7 Şubat 2016 Pazar

müdâfaa-i milliye cemiyeti...

NAZIM H. POLAT
MÜDÂFAA-İ MİLLİYE CEMİYETİ / ARAŞTIRMA / KÜLTÜR B.Y. / 1991 / 311 sayfa

II. Meşrutiyet devrinde, toplumu derinden etkileyen birçok hadise yaşanmış, siyasetimiz, geleceğimiz o günlerde şekillenmiştir. Osmanlı İmparatorluğunu son döneminde kurulan derneklerin önemlilerinden biri de Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti’dir.

Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti 1 Şubat 1913 (1) tarihinde kurulmuştur. Devlet değil, İstanbul’da bulunan bir avuç gönüllü vatanseverin kurmuş olduğu ve bazı kişilerin cömertçe bağışlarıyla hızla organize ve etkin olmuş bir cemiyettir. O dönemin en önemli fırkası (partisi) İttihad ve Terakki Fırkası’dır. Seveni de, sevmeyeni de olan bir oluşumdur. Cemiyetin kuruluşunun müjdelendiği toplantı, her kesimde memnunluk yaratacaktır.

Osmanlı Devleti, Balkan Savaşlarında yaşamış olduğu hezimeti unutmak, unutturmak ve silkinip kendini yeniden bulmak istemektedir. Geniş katılımlı Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti askerler, gazeteciler, siyasiler tarafından her kesimi kendi çatısına çeken bir oluşumdur. Hasan Tahsin o zamanlar Selanik’te Silahçı Tahsin lakabıyla gazetecilik yapmaktadır. Gazetesi Yeni Silah ve sonrası olan Türk Gazetelerinde Cemiyete en çok desteği veren, halkı heyecanlandıran yayınlar olacaktır. (2)
Kurucular arasında birçok ünlü şahısın ve Türk, Rum, Yahudi ve Ermenilerin varlığı dikkati çekmektedir.

Tüccarlar: İlyas Bey, Karakaş Macid Efendi, İperanosyan Efendi, Vitali Kamhi Efendi
Gazeteciler: Fresko Efendi, Ahmed Ferit (Tek), Ahmed Cevdet (Oran), Diran Kelekyan, Nureddin Bey.
Yazar ve Fikir Adamları: Yusuf Akçura, Cenâb Şahabettin, Hüseyin Cahid (Yalçın), Ömer Naci Bey, Enis Avni (Aka Gündüz), Mehmed Emin (Yurdakul), Hüseyin Suad (Yalçın), Süleyman Nazif, Ahmet Rasim Bey, Recaizâde Mahmud Ekrem, Mehmed Akif (Ersoy).
Siyasetçi ve Memurlar: Hamdi Bey, Abdi Bey, Abdurrahman Bey, Cavid Bey, Naili Bey, Cemil Paşa, İsmail Paşa, Ahmed Bey, Tahsin Paşa, Reşid Akif Paşa, Talat Bey (Paşa), Aristidi Paşa, Prens Mehmed Sabahattin Bey, Yakop Hamanon Efendi, Vartkes Efendi
Serbest ve Din Adamları: Dr. Nazmi Bey, Ecz. Nüzhet Bey, Pozant Keçiyan Efendi, Şeyh Abdülkadir Efendi, Dr. Esad (Işık) Paşa, Karaso Efendi, Mustafa Bey, Şeyh Abdülaziz Çaviş Efendi, Şeyh Seyyid Efendi, Hallacyan Efendi, Necmettin Molla (Kocataş).          


Cemiyetin kuruluşu Batı ülkelerinde de geniş yankı bulur. Fransız Büyükelçisi M. Bompard durumu ülkesine şöyle bildirir: “Osmanlıların partileşme dışında, vatan duygusunda birleştiler.” Yine İngiliz Sefiri Lowther, Cemiyeti ülkesine şöyle bildirecektir: “Vatan tehlikede çığlığına uyarak canlanmaları için millete ve bütün partilere heyecan verici çağrılar yapmıştır.”

Cemiyetin kuruluşu yurtdışında kaygı uyandırırken, Osmanlı kurumları tarafından hızla desteklenecektir. Şeyhülislamlık makamı 2 Şubat 1913’te bütün vilayet ve livalara bir telgraf göndererek Müdafaa-i Milliye Cemiyetine her kesiminin yardım etmesinin bir Müslümanlık görevi olduğu bildirilecektir. Yine kuruluşundan 10 gün sonra, padişah Sultan Reşad, sadrazam Mahmud Şevket Paşa, maliye nazırı Rıfat ile Posta, Telgraf ve Telefon nazırı Oskan’ın ortak imzasıyla geçici bir kanun maddesi ilan olunur. Bu maddeye göre cemiyetin merkeziyle şubeleriyle arasında yapmış olduğu yazışmalar, para transferleri ve evraklardan ücret alınmayacaktır.

13 Ağustos 1914 tarihinde Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Hilal-i Ahmer ve Donanma Cemiyeti, Şurâ-yı Devlet kararıyla “Umumun Menfaatine Uygun” kuruluş olarak tescil edilmiştir. Cemiyet sadece Anadolu ve Rumeli halkı tarafından ilgi görmez. Osmanlı’nın cemiyete sahip çıkmasıyla Romanya’dan Afganistan-Hindistan’a, Basra’ya kadar tüm İslam âlemi tarafından maddi, manevi destek görecektir. Birçok devlet büyüğü de cemiyete maddi destekte bulunurken Sultan Reşad 25.000 Lira bağışta bulunacaktır…

Hindistan gazetelerinde çıkan bir habere göre Paris’te ikamet eden bir Türk prensi mücevherlerini açık arttırmaya çıkaracak ve satıştan elde edilen 48.200 İngiliz Lirasını cemiyete bağışlayacaktır. Bunun gibi birçok yüksek değerdeki bağışlar günlük gazetelerde yayınlandıkça cemiyete olan bağışlar artarak devam edecektir.

Ayvalık’tan gazetelere geçen bir bağış olmamasına rağmen komşusu Edremit’ten yapılan bir bağış o günün Sabah Gazetesine haber olmuştur. “Edremit Sergisi müessesi sahibi Yağcızade İsmail Hakkı Bey, İtibar-ı Milli Bankasına 10.000 lira vererek 1.000 hisse satın almış ve bunların yıllık gelirlerini Müdâfaa-i Milliye ve Donanma cemiyetlerine bağışlamayı taahhüt etmiştir. Yağcızade ayrıca, Sadrazam Tal’at Paşa şerefine bu iki cemiyete 550’er lira bağışta bulunmuştur.”

Cemiyet, Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ve Harbiye Nezaretine bağlı çalışan Sıhhıye-i Askeriye oluşumlarını kullanarak, yeni Sıhhiye Heyetleri oluşturacak ve ihtiyaç olan bölgelerde sahra hastaneleri oluşturacaktır.

Cemiyetin kurulmasıyla birlikte ianeler toplanırken, cemiyet için çalışacak gönüllülerde cemiyete üye kaydedilecektir. Aydın Vilayeti Milli Fedai Alayı kısa zamanda beş taburluk fedai toplamayı başarmıştır.

Cemiyetin en önemli çalışmaları İrşad Heyetleri tarafından yapılacaktır. İrşad Heyetleri halkı bilinçlendirmek için çalışmalarda bulunacak, basındaki yazılarla, konferanslarla halk ikna edilecektir. Cemiyet bu konuda ayrıca birçok kitap basacak ve dağıtacaktır.

Cemiyetin İdare Heyeti ise değişik çalışmalara imza atacaktır. Şehzadebaşı’nda cemiyete ait bir imalathanede 40.000 kutu kavurma yapılarak, Hadımköy, Gelibolu ve Kal’a-i Sultaniye’deki donanma askerlerine ulaştırılacaktır. Rumeli’den gelen muhacirlere ve asker ailelerine barınma, beslenme gibi hususlarda yardımcı olmuşlardır.

II. Balkan Savaşında orduya yardım için üç otomobil, on motosiklet orduya teslim edilecektir. Bulgar mezaliminin boyutlarını göstermek için yabancı basın mensuplarını bölgeye getirip, götürmek. Çekilen fotoğrafların bir albümde toparlanıp batı ülkelerine ulaştırılması sağlandı. Eski başkent olan Serhat şehri Edirne’nin kurtuluşu dolayısıyla buraya gitmek isteyen vatandaşları organize ederek şehre götürme işi yapılmıştır. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye reisi Enver Paşa’nın da özel teşekkürünü bildirdiği orduya uçak alımı yapılmıştır. Cemiyetin başka bir icraatı da, hükümetin piyasaya sürdüğü hazine tahvillerine karşı halkın ilgisini artırmak olmuştur. Cephede savaşan askerlerin fakir ailelerine yardım, ekilemeyen tarlaların ekilmesini sağlamak gibi nice ilginç uygulamaya imza atmışlardır.

Müdafaa-ı Milliye Cemiyetinin diğer bir kolu da, Hanımlar Heyetidir. Balkan Savaşının en kanlı günlerinde Petersburg Dâr-ül Fünûnunda okuyan dört Türk kızı İstanbul’a hareket eder. Eğitimlerini bırakarak savaşta yaralanan askerlere yardım amacıyla uzun ve zor bir yolculuk sonrası Kadırga Hastanesine gelip beş ay yaraları sararlar. Sonra bu kadınlarımızın çekirdeği oluşturduğu Hanımlar Heyeti oluşturulur.

Hanımlar Heyeti iane toplamak için hanımlardan oluşan ayrı bir grup organize ederler. Hanımlar arasındaki hamiyet-i vataniye duygusunu uyandırmak için nutuklar icra edilmesi sağlanır. Askerlerin yaralarının sarılması için hanımların harp alanlarına gönüllü yazılması ve sevk edilmesi sağlanmıştır. Türk Yurdu, Halide Edip’in (Adıvar) öncülüğünde hanımları basın yoluyla teşvik etmeye çalışacak ve yaklaşık 4-5 bin hanımın katılacağı iki toplantı düzenleyecektir. 8 ve 15 Şubat 1913 tarihinde düzenlenen açıkhava toplantıları hanım konuşmacıların ve özellikle Halide Edip’in heyecan dolu konuşmasıyla milli duyguları okşamaktadır. Halide Edip Türk kadınana Türklüğünü anımsatıp, onların hiçbir koşulda mücadeleden vazgeçemeyeceğini belirtmiştir.

Mümâresât-ı Bedeniye ve Askeriye Heyetleri de değişik icralarda bulunacaklardır. Bu heyetlerin yapmış oldukları faaliyetler basına yansımadığından sanki hiç çalışmamışlar gibi bir fikir oluşmuştur. Gönüllü Heyetinin toplamış olduğu kimseleri askerliğe hazırlamak, bedeni, fiziki ve askeri idmanlar yaptırmak bu heyetlerin görevleriydi. Yine bu heyetler Fenerbahçe, Galatasaray, Anadolu, Altınordu, Süleymaniye ve İdman Yurdu kulüpler arasında maçlar tertipleyecektir.

Müdafaa-i Milliye Cemiyeti kültürel faaliyetler de düzenleyecektir. Bir tiyatro kurarak o devrin zor günlerinde dahi oyunlar sahneye koyacaklardır. 1915-1916 yılında sergiledikleri oyunlar şöyledir: Schiller’in Ya ölüm ya zafer ve Silah omuzda, Necmeddin Sahir Sılan’ın Kafkas yolu, Abdülhak Hamid Tarhan’ın Nesteren, Tarık bin Ziyad yahut Endülüs fethi, Halid Fahri Ozansoy’un İtiraf. Sinema filmi çekilmesi dahi gündeme gelmiş ve günün siyasi durumuna uygun birkaç film çekilmiştir.

I. Dünya Savaşında cemiyetin yapmış olduğu çalışmalar basının da yardımıyla halka iletilmiş ve tüm milletin takdirini kazanmıştır. Basında sık sık cemiyeti öven haberlerin çıkmasıyla birlikte vatanın dört bir yanında ayrı isimlerde teşkilatlanmalar olacaktır. Şarkta, Trakya’da, Trabzon’da İzmir’de, Akdeniz’de kurulacak olan cemiyetlerin tamamı Müdafaa-i Milliye Cemiyetini örnek alan yapılardır. Hatta Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik ettiği Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bu cemiyetten feyz alarak kurulmuştur. Hatta İstanbullu Rumlar dahi aynı ismi kullanarak Rum-Yunan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ni kuracaktır.

Balkan ve Dünya harbinden yenilgiyle ayrılan Osmanlı’nın idaresi İttihad ve Terakki Fırkası yöneticilerinin elindeydi. Bu fırkanın teşvikleriyle kurulan tüm cemiyetler savaşın kaybedilmesiyle birlikte kısa zamanda faaliyetlerine son verecektir. Fırkayla bağlantılı olan, Teceddüd Fırkası, Hürriyetperverân Avam Fırkası, Türk Ocağı, Donanma Cemiyeti ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti bu sefer basının da aleyhte baskısıyla kapanacaktır. Damad Ferit Paşa kabinesi 1 Nisan 1919 yılında aldığı kararla bu cemiyetlerin kapatıldığını ilan edecektir.

KİTAPTA ADI GEÇEN DİĞER CEMİYETLER:
Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde, birçok kuruluş ve fikir dernekleşecektir. Siyasi görüşlere göre isimlerin ve faaliyetlerin farklı olduğunu görmekteyiz. Aşağıda kitapta adı geçen diğer derneklerin isimleri şöyledir.   
1-      Donanma-yı Osmani Cemiyeti
2-      Muavenet-i Milliye (Muavenet: Yardım etme)
3-      Müzâheret-i Milliye (Müzahere: Arka, yardım)
4-      Donanma Cemiyeti
5-      Teâli-i Nisvan Cemiyeti (Teali: Yükselme Nisvan: Kadınlar)
6-      Hilal-ı Ahmer Kadınlar Cemiyeti
7-      Türk Hanımlar Biçki Yurdu
8-      Sada-yı Millet (Milli Alaylar)
9-      Rumeli Muhacirin-i İslamiye Cemiyeti
10-  Islah-ı Nesl-i Feres Cemiyeti (At Cinsini İyileştirme Derneği)
11-  El-Münted-ül-Edebi Cemiyeti
12-  Dâr-ül Muallimin
13-  Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye
14-  Sultani Mektebi Mezunin Cemiyeti
15-  Fransızca Dil Dersleri Cemiyeti
16-  Mezunin-i Mülkiye Cemiyeti
17-  Mısır Hilal-i Ahmer Cemiyeti
18-  Neşr-i Vesâik Cemiyeti (Vesaik: Vesika, belgeler)
19-  Esnaf Cemiyetleri
20-  Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti

AYVALIK’TA MÜDAFAA-İ MİLLİYE CEMİYETİ:
Ayvalık Müdafaa-i Milliye Cemiyeti faaliyetlerini, bazı şahısların kötüye kullanması ve cemiyete zorla iane (yardım, para yardımı, bağış) toplanması şikâyetleri, Osmanlı yazışmalarına kadar yansımıştır. Cemiyetin bunu bir politika haline getirdiğini düşünmüyoruz… Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin başarılı çalışmalarından rahatsızlık duyan Rus ve Yunan (3) Konsoloslarının bu şikâyetlerinin Osmanlı Hükümeti tarafından Cemiyetin faaliyetlerine son verilmesi amacıyla yapıldığını düşünmekteyiz…

Kitapta cemiyetle ilgili birçok yazışma arasında cemiyetin faaliyetlerini eleştiren Rus ve Yunan Konsoloslarının şikâyetlerini değerlendiren Osmanlı Hükümeti bu tür olayların tahkikatının yapılacağını ve bazılarının yapıldığı ve asılsız olduğunu söyleyerek cemiyetin özellikle “Ecnebi” vatandaşlarımızdan daha dikkatli para istemesi veya hiç istememesinin daha uygun olacağını belirten bir tebliğ kaleme almıştır…    

24 Ekim 1914 tarihinde Osmanlı Sadaret makamına Yunan Konsolosluğu’nun yapmış olduğu şikâyetle, Ayvalık’ta Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin kurulmuş olduğunu ve Rum nüfusun büyük çoğunluğuna rağmen vatana hizmet ettiklerini görmekteyiz.

Yunan Sefaretinden alınan takrirle (kınama) Ayvalık Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti faaliyetlerini Yunanlılara(!) teşmil (yayma) ile birçok Yunanlının tevkif (tutuklama) edilerek tard (kovma, sürme, çıkarma) ile teb’id (uzaklaştırma, sürme) uyguladığını iddia etmektedir… (4)

Öncelikle belirtmek isteriz ki; 1914 yılında Yunanistan Ayvalık’ta yaşayan Osmanlı Rum vatandaşımızı Yunanlı olarak tanımlamakta ve görmektedir… Nüfus oranını düşündüğünüzde 200 Türk’e karşılık 20.000 Rum’un yaşadığı bir dönemde Ayvalık’ta bu tür bir hadisenin olabilme ihtimali yoktur… Belki Cemiyet üyeleri Rumlardan bağış istemiş olabilir ama bu bağışı vermeyenleri tutuklayıp, sürme ile korkutmalarının olabileceğine ihtimal vermiyoruz. Yunanistan’ın cemiyetin faaliyetlerinden hoşlanmamaları doğaldır. Çünkü, kendi politikalarının tamamen karşısında olan çalışmalardır. Ama durumu bu kadar abartarak iletmeleri hayli düşündürücüdür…

Hariciye Nezareti bu belgeye cevaben oluşturmuş olduğu yazıda kısaca şu genel cevabı vermiştir:         
“Müdâfaa-i Milliye Cemiyetinin elemanları ve ecnebi tabiiyetinde bulunanlar arasında eşya toplamak konusunda sorunlar yaşanmıştır. Cemiyet elemanlarına kanunen verilen yetki ile ecnebilere “silah altındaki kardeşlerimizi düşünmek hepimizin borcudur” gibi bir söylemle yaklaşmak, haklı şikâyetlere sebep olacağından, her zaman bu tür baskılardan uzak durulmalıdır. Bu tür şikâyetler Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti’nin başkanlığına yazıyla bildirilmiştir. Cemiyet başkanlığından cevaben bir yazı elimize halen ulaşmamıştır.”

Yunanistan sefaretinin iddiasını aynı yazıda tekrarlayan Hariciye Nezareti bu iddiaya da şu şekilde cevap yazmıştır:
Ayvalık’ta mevkuf (tutulmuş, bulunmuş, vakfedilmiş) Yunanlıların(!) himmât-ı (çabalama) tahliye-i sebilleri (tahliye, terk yolları) ve teba’a-i Yunaniyenin (Yunanistan uyruğu) fimâba’d (bundan sonra) iz’âc (yerinden koparma, rahatsız etme, can sıkma) olunmamaları esbabının (nedenler, araçlar) istikmâli (bitirmek) iltimas (yapılmasını isteme) olunmaktadır. (5)

Son olarak Hariciye Nezareti bu iddialarda adı geçen Rus ve Yunan vatandaşlarının kimliklerinin araştırılması gerektiğini, bu konuda yerel yetkililerle diyaloğa geçilmesi gerektiği… Cemiyetin 6. maddesine göre toplanan ianelerde hiçbir ferdin zor durumda bırakılmaması, bağışların kişilerin kendi hislerine bırakılması gerektiği belirtilmiştir. Eğer zorla toplanan bir bağış varsa, bunun araştırılmasının ardından hak sahiplerine iade edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Cemiyetin vatanperver çalışmalarını takdir etmekteyiz. Buna rağmen nizamnamesine uygun olarak, memleketleri ve ordu için yardım toplarken, ecnebilere karşı tutumlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Bundan sonra bu tür şikâyetlerin meydana gelmemesi için, ecnebi tebaasından bağış toplanmamasını bildirmektedir…      

(1) Cemiyetin kuruluş tarihi tartışmalıdır. 1Şubat 2013 tarihi cemiyetin bir toplantısında resmi kuruluş tarihi kabul edilmiştir. Bu tarihin haricinde değişik kaynaklarda 31 Ocak 2013, 13 Şubat 1914, Trablusgarb Harbi Esnasında, Eylül 1328 ve 1 Şubat 1913 tarihleri zikredilmektedir.
(2) Silahçı Tahsin gazetesinden Cemiyeti destekleyen bir yazı şöyledir: “Taraf taraf gönüllüler yazılmaya başladı. Fedailer aranmaya başladı. Haydi ey kahraman yiğit kardaşlar, din kardaşlar! Koşuşunuz!..”
(3) Osmanlı Devleti’nin son döneminde en çok çarpışma ve tartışma yaşadığı iki ülke Rusya ve Yunanistan’dır…  
(4) Belge No:7 Dosya Numarası: 323764
(5) Belge No:8 Dosya Numarası: 323764

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder