksiz…
* Neden daha çok, daha iyi saatlar imal ediliyor ki – tam olarak ölçmeye çalıştığımız şey’in ne olduğunu hala bilmiyorsak? Sf:27
Daha iyi için: Ne yapıyorsak yapalım, hedef “iyi” olmalı…
Daha çok için: Kapitalizm.
* Diş macunu gibidir Hayat: Sıktığınız macunu tübe yeniden sokamazsınız. Sf:30
Tübe girmesi gerekmiyor: Dışarıda ziyan olmuyorsa…
* Aşırı olan doğrudur. Sf:31
mu acaba…
* Beklemek, maruz kalmaktan kat be kat ağır ceza. Sf:33
En çok boş (beyhude) bekleyişler yaralar insanı…
* Fazlalıklarımız en az eksikliklerimiz kadar. Sf:35
* İnsan: Giyinmek ve soyunmak zorunda kalmış tek canlı. Sf:38
Tüm canlılar giyiniyor ve soyunuyor. Ama, insan gibi sürekli yapmıyor…
* Bir dostumu kaybetmiştim. Hükümsüzdür ilanımı okumak istemedi. Sf:52
* Sessiz ve tedirgin, bakışları koyacak bir yer bulamadan bir yere oturmak. Sf:53
* Nekrofili: Leşcinsellik.
* Türkiye’de müziğin sevilmediğinin en güçlü kanıtı, onun her yerde her an çalınması. Sf:55
Aşırı olan doğrudur (mu dur)
* Kolay kaybolabilenler için, daha da kolay olsun diye, bir kılavuz kitap yazmak isterdim. Sf:57
Kolay kaybolmanın yolları: Gidilen yerler, önermeler, bilinen (gidilmeyen) yerler, kaçışlar, kısa kaçamaklar, yo(l)(k)oluşlar…
* Martılar mı insan sesiyle gülüyorlar, insan mı bir martı türü? Sf:60
İnsanı bilmem ama, Jonathan bir martıadam…
* Bir yazarın yapıtlarını korumasının tek yolu, onları günışığına çıkarmamasından geçer. Sf:63
Yazar, yazar…Okunmayan bir yazı, yazı olma evrimini ne kadar tamamlamıştır…
* Bizim için yanlış olsa bile, Yalan, bir insanın doğrusu olabilir. Sf:64
Bu önerme, doğruya ne kadar tahammül edebildiğimizle alakalı… Yalan, çoklukla karşımızdakinin doğruya tahammülü olmayacağı için başvurduğumuz bir savunma…
* Çok gezen çok şaşırır. Sf:68
* Çok gezen, çok kaçan mıdır? Sf:70
* “Hayat haksızlıklarla dolu” – terazi tamircisinin dediği gibi. Sf:80
* Adam köpeğini gezmeye çıkarmış, cep telefonuyla konuşuyor. Sf:83
* Köylüler ve deliler şemsiye kullanmaz. Sf:91
* İnsan, arasıra kendisini temize çekmeli. Sf:93
* Bir denizkızına aşık oldu, cinsel açıdan anlaşamadılar. Sf:98
Neden bütün denizkızları güzel olur, periler gibi…
* Kiralık balkon var mı?
* Ölümden dönmek ister miydiniz? Sf:103
Evet, geride arıza kalmaması koşuluyla…
* Ur selimse, neden alınsın gerekiyor?
Gereksiz bir fazlalık, kendimize ait olmayan her fazlalık gibi, rahatsız eder…
* Sarsak insanların toplanacağı bir adada bizimkinden daha iyi bir toplumsal düzen kurulamaz mı? Sf:106
Utopia..
* Bugüne kadar kaç iz bırakmış olabilirsiniz? Sf:107
Kötü olacak bir çok, iyiyi ise ben söyleyemem…
* Anahtar bir tür falüs sayılırsa? Sf:109
Orgazm da, kapının açılması…
* Boşyere değil miymiş?sf:112
E.B. böyle bir soru sormamalı…
* Dikkatinizi nasıl topluyorsunuz? Sf:114
* Sona erdiğinde ne olacak peki? Sf:115
Son.. Biz – sonsuz ile +sonsuz arasında yaşıyoruz…
* Bir karıncayla yakınlaştınız mı? Sf:115
Evet, ama sevilmiyorlar…
* Gölgenizi sık fark eder misiniz? Sf:120
Genelde fotoğraf çekerken…
*  Sahiden bir marifetiniz var mı? Sf:121
* Tam, kimsiniz? Sf:125
* Olmasaydınız, ne değişirdi? Sf:125
* Cehennem, aklımızın neresi? Sf:128
* Arızalarınızı tanımaya yanaştınız mı? Sf:130
* Tin, ağrır mı? Sf:130
* Bir taş olacaksınız: Nerede? Sf:131
* Ya tek bir dostunuz kalmayacaksa? Sf:133
Zaten tek olurlar…
* Kolay, hafif midir? Sf:134
En ağır şey…
* İyi gelir misiniz – sık sık? Sf:134
* Rotanızı ne zaman seçeceksiniz? Sf:135
Bir teknem olduğunda ya da karavanım…
* Bir şaka olamaz mı bütün bunlar? Sf:136
Anlamsız bir şaka…
*  Başucunuzda kim, hep uyanmak isterdiniz?sf:139
* Perişan olmayı biliyor, tanıyor musunuz? Sf:140
Evet, bana göre olan, başkasına göre sinek vızıltısı…
* Yüzdeyüz kaybolmak ister miydiniz? Sf:141
* En çok ne salgılarsınız? Sf:142
* Konuşma ehliyeti verilmeli mi sizce? Sf:143
* İhmal, yoksa, bir erdem midir? Sf:143
* Kanserin bir türü olabilir mi Aşk? Sf:144
* Bir karşı kıyı var mı ruhunuzda? Sf:145
* Bir duygunun peşinden körükörüne gider miydiniz? Sf:145
* Kenara yazar mısınız? Sf:146
Yapıyorum, hep derkenara…
* Bir cinayete zihninizde en çok hangi durumda yaklaştınız? Sf:147
* Uykunuza girsinler mi? Sf:150
* Her şey sorulabilir mi? Sf:151
* Size her şey sorulabilir mi? Sf:152
Soran, sorar… Cevap alır mı bilmiyorum…
* Uzak durma yetiniz gelişkin mi? Sf:153
Hem de çok…
* Dilinizden düşmesin –dua mı, ilenç mi? Sf:154
İkisi de değil… Sevgi…
* Bir ev kuracaksınız: Her şeyden önce ne’si olsun? Sf:155
Ormanı ve denizi…
* Nedir sizde yarım olan, buçuk olan? Sf:155
* To be mi, or not to be mi? Sf:156
Olmak=Olmamak
* Kaç gülümsemeniz var? Sf:159
* Bir kuyuya hiç inmediyseniz: Neden? Sf:160
* Dalgınlık bir şiirsellik hali midir? Sf:162
* Belli olan bir şey var mı? Sf:163
* Yapma çiçekler gibi: Yapma insanlar tanır mısınız? Sf:165
* Çoktanrılı bir dinde, en çok hangi tanrıya başvururdunuz? Sf:1666
* Sağır olsanız şimdi: En çok neye hayıflanırdınız? Sf:166
* Bir seferliğine neyi isterdiniz – tek bir şey? Sf:167
* Her şeyi bırakıp gitme olasılığınız var mı? Sf:167
* Tek bir yeni kelime yarattınız mı? Sf:169
* Hangi hayvanın özellikleri sizde olsun? Sf:170
* Ahmak olduğunu bilen ahmak: Anımsıyor musunuz? Sf:171
* Bazı fotoğraflarda fazla mıydınız? Sf:171
* Ne kadar kemirirsiniz: Kendinizi, ötekini? Sf:172
* Seç, denildiğinde: Zor mu? Sf:172
* Bir otomobil verilecek: Hangi marka, hangi yıl? Sf:173
Hediye otonun, lastiğine bakılmaz…
* Sizi kaç kişi seçti? Sf:173
* Vesilesiz olur mu? Sf:174
Denedim, olur…
* Yapabildikleriniz, yapabileceklerinizin ne kadarı? Sf:174
* Yeniden başlamayı yeğler miydiniz? Sf:174
* Kaçınırsanız, zariflikten mi? Sf:176
Kendimi korumaktan… Bazen karşımdakini…
* En uzak: Nereye gidebildiniz? Sf:177
Bir gönüle…
* Anımsayabildikleriniz, unuttuklarınızın kaçta kaçı? Sf:179
* En fazla kim istemediydi sizi? Sf:181
Doğru söylediklerim…
* Herkesten geç gördüğünüz nedir?
İçinde bulunduğum durumlar… Kendime söylediğim yalanlar bir de…
* Tay mı ruhunuz, yaşlı beygir mi? Sf:182
 Tay – lan…
* Sırayı bozana sempati mi duyarsınız, öfke mi? Sf:183
Ben Ece Ayhan değilim ki, sempati duyayım… Ama önce empati…
* Kaç defa denenir? Sf:184
* Anlamadığınız sizi iter mi? Sf:184
* Aldatmadan yaşanabilir mi? Sf:185
* Kendinizin yorgunu musunuz? Sf:186
* Bütün uykularınızdan size ne kalmış olabilir? Sf:189
* Kokularınızı neden sev(m)iyorsunuz? Sf:201
Kokularımı seviyorum, ko(r)kularımı sevmiyorum…
* Sığabiliyor musunuz? Sf:201
* Hilesiz kişi tanıdınız mı? Sf:204
E.B.’un tespit sorularından… Kendine sormuş ama, cevabı içinde…
* Bilmeseniz olur mu? Sf:205
Olur ama, merak işte…
* Yaşadığınız hayat, bir tür şartlı tahliye mi? Sf:206
* Sarhoşken mi özgürsünüz? Sf:207
* Huyunuz engeliniz mi? Sf:210
* Yener mi sizi teninizin yangını? Sf:211
* İçinizde kaç koridor var? Sf:214
* Zenginliğin devrediliyor olması toplumsal kötülüğün tezahürü değil mi? Sf:215
* Ruh cerrahisi geliştirilemez miydi? Sf:215
* Unutacak olsaydınız, önce neyi? Sf:219
* Her şeyin anahtarı rastlantıda mı? Sf:220
* Virüs müdür Para? Sf:222
* En son soruyu siz soracak olsaydınız: Ötekine mi, kendinize mi? Sf:223
Öbürüne… Soru sahibini bulur…
* Bu Kalem Münafık. Bir ‘itirazlar’ kitabı. Sf:234
* Adam cüceydi, ama boyu kısaydı. Sf:242
* “Felsefe ille de ölecekse, gülmekten ölecektir.” Gilles Deleuze sf:269
* son yolculuğum bana
   bakıyor: Korku.   Sf:327

Taylan Köken

10 Ekim 2011 Pazartesi

ankara'da bir merkez...

vehbi koç ve ankara araştırmaları merkezi 50.000 kitaplık kütüphanesi ile araştırma konferansları ile ilgiyi hakeden bir merkez... internet sitesi ise şöyle: www.vekam.org.tr 

 taylan köken

9 Ekim 2011 Pazar

fonksiyon...

bir insana dalağı yok diye "dalaksız" demek ayıp mıdır? evet ayıptır. "sen de beyinsizsin" demek ayıp mıdır? evet ayıptır. velev ki öfke o insanın beyin fonksiyonlarını yok etmiş olsun! ahmet tezcan

 taylan köken 

8 Ekim 2011 Cumartesi

başka bir koç müzesi...

sadberk koç adına kurulan sadberk hanım müzesi bugün 18.000 geçkin eseri bünyesinde barındıran görülmesi gereken enfes bir koleksiyon... hüseyin kocabaş vefat edince yurt dışından ülkemize tekrardan getirmiş olduğu eserlerin sergilenmesi için de azaryan yalısının yanındaki bina satın alınıp restore edilmiş ve müze bugünkü görünümüne sahip olmuştur. müzenin site adresi: www.sadberkhanimmuzesi.org.tr   

taylan köken

7 Ekim 2011 Cuma

antalya arkeolojisi...

akdeniz medeniyetleri araştırma enstitüsü yıllardır antalya ve çevresinde çok değerli araştırmalar yapmaktadır. suna ve inan koç'un kurduğu enstitü türk arkeolojisine hizmet veriyor... siteleri ise şöyle: www.akmed.org.tr 

taylan köken  

6 Ekim 2011 Perşembe

varlık...

insanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir ki; yokluğu bir şey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir. dostoyevski

taylan köken

5 Ekim 2011 Çarşamba

medeniyet...

ankara'ya yolu düşenler muhakkak uğramalı... gitmeden önce dur bir bakalım derseniz, alın size sitesi: www.anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr 

taylan köken