MAHİR ÖZTAŞ
AY GÖZETLEME KOMİTESİ / ÖYKÜ /
YKY / 2002 / 141 sayfa
Ay Gözetleme
Komitesi ilk olarak 1987 yılında Çizgi Yayınları tarafından basılmıştır. 1988
yılında Sait Faik Hikaye Armağanını kazanmıştır. Mahir Öztaş’ın ilk düzyazı
edebiyat ürünüdür. Öyküleri Balkonda, Ay
Gözetleme Komitesi, Bütün Saatlerde Gün Batımı, Geçen Yaz Hüzünle, La Machine
Infernale ve Yolun Vahşi Kıyısı adlarından oluşmaktadır.
Kitaptan
notlarla devam edelim:
Balkonda
öyküsünde iki edebiyat adamının yazın üzerine konuşması. Opera kavramını
irdeleyen bir öykü.
Ay Gözetleme
Komitesi öyküsünde Ramazan ayının doğru başlamasını tespit için bazı ülkelerde
kurulan ve din ulemalarından oluşan komitedir. Din’in, İslam’ın, Çöl’ün
yaşamımızı, evlerimizi nasıl etkilediğine dair bir hikaye…
Bütün
Saatlerde Gün Batımı öyküsünde iki arkadaş –biri genç yazar- yaşlı bir yazarı
ziyaret ederler. Yaşlı, münzevi yazar onlara gezilerinin hikayesini anlatır.
Aslında oralara hiç gitmemiştir. Gezi, yolculuk, zaman ve yazarlık üzerine bir
öykü…
Geçen Yaz Hüzünle
öyküsünde yazar ve arkadaşı, kadınlar ile ilişki üzerine tartışır. Yazar geride
bırakılmış bir yaz mevsiminden yaşananlardan örnekler vererek konuyu açar.
Yolun Vahşi
Kıyısı öyküsü kitabın hem en uzun öyküsü, hem de şah öyküsüdür. Naz bir genç
kadındır. Onun ilk sevgilisi Mete ve sonra hayatına giren ikinci erkek Taner.
Yazar tüm ilişkilerin şahidi, hakimi ve kaçkını… Naz’a olan tutkusu; ona
ulaşmaya çalışan başka bir erkeğin çırpınışı…
Her şey anımsadığımız kadarıyla var sf:19
*
“Seni tanıdıktan sonra kendimi yolun vahşi
kıyısında buluyorum. Her türlü değerin, alçalmanın, ölümün ve aşkın iç içe
girdiği bir kıyıda. Ne öyküden vazgeçebiliyorum, ne de senden. Yazdıkça seni
yitiriyorum, daha çok özlüyor ve sonsuza dek görememek düşüncesinden ürküyorum.
Seni sevdiğimi söylemek istiyorum, bu denli yalın, sözlerden bıktım, ama ya düşlerde
olduğu gibi sesim hiç çıkmıyor ya da haykırıyorum yazının o dilsiz yüreğiyle,
sesim yolun vahşi kıyısının o cehennemi gürültüsü içinde kaynayıp gidiyor.” Sf:73
*
Bir kadının arzu ve düşlerinin sınırlarını
kim bilebilir? Bu sınırları sözcüklerle anlatmaya çalışmak sonuçsuz bir çaba.
Erkekler bir kadının düşleminde doğup ölen tanrılar gibidir. Sf:130
*
Tuhaf olan, geçmişle ilgili anımsadıklarım,
neredeyse bir tek bu yazıyla sınırlı, onun dışında her şey neredeyse
belleğimden silinip gitmiş. Sf:133
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder