ENİS BATUR
RÂBİA HÂTUN / ARAŞTIRMA-ŞİİR / YKY / 2000 / 174 sayfa
Enis Batur’un
–geçte olsa- keşfettiği bir başka konu bir başka edebi tartışmadır, Rabia Hatun
meselesi. 1948 yılında ortaya çıkan bu tartışmada özellikle İsmail Hami
Danışmend ile Nihad Sami Banarlı arasında başlayan edebi tartışmanın,
karşılıklı hakaretlerle amacından uzaklaşarak mahkemelere gitmesi de konuyu bir
hayli ilginç kılmaktadır. Konuyu uzatmaya niyetim yok; sadece gelişimi hakkındaki
bilgileri çok kısa olarak sizlere aktaracağım. Ayrıntıları detaylı incelemek
isteyen kişiler bu kitabı satın alarak konuya vakıf olabilirler.
Rabia Hatun,
İsmail Hami Danışmend’in erken yaşta ölen eşi Nazan (Danışmend) Hanıma ait
şiirlerdir. İsmail Hami Bey, isim vermeden –eşinin isteği üzerine- bu
şiirlerden birkaçını dost sohbetlerinde “bakın
ne buldum” diyerek arkadaşlarına okur. Birkaç beyitlik bu divan tarzında
yazılan şiirler beğenilir ve kulaktan kulağa yayılır. Piyasada Rabia Hatun
hakkında hiçbir bilgi, şiir ve tanım yokken gizli bir üne kavuşur. İsmail Hami Bey
de sesini çıkarmaz. Hatta Rabia Hatunun piyasada dolaşan bu birkaç şiiri Erzurum Şairleri seçkisine dahi girer.
Bu –gizli- şair 15. yüzyıl şairi olarak dahi nitelenir. 1947-1949 yıllarında
yayınlanan Aile Dergisi’nde bu şiirler diğer ilave şiirlerle birlikte neşredilince
kızılca kıyamet kopar. Nihad Sami Banarlı: “Bu
şiirlerin değil 15. yüzyıl bugünün şiiri olduğunu ve kafiye bakımından da eksik
olduğunu” iddia eder. 1948 ve 1949 yıllarında bu tartışma bir hayli
sertleşir ve uzar. Sonuçta İsmail Hami Danışmend: “Şiirlerin erken yaşta vefat eden eşine ait olduğunu ve bunu daha önce
de dost toplantılarında söylediğini” belirterek kapa(t)mak ister. İddialara
şiirleri karısının değil İsmail Hami beyin yazdığı savları da bu açıklamadan
sonra eklenir. Nihayetinde konu kapanır kapanmasına ancak hala Rabia Hatunun
yaşadığına inananlar yok değildir…
Sonuç olarak
belli bir dönem edebiyatımızda yer alan bu tartışma-lar- aslında geleneksel
şiir tartışmalarından kopuşun son sesleridir. Tartışmayı yapan kişilerin
Osmanlı tarihi ve edebiyatı üzerine tartışan konuşan son değerli müellifler,
hocalar olması da konunun diğer dikkat çekici tarafıdır.
Kitapta:
Dönemin tartışmalarını ve şiirlerin tamamını görebilirsiniz. Bu tartışmalar
üzerinden yukarıda bahsetmiş oluğum analizleri sizler de yapabilirsiniz.
Kitabın alt başlığı “Tuhaf Bir Kıyâmet” +
Kırkbir Şiir şeklindedir. İlk yazıyı hazırlayan Enis Batur’a aittir.
Kitaptan:
Bir
kâsedür alav dolu gönlüm, yanâ yanâ
Men
tâ senün yanunda dahî hasretem sanâ
Yaşlar
dökende söndüremez âteşîmi sû:
Sunsan
elünle kaanumu içsem kanâ kanâ! S.134
*
Bûy-i
gül bir peyâmdır andan,
Dem-i
bülbül selâmdır andan;
Yüreğin
sîne içre dem çekişi!
Bir
nihânî kelâmdır andan! S.156
*
Aslı
yok bir hayâldir cânân,
Şekl-ü-reng-î
muhâldir cânân!
Bulamazsın
cihânı devr etsen:
Bir
görünmez cemâldir cânân! S.168
Taylan
Köken