3 Mayıs 2013 Cuma

dürdane hanım...



AHMED MİTHAT EFENDİ
DÜRDÂNE HANIM /ROMAN /BORDO-SİYAH/ 2004 /222 sayfa

Ahmed Mithat Efendi Türk yazınının öncülerindendir. 1844 yılında İstanbul Tophane’de doğup 1913 yılında vefat eden Ahmed Mithat edebiyatın her türünde yapıtlar vermiştir.
Dürdâne Hanım romanı romantizm ile realizm akımlarından etkilenen bir roman olarak anılmaktadır. Daha önce okuduğumuz Ahmed Mithat romanlarında görmüş olduğumuz üsluba bu romanda da rastlamak mümkündür. Şöyle ki; Ahmed Rasim romanının genel manzarasını İstanbul yaşamından alır. Kişiler bu İstanbul yaşamının içindeki kişilerdir. Dolayısıyla yaşadığı devrin fotoğrafını çok iyi bir biçimde bize aktarmaktadır. Bunu aktarırken de bir meddah gibi, bir öğretmen gibi, sanki karşısında dinleyiciler (bunlar tabi ki okuyuculardır) varmış gibi onların dikkatini dağıtmadan anlatmaya çalışmaktadır. Romanları genel olarak bu havadadır.
Ulviye Hanım yani Acem Ali Bey komşusu Dürdâne Hanımı içine düşmüş olduğu aşk çıkmazından kurtarmak isteyen ve bu uğurda kılıktan kılığa giren (erkek kılığı da dahil) iyi niyetli, zengin bir İstanbul hanımefendisidir. Romana adını veren Dürdâne Hanım ise iki aşk arasında kalmış olmasından dolayı, her şeyi göze alarak sevdiği hayırsız adamla birlikte olan bir genç kadındır.
Ulviye Hanımın yapmış olduğu planla, bir hafiye gibi çalışarak neler yapacağını ve sonuçlarını ise kitabı okuyacaklara bırakalım.
Ahmed Mithat Efendi zamanının teknolojik gelişmelerini takip eden ve bunlarla ilgili fikirlerini romanlarının içine yerleştirmektedir. Kitaptan ilginç bir örnek vermek istiyorum: Kitabın 110. sayfasında andığı “telefon” yani “nakil-i sadâ”dan bahsetmektedir. Ahmed Mithat bu aletin kullanıldığı dönemde hakkında sadece bilgi sahibidir. Muhtemelen görmemiştir. Telefon hattını komşu yalıya Dürdâne Hanımın odasının duvarına yerleştirerek gizlice odadaki konuşmaları Ulviye Hanım’a dinlettirmektedir… Yani ilk gizli dinleme, telefonla yapılacaktır…

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder