29 Eylül 2015 Salı

izmir 1922...

MURAT KÖYLÜ
İZMİR 1922 / ARAŞTIRMA / KRİPTO KİTAPLAR / 2010 / 160 sayfa

Kitabın tam adı “Küllerinden Doğan Şehir İzmir 1922”dir. Kitabın konusu ise İzmir İşgalinin bittiği günlerde kenti kimin yakıp yıktığıdır.
Sonucu en baştan belirtelim: Yazar resmi tarihimizde anıldığı gibi Yunan askerlerinin İzmir’i terk ederken bir yangın çıkarmaları ve rüzgarın da etkisiyle İzmir’in baştan aşağı yanarak büyük tahribata uğramasıdır… Sayın Köylü bu gerçeği belgeleriyle ortaya koymakta ve belgelerin orijinallerini kitabın sonuna eklemektedir.
Bilinen gerçeklerin aksine Batı hem suçludur hem de (muhtemelen tazminattan kaçmak için) şehri Türkler yaktı yalanını ortaya atmışlar ve günümüze kadar aslı astarı olmayan belgelerle bu tezlerini savunmuşlardır. Türkiye yöneticileri uyanık olmak zorundadır. Kıbrıs konusunda da, Ermeni meselesinde de benzeri tavırları sergileyenlere karşı tezlerini ortaya koymak ve haklı olduğu(!) yönleri savunmak zorundadır. İşte Türklerin tarihi tezini ortaya koyması açısından harika bir çalışmadır bu.
Kitaba dönersek konu “İşgale giden yolda, Yunanistan” başlığı ile başlamaktadır.
1821 Yunan isyanı ile başlayan olaylar, 1829’da bağımsız Yunanistan’ın kurulmasıyla sonlanacaktır. Bu isyanın fikir babalarının hayali geniştir ve Anadolu Rumlarını organize ederek topraklarını büyütme sevdasındadırlar. Yunanistan, Müttefik Devletlerinin de desteğiyle, 1910 yılında Venizelos’un iktidarı ele geçirmesiyle yönünü Anadolu’ya ve Ege Adalarına çevirecektir. İlk hedef ise İzmir’dir.
Sonraki bölüm “Yunan İşgali ve Nedenleri”ni irdelemektedir.
Sürekli olarak işgali haklı çıkarmak için, işgal öncesi ve sonrası İzmir’in Rumlara ve Ermenilere ait olduğuna yönelik propaganda yapılmaktaydı. Tüm bunlara rağmen olayları izleyen yabancıların kayıtlarında ve resmi Osmanlı kayıtlarına göre İzmir’de Rumlar azınlıktır. Rumlara göre ise kentin çoğunluğu Rum’dur. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e çıkan Yunan ordusu sözde Rumların can ve mal güvenliğini korumak amacıyla önlerine çıkan her Türkü katletmekten çekinmediler. Oysa Osmanlı’nın emriyle elleri kolları bağlı Türk askerleri geri çekilmiş, şehri Yunan askerlerine direnmeden teslim etmişlerdi. Yapılan tespitlere göre ilk 48 saatte 2.000’den fazla Türk katledilmiştir. Mezalim ve katliamlar işgal boyunca devam etmiştir.
Sadrazam vekili Mustafa Sabri’nin Paris’te yapılan toplantıda Yunan mezaliminin araştırılması için bir komisyon kurulmasını rica eder. Bu başvuru üzerine İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan temsilcileri tarafından kurulan komisyonun raporu kitaptadır. Yapılan mezalimin (ki bu ülkelerin hepsi ülkemizi işgal eden ülkelerdir) boyutları tüm gerçekleri ortaya koymaktadır…
Kitabın bu bölümünün başlığı ise: “Yangın Gerçeği: Yangın, Sakarya’da Başladı” adını taşır.
Yunan ordusu için İzmir Anadolu’nun kapısıdır. Türkler için ise Batı’ya Akdeniz’e açılan bir merkez, tarihi stratejik önemini bir yana bırakırsak, Kurtuluş Savaşı’nın son noktasıdır. Bu kapıdan yabancı güçleri denize dökmüş ve savaş sona ermiştir…
Basit bir mantıkla bile düşününce Türklerin bu şehri yakmasının bir amacının olamayacağını düşünüyorum. Çünkü, şehir zaten bizim ve ele geçirmişiz, zaten uzun yıllardır da bizimdi, neden yakalım ki… Ama Yunan Ordusunun oluşturmuş olduğu bir imha birliğinin kayıtları var. Bunu biliyoruz. Bir de yalnız İzmir’i yakmadılar ki: Kaçarken, geri dönerlerken bu birlik birçok şehrimizi aynı şekilde ateşe verdi… Bu bilgilerin hepsi kayıtlarda mevcut. Neden İzmir’i bizim yaktığımızı iddia ediyorlar. Çünkü, onlar suç bastırıyorlar. Muhtemelen tazminat ödememek için bu savları ortaya atmışlardır. İşgal sırasına yapmış oldukları mezalim müttefikler tarafından bile raporlara yansımışken kim inanırdı onlara? Ama Batı istediği gerçeği kabul eder, istemediğini inkâr eder. Bu durum bugün bile böyledir…
Sonraki bölüm, “İşgalin Son Günleri: İzmir” adını taşımakta olayların gelişimi ayrıntılarıyla aktarılmaktadır.
Bu bölümde Atatürk’ün başyaveri Salih Bozok’un anılarından aktarılan bir diyalog hayli ilginçtir. İngiliz Donanması Komutanı Amiral Sir Hanry Lamb İzmir’e girince Mustafa Kemal’in ziyaretine gelir. Yukarıdan bakan bir edası vardır. Atatürk’e Rumlarla ilgili telkinler bulunacak ve Ata vermiş olduğu cevaplarla Amirali aldan ala, mordan mora sokacaktır. Bu kısa bölümde anlatılanlarla onun ne kadar büyük bir adam olduğu bir kez daha teyit edilmektedir…
Murat Köylü karşı iddiaları da kitabına alacaktır: “Karşı İddialar: İzmir’i Türkler Yaktı”.
Bu konudaki tezleri, hatta günümüzde gazetecilik yapan ve bu ülkenin ekmeğini yiyip, aynı zihniyetle arkadan vurmaya devam eden, sözde bilimsel şahsiyetler de savunmaktadır. Bu savunmaları ve iddiaları Sayın Köylü derli toplu cevaplarıyla susturmaktadır. Ama Batı ve işbirlikçileri susmaz! Yaşasın dezenformasyon!
Sonraki bölüm bu iddialara cevap niteliğindedir: “Tarihi Gerçekler: Belge ve Tanıklıklarla İzmir Yangını.”
Bu bölümde yazar yine belgeler üzerinden yola çıkmaktadır. Yabancı kaynakları çok iyi kullanmıştır. Bizim belgelerimiz sanki belge değilmiş gibi. Ama yazarın yöntemi akıllıcadır. Gözden uzak tutulan ve kasıtlı bir biçimde ele alınmayan belgeleri ortaya koyarak konuyu çözümlemektedir.
Sonraki bölüm ise kitabın başlığında da anılan bir rapordur. Raporun orijinali de kitabın sonuna eklenmektedir. Başlık şöyledir: “Mösyö Grescovich, İzmir Sigortaları ve İtfaiyesi Komutanı ‘İzmir Yangını Hakkındaki Raporu’.”
Bir Ermeni Kilisesinde başlayan yangın rüzgârın şiddetiyle hızla yayılmış ve raporda açıkça yazıldığına göre Rum ve Ermeniler tarafından yangına müdahale eden itfaiye erlerine bile söndürmesin diye ateş açılmıştır.
Sonraki bölümlerin başlıkları şöyledir: “İzmir Sonrası Gerçekler”, “Fransız Kaynaklarının Işığında 1922 İzmir Yangını”, “Mustafa Kemal ve İzmir Yangını” ve “Sonuç” bölümüdür.
İzmir Yunan İsyanının ve Yunan İşgalinin önemli bir kentidir. İzmir’i elde edemeyenler, sık sık dile getirdiklerini gerçekleştirmişler ve giderken yakıp yıkmışlardır. Bu acı gerçeği belgeleriyle ortaya koyan Murat Köylü’nün kitabını ilgilenenlere tavsiye ederim.              

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder