İLBER ORTAYLI
TARİH - YAZICILIK ÜZERİNE/ARAŞTIRMA/CEDİT/2009/232
sayfa
Prof. Dr. İlber Ortaylı tarih ve özellikle Osmanlı Tarihi üzerine birçok kitap yazdığı gibi tarih nasıl yazılır sorusuna cevap olarak yazmış olduğu çalışmalar da mevcuttur. Metodoloji üzerine Giriş/Kaynak niteliğinde bir kitap.
İlber hoca, Tarih
nedir? Sorusuyla başlıyor kitabına ve devamla; Yunan ve Roma geleneğinde
tarih yazıcılığı, Helenistik devirde tarihçilik, tarih ve sosyoloji, Türkiye’de
klasik çağın algılanması, Osmanlı tarih yazıcılığının evrilmesi üzerine, Tarih
üzerine mülâkat, İstanbul’un fethi ve üçüncü Roma nazariyesi, menkıbe, Türk
tarihçiliğinde biyografi inşası ve biyografik malzeme sorunsalı, Cumhuriyet devri
tarih yazıcılığının umumi görünümü, Genç okuyuculara -Tarih üzerine-, Türkoloji
ve var olmayan bir dal: Oksidentalistik, Cevdet Paşa ve Avrupa tarihi, Osmanlı
Kançılaryasında Reform: Tanzimat Devri Osmanlı Diplomatikasının bazı yönleri,
Balkanlar ve Batıdan Osmanlı tarihiyle ilgili arşivler ile Rusya tarihi ve
arşivleri bölümleriyle devam ediyor…
Gelelim tarih
denilince en çok tartışılan konuya; Resmi Tarih’e İlber Ortaylı şu
şekilde yaklaşmaktadır:
"Resmi
tarih" denen yorum ve tabular dar bir bürokratik kadronun yorum ve terimi değildir. Aksine sokaktaki
insanın, yönetilenin tavır
ve görüşünün de
yansımasıdır. Bir
tür mütearife haline gelen, hatta, akide haline getirilen görüşler varsa (ki bunlar yakın tarihe değil eski dönemlere de
ait olabilir; ama her zaman ve her yerde yakın tarihte daha çoktur.) bürokrasinin ceberrut
yönetiminden çok, vatandaşın
bağnazlığına, inatçılığına
veya kutsallık
anlayışına da bağlıdır.
Bu nedenle yakın
tarihçi kendisi de bu atmosferin dışına çıkamaz; şayet mutedil bir üslupla tezini
savunmazsa gayri ilmi ve hatta ahlak ve şecaat düşkünü bir kalem olarak damgalanır; çok kimse tarafından beğenilen bir
yazarın çok da muarızı
olabilir,
ama vesikanın gerçeğine bağlı kalana
da o nisbette çok itibar edilir. İyi yakın tarihçi eksiksiz tasvir yapandır; bu tasviri şerhle yorumlamaktan çok, seçtiği olayları yan yana
getirerek mizansenini (sahneye koyuculuğunu) gürültüsüzce tamamlayan yazar da tutunur. s.143-144.
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder