kitabın ön yüzü |
her şeyin sonundayım / mektup / sel yayınları / 2010 / 111 sayfa
tezer özlü ferit edgü mektuplaşmaları, tezer özlü yaşamının kısa bir özgeçmişidir. onun özel ve edebi hayatından neler geçmiş, ne sorunları olmuş, bunun analizini yapabilmek açısından değerli mektuplardır.
tezer özlü ferit edgü mektuplaşmaları, tezer özlü yaşamının kısa bir özgeçmişidir. onun özel ve edebi hayatından neler geçmiş, ne sorunları olmuş, bunun analizini yapabilmek açısından değerli mektuplardır.
sezer duru ve demir özlü’nün küçük kardeşi olan tezer özlü’nün yakın dostu olan ferit edgü’yü mektup arkadaşı olarak seçmesinde, onun yalnızca yakın aile dostu olması değildir önemli olan; f.e. aynı zamanda yayıncısıdır da t.ö.’nün. her konuda birbirine yakın olan bu iki insanın dertleşmeleri, çok yalın ve çarpıcı…
“bahriyelim ankara’da kaldı. çok da sert bir adam. beni suçluyor. hiç değişmiyor muşum ben, hep aynı imişim. ne değişebilir? (anlamıyorum)” 11 şubat 1967 t.ö.
*
“ferit’ciğim, bana yazmış olduğun mektup çok etkiledi ve sarstı beni. bana karşı bu denli içten davranışına çok sevindim. çocukluğumdan beri seni çok sever ve sana yaklaşabileceğim günü beklerdim. şimdi sana demir’den bile daha yakınım ve her zaman senin sözlerine veya sessizliğine gereksinme duyuyorum.
“ferit’ciğim, bana yazmış olduğun mektup çok etkiledi ve sarstı beni. bana karşı bu denli içten davranışına çok sevindim. çocukluğumdan beri seni çok sever ve sana yaklaşabileceğim günü beklerdim. şimdi sana demir’den bile daha yakınım ve her zaman senin sözlerine veya sessizliğine gereksinme duyuyorum.
----
bu hafif depresyon halini sevmiyorum diyemem, zevk verici, keyif verici bir hastalık bu. gelebilirsen benim için çok iyi olur. amélie ve senin, sevgi ile yanaklarından öperim.” 16 şubat 1967 t.ö.
*
“bir de kapımı açıp içeriye gireyim ki… ohh neler neler! çamaşırcı kadın gönderilmiş, çamaşırlar küvette ıslak duruyor, ev perişan. konyaklar, kahveler, sigaralar… bu arada da bütün masrafları ben görüyorum, cebinden 50 lira çıkmıyor adamın.” 2 şubat 1968 t.ö.
*
“tüm kusur bende. hiçbir konuda, hiç kimseye güvenmemem gerektiğini böylece bir kez daha öğrenmiş oldum.” 27 nisan 1984 f.e.
*
“berlin’deki toplantı tan anlamıyla bir felaketti. bir yandan cahil türkologlar, bir yanda göçmen yazarlar, bir yanda köylü yazarlar, tarla süreceklerine yazan daha doğrusu yazamayan adamlar.” 3 mayıs 1984 t.ö.
*
“kitabı okudum. gerekli düzeltmeleri (bir de ben) yaptım. yarın basımevine veriyorum. bundan sonraki düzeltileri de ben yapacağım. yayıncılık konusunda kompleksleri olan biri olsam, “sabotaj” diye bağırmam gerekirdi. Ama böyle komplekslerim yok, “eşşoğlueşekler” diye bağırdım sadece.” 7 mayıs 1984 f.e.
*
“kafka, mektuplarını hayaletlerin okuduğunu sanırım felice’ye yazıyordu. senin bende hiç resmin yok, -tablo değil, fotoğraf (pipolu olsun)- bana bir resmini göndersene. burada bir çerçeve içinde yazar fotoğraflarım var. pavese, vittorini, kafka, peter weiss… ne yazık ki demir’in istiklâl caddesi’nde kalabalık içinde yürüyen fotoğrafında yaşar kemal de var. gözlerinden öperim.” 14 temmuz 1984 t.ö.
*
“yıllar önce, 1960’lar başında, beckett’i okuduğum yıllarda, onu ne denli hayal gücü geniş bir yazar sanmıştım… bu denli hiçliğe nasıl vardığını, böylesi bir yalnızlığı nasıl bu kadar çeşitli söyleyebildiğine şaşırmıştım, oysa ne denli gerçekçi bir yazarmış… avrupa’nın gerçeğinin tam kendisini yazıyormuş…” 27 temmuz 1984 t.ö.
*
“bir çocuğun ne denli duygusal olduğunu anımsıyor musun? mutlak anımsıyorsun. ihtiyarlık diye bir olguya inanmıyorum, çünkü gençliğe de inanmıyorum. çocukken de, genç iken de ihtiyarı içinde taşıyorsun, yaşlanırken de çocuğu. ancak yaşlandıkça duygusallaşma biçim değiştiriyor. gençlik duygusallığı öfke, beklenti, başkaldırma, cesaret gibi duygularla iç içe, ama yaşlandıkça duygusallığa acımsı tatlar karışıyor, buruk.” 1 kasım 1984 t.ö.
taylan köken
“bir çocuğun ne denli duygusal olduğunu anımsıyor musun? mutlak anımsıyorsun. ihtiyarlık diye bir olguya inanmıyorum, çünkü gençliğe de inanmıyorum. çocukken de, genç iken de ihtiyarı içinde taşıyorsun, yaşlanırken de çocuğu. ancak yaşlandıkça duygusallaşma biçim değiştiriyor. gençlik duygusallığı öfke, beklenti, başkaldırma, cesaret gibi duygularla iç içe, ama yaşlandıkça duygusallığa acımsı tatlar karışıyor, buruk.” 1 kasım 1984 t.ö.
taylan köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder