NECİP
HABLEMİTOĞLU
ALMAN VAKIFLARI
/ ARAŞTIRMA / POZİTİF / 294 sayfa
Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde kafasına
ve boynuna sıkılan iki kurşunla öldürülür. Öldürülmeden önce Türkiye’de Alman
Vakıfları adına açılan mahkemeye müdahil kişi olarak katılacaktı. Necip
Hablemitoğlu cinayetinin ardından Alman Hükümetinin baskısıyla mahkemeler düşer
ve bir daha da açılmaz…
Alman Vakıfları –Bergama Dosyası Türkiye’nin emperyalizm karşısında
veremediği mücadelenin kitabıdır. ABD ve İngiltere’yi biliyorduk, Almanya’nın
bu konularda ne kadar ileri gittiğini, gidebildiğini bu kitapta görmekteyiz.
Mesele Bergama’da altın çıkarılması değildir. Mesele Türkiye’ye ait
olan madeni değerlerin mümkünse çıkarılmaması, çıkarılacaksa da Almanlar
tarafından çıkarılmasıdır. Çıkarılırsa en azından diğer yerlerde
çıkarılmamalıdır. “Çıkarırsan bak ben sana neler yaparım” sopasını, baskısını
Türkiye üzerinde göstermektir. Emperyalizm hiçbir şekilde Türkiye’nin ekonomik
olarak güçlü olmasını istemiyor. Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var, dışarı
bağımlı olmamasına ihtiyacı var. Çözüm kendi değerlerimizde: Turizm, toprak ve
bizi dışarı bağımlı kılan her türlü madenlerdir. Madenlerimizi çıkartmamak için
ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar.
Alman Vakıfları sivil toplum kuruluşları gibi görünüp, resmi
politikalarında insanlığa hizmet eder gibi görünürken, aslında sadece Alman
emperyalizmine hizmet etmektedir. Alman politikalarını ve çıkarlarını her
platformda korumak olan bu vakıflar, yeri geldiğinde her türlü iki yüzlü
siyaseti izleyecektir.
Necip Hablemitoğlu Bergama dosyasını açtığı zaman ve araştırmaya
başladığı zaman bu kadar organize bir güçle uğraşacağını, bağlantıların bu
kadar derinlere gidebileceğini her halde düşünememişti ve hatta bunun hayatına
mal olacağını hesaba katamamıştı.
Bu kitabı okuyuncaya kadar ben de genel olarak çevreci bir yaklaşım
gösteriyordum. Ama bu kitapla birlikte bir vatanseverin hem çevresine saygılı,
hem de milli çıkarları için ülkesini düşünen ve kalkınmasını sağlayacak her
türlü hamleyi bilinçli olarak yapabileceğini öğrendim. Her insan onurlu yaşama
hakkına sahiptir. Her insan kendine bırakılan değerleri en iyi şekilde kullanıp,
geleceği taşımak zorundadır. Her insan kendisine yapılmasını istemediği şeyleri
başkalarına yapmamalıdır. İşte tüm bunları bu değerli kitapta bulabilirsiniz.
Bu kitap bize bir de aklı olmadan fikri olanların, sadece kendi
çıkarları için, doğruyu nasıl çarpıttıklarını, yabancı ülkelerin çıkarları
için, kendi değerlerini nasıl ayaklar altına aldığını göstermektedir.
Kitaptan sadece “Almanya’nın Resmi Çevre Politikası ve Çelişkileri”
adlı başlıktan bazı kısa alıntıları buraya aktaracağım.
Almanya ülkesinde altın üretimi yapmayan bir ülkedir. Ama dünyada altın
ticaretinin yarısını elinde bulundurmaktadır. İkinci Dünya Savaşında işgal
ettiği ülkelerden toplamış olduğu altınların üzerinde oturmakta ve bu
zenginlikle dünyanın önde gelen emperyalist ülkelerden biri olmaya devam
etmektedir. Türkiye’de “Siyanürle Altın Üretimine Hayır” kampanyaları
düzenleyen Almanya dünyada kullanılan siyanürün üçte birini üretmektedir. Alman
firması Degussa’dır, ABD firması DuPont’dur, İngilizlerin firması ise ICI’dır.
Türkiye’de siyanüre hayır kampanyaları düzenleyen Alman Vakıfları kendi
ülkelerindeki üretimden hiç bahsetmezler…Çünkü önemli olan çevreyi korumak
değil, Almanya’nın menfaatlerini korumaktır…
Bu Alman vakıfları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tüm
sorunlarına müdahil olurken, yine dünyada yasak olan kimyasal silahların en
önemli üreticilerindendir.
Yine resmi söylemde Nükleer Santrallere karşı gibi gözüken Almanya
kendi ülkesindeki santralleri kapatmaz, kapatmadığı gibi ulusal firmalarıyla
başka ülkelere santral yapmaya devam etmektedir. Kendi ülkeleri kirlenmesin
diye Nükleer Atıklarını başka ülkelere kimi zaman kaçak yolla, kimi zaman da
resmi yolla satmaktadır.
Son olarak Türkiye’de altın üretimine karşı çıkan Almanlar diğer başka
ülkelerde hükümetleri vasıtasıyla altın üretimine destek vermektedir. Sanırım
Türkiye’deki problem altını Eurogold firmasının üretmesidir.
Bu kitap rahmetlinin niçin öldürüldüğünün kitabıdır bence… Türkiye’yi
düşünen, ülke menfaatlerinin nasıl çarpıtıldığını görmek isteyenlere bu kitabı
tavsiye ederim…
Kitaptan tek
bir alıntı yapacağım, sanırım bu alıntı meselenin de özü olacaktır:
Kısaca, anti-emperyalizm adına,
tam bağımsızlık adına, farkına varmadan Alman emperyalizmini savunur duruma
düşmek, hayli aşağılayıcı ve yüz kızartıcı bir sonuçtur. Emperyalizmin iyisi ya
da kötüsü yoktur; ABD kötü, Almanya iyidir, demek yanılgıların en kötüsüdür…sf:135
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder