AHMED MİTHAT EFENDİ
DÜRDÂNE HANIM /ROMAN /BORDO-SİYAH/
2004 /222 sayfa
Ahmed Mithat
Efendi Türk yazınının öncülerindendir. 1844 yılında İstanbul Tophane’de doğup
1913 yılında vefat eden Ahmed Mithat edebiyatın her türünde yapıtlar vermiştir.
Dürdâne Hanım
romanı romantizm ile realizm akımlarından etkilenen bir roman olarak
anılmaktadır. Daha önce okuduğumuz Ahmed Mithat romanlarında görmüş olduğumuz
üsluba bu romanda da rastlamak mümkündür. Şöyle ki; Ahmed Rasim romanının genel
manzarasını İstanbul yaşamından alır. Kişiler bu İstanbul yaşamının içindeki
kişilerdir. Dolayısıyla yaşadığı devrin fotoğrafını çok iyi bir biçimde bize
aktarmaktadır. Bunu aktarırken de bir meddah gibi, bir öğretmen gibi, sanki
karşısında dinleyiciler (bunlar tabi ki okuyuculardır) varmış gibi onların
dikkatini dağıtmadan anlatmaya çalışmaktadır. Romanları genel olarak bu
havadadır.
Ulviye Hanım
yani Acem Ali Bey komşusu Dürdâne Hanımı içine düşmüş olduğu aşk çıkmazından
kurtarmak isteyen ve bu uğurda kılıktan kılığa giren (erkek kılığı da dahil)
iyi niyetli, zengin bir İstanbul hanımefendisidir. Romana adını veren Dürdâne
Hanım ise iki aşk arasında kalmış olmasından dolayı, her şeyi göze alarak
sevdiği hayırsız adamla birlikte olan bir genç kadındır.
Ulviye Hanımın
yapmış olduğu planla, bir hafiye gibi çalışarak neler yapacağını ve sonuçlarını
ise kitabı okuyacaklara bırakalım.
Ahmed Mithat Efendi zamanının teknolojik gelişmelerini takip eden ve
bunlarla ilgili fikirlerini romanlarının içine yerleştirmektedir. Kitaptan
ilginç bir örnek vermek istiyorum: Kitabın 110. sayfasında andığı “telefon”
yani “nakil-i sadâ”dan bahsetmektedir. Ahmed Mithat bu aletin kullanıldığı
dönemde hakkında sadece bilgi sahibidir. Muhtemelen görmemiştir. Telefon
hattını komşu yalıya Dürdâne Hanımın odasının duvarına yerleştirerek gizlice
odadaki konuşmaları Ulviye Hanım’a dinlettirmektedir… Yani ilk gizli dinleme,
telefonla yapılacaktır…
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder