4 Mayıs 2014 Pazar

alman vakıfları...

NECİP HABLEMİTOĞLU
ALMAN VAKIFLARI / ARAŞTIRMA / POZİTİF / 294 sayfa

Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde kafasına ve boynuna sıkılan iki kurşunla öldürülür. Öldürülmeden önce Türkiye’de Alman Vakıfları adına açılan mahkemeye müdahil kişi olarak katılacaktı. Necip Hablemitoğlu cinayetinin ardından Alman Hükümetinin baskısıyla mahkemeler düşer ve bir daha da açılmaz…
Alman Vakıfları –Bergama Dosyası Türkiye’nin emperyalizm karşısında veremediği mücadelenin kitabıdır. ABD ve İngiltere’yi biliyorduk, Almanya’nın bu konularda ne kadar ileri gittiğini, gidebildiğini bu kitapta görmekteyiz.
Mesele Bergama’da altın çıkarılması değildir. Mesele Türkiye’ye ait olan madeni değerlerin mümkünse çıkarılmaması, çıkarılacaksa da Almanlar tarafından çıkarılmasıdır. Çıkarılırsa en azından diğer yerlerde çıkarılmamalıdır. “Çıkarırsan bak ben sana neler yaparım” sopasını, baskısını Türkiye üzerinde göstermektir. Emperyalizm hiçbir şekilde Türkiye’nin ekonomik olarak güçlü olmasını istemiyor. Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var, dışarı bağımlı olmamasına ihtiyacı var. Çözüm kendi değerlerimizde: Turizm, toprak ve bizi dışarı bağımlı kılan her türlü madenlerdir. Madenlerimizi çıkartmamak için ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar.
Alman Vakıfları sivil toplum kuruluşları gibi görünüp, resmi politikalarında insanlığa hizmet eder gibi görünürken, aslında sadece Alman emperyalizmine hizmet etmektedir. Alman politikalarını ve çıkarlarını her platformda korumak olan bu vakıflar, yeri geldiğinde her türlü iki yüzlü siyaseti izleyecektir.
Necip Hablemitoğlu Bergama dosyasını açtığı zaman ve araştırmaya başladığı zaman bu kadar organize bir güçle uğraşacağını, bağlantıların bu kadar derinlere gidebileceğini her halde düşünememişti ve hatta bunun hayatına mal olacağını hesaba katamamıştı.
Bu kitabı okuyuncaya kadar ben de genel olarak çevreci bir yaklaşım gösteriyordum. Ama bu kitapla birlikte bir vatanseverin hem çevresine saygılı, hem de milli çıkarları için ülkesini düşünen ve kalkınmasını sağlayacak her türlü hamleyi bilinçli olarak yapabileceğini öğrendim. Her insan onurlu yaşama hakkına sahiptir. Her insan kendine bırakılan değerleri en iyi şekilde kullanıp, geleceği taşımak zorundadır. Her insan kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmamalıdır. İşte tüm bunları bu değerli kitapta bulabilirsiniz.
Bu kitap bize bir de aklı olmadan fikri olanların, sadece kendi çıkarları için, doğruyu nasıl çarpıttıklarını, yabancı ülkelerin çıkarları için, kendi değerlerini nasıl ayaklar altına aldığını göstermektedir.
Kitaptan sadece “Almanya’nın Resmi Çevre Politikası ve Çelişkileri” adlı başlıktan bazı kısa alıntıları buraya aktaracağım.
Almanya ülkesinde altın üretimi yapmayan bir ülkedir. Ama dünyada altın ticaretinin yarısını elinde bulundurmaktadır. İkinci Dünya Savaşında işgal ettiği ülkelerden toplamış olduğu altınların üzerinde oturmakta ve bu zenginlikle dünyanın önde gelen emperyalist ülkelerden biri olmaya devam etmektedir. Türkiye’de “Siyanürle Altın Üretimine Hayır” kampanyaları düzenleyen Almanya dünyada kullanılan siyanürün üçte birini üretmektedir. Alman firması Degussa’dır, ABD firması DuPont’dur, İngilizlerin firması ise ICI’dır. Türkiye’de siyanüre hayır kampanyaları düzenleyen Alman Vakıfları kendi ülkelerindeki üretimden hiç bahsetmezler…Çünkü önemli olan çevreyi korumak değil, Almanya’nın menfaatlerini korumaktır…
Bu Alman vakıfları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tüm sorunlarına müdahil olurken, yine dünyada yasak olan kimyasal silahların en önemli üreticilerindendir.
Yine resmi söylemde Nükleer Santrallere karşı gibi gözüken Almanya kendi ülkesindeki santralleri kapatmaz, kapatmadığı gibi ulusal firmalarıyla başka ülkelere santral yapmaya devam etmektedir. Kendi ülkeleri kirlenmesin diye Nükleer Atıklarını başka ülkelere kimi zaman kaçak yolla, kimi zaman da resmi yolla satmaktadır.
Son olarak Türkiye’de altın üretimine karşı çıkan Almanlar diğer başka ülkelerde hükümetleri vasıtasıyla altın üretimine destek vermektedir. Sanırım Türkiye’deki problem altını Eurogold firmasının üretmesidir.
Bu kitap rahmetlinin niçin öldürüldüğünün kitabıdır bence… Türkiye’yi düşünen, ülke menfaatlerinin nasıl çarpıtıldığını görmek isteyenlere bu kitabı tavsiye ederim…

Kitaptan tek bir alıntı yapacağım, sanırım bu alıntı meselenin de özü olacaktır:
Kısaca, anti-emperyalizm adına, tam bağımsızlık adına, farkına varmadan Alman emperyalizmini savunur duruma düşmek, hayli aşağılayıcı ve yüz kızartıcı bir sonuçtur. Emperyalizmin iyisi ya da kötüsü yoktur; ABD kötü, Almanya iyidir, demek yanılgıların en kötüsüdür…sf:135 
                        
Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder