13 Mart 2012 Salı

kanal kentlerinde...

DEMİR ÖZLÜ
KANAL KENTLERİNDE/ GÜNCE/ SEL/ 2010/ 108 sayfa

Bu günce Demir Özlü’nün Berlin ve Amsterdam’da kaldığı günlerinden bahsetmektedir. Genel olarak yazarın yaratım sürecinde yaşamış olduğu sıkıntıları güncede görmekteyiz. Bu sürecin yanında yaşı itibarıyla, hem yaşadığı kentlerin yapısından dolayı, hem de yalnızlığı bir seçim ve katlanılmaz durum olarak değerlendiği ruh hali ilgi çekici.
Açıkçası günce türüne Berlin şehrinde yazmış oldukları daha uygun gelecektir. Amsterdam’da daha çok Kanallar kitabı için almış olduğu notlar olarak görmeliyiz. Bu kısımda da yazarın üretim sürecinin sıkıntılarını göreceğiz…

Kitaptan devam edelim:

En korkunç gelecek imgesi: gidecek yer kalmaması. İstanbul dahil. Sf:9
*
Akşam içkileri içtikten sonra iyimser uyandım. İçki, gençlik yıllarımdan beri gücümü arttırdı. Sf:10
*
Paris, belki de alışılması en güç kenttir. Ferit Edgü Sf:10
*
Kederden daha derindi gece. Sf:10
*
Lokantalara, sadece her konuyu açmayan, susmayı da bilen, humour’u olan arkadaşlarla gidebilmek zevk veriyor. Sf:13
*
İnsanlığın “insani yönde” ilerlemesi yolu kapalıdır. Sf:14
*
67 yaşını doldurdum. Sf:16 (Demek ki yazar 2002 yılında 67 yaşında. Yıl 2012 ve artık Demir Özlü 77 yaşında. Nice uzun yıllar…)
*
Derin duygularla karşılaşan bir yaşamları olmayacak. Sf:16
*
Her yaşam bir yanılsamadır. Sf:16
*
Yaşam edebiyatı taklit eder. Sf:21
*
Türkiye: Bozulmuş şark toplumu. Sf:22
*
“New York’ta insanların yüzü gülüyor, herkes memnun sanırım?”
“ Bu bir yanılsama!” Sf:30
*
En güzeli hafif ıslak kaldırımlarda yürümek. Melekler Berlin üzerinde gökyüzünde değiller. Şehrin kahvelerinde, kaldırımdalar. Sf:35
*
 O geçmiş mutlu günlerde Cumartesi günleri ne yapardık? Beyoğlu’na çıkardık. Lisedeyken, Dolmabahçe tarafından arkadaşlarla. Üniversite’deyken öğlden sonra Malta durağından bindiğim bir dolmuşla. Atlas sinemasının mermer döşeli, süslü girişi, Melek, Yeni Melek sinemaları vardı. Baylan Pastanesi vardı. Şarapçı Panayot ya da Lefter’in meyhanesi. Kaldırımlarda dolaşmak. Hepsi bu kadardı. Ne kadar da çok şey varmış!  Sf:39
*
(Yaşanmışla, yaşanmamış arasında bir parçalanma.) İnsanın yaşadığı hayatı gizlice rahatsız eden bir yaşanmamış hayatı da var mıdır? Sf:40
*
İnsan yaşamında, hep birbiri ardına sıralanan mutlu, taze, insana bir şeyler veren dönemler vardır. Bu olasılıklar varken de, yaşamaya değer. Sf:49
*
Sarp bir yamaca tırmanmak gibidir yazmak. Yolun bir bölümünü tırmanıp da, dinlenmek için aşağıda serili ovaya baktınız mı içinizde derin bir ferahlık duyarsınız. Sf:57
*
Duygularını, hayallerini, ütopyalarını anlatabilirsen, her şeyini anlatmış olursun. Sf:59
*
Mutluluk adına yazılan her şey mutsuzluğun bir parodisidir. Sf:60
*
Yazdıklarında bir sonuç olmamalı. Sadece hayatın çeşitliliğini göstermelisin. Sonuç çıkarmamalısın. Sf:63
*
“Acı çekme, ölüme kadar süren bir durumdur.” Kierkegaard  Sf:93
*
Kierkegaard’a göre, “baştan çıkarmanın senaryosu ruhsaldır.”
Freud: “baştan-çıkarıcının silahları, kendine dönen kızın silahları ile aynıdır.”
‘Aynaların ruhsal oldukları söylenir.’ Sf:96
*
“Alışkanlık ikinci bir doğadır.” Danimarka atasözü Sf:97

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder