MUHARREM ERGİN
ORHUN ABİDELERİ
/ ARAŞTIRMA / BOĞAZİÇİ / 2013 / 190 sayfa
Prof. Dr. Muharrem Ergin’in okuduğum bu eseri 47 kere baskı yapmış bir
kitaptır. Rahmetli olan Muharrem Ergin Hoca’nın halefi Prof. Dr. Osman Fikri
Sertkaya kitabelerin Türkçe kısımlarında bazı düzeltmeler yaparak daha
anlaşılır hale gelmesini sağlamıştır. Yine kitabın başında Osman Hocanın,
hocası Muharrem Ergin’in Hayatını ve Eserlerini yazdığı bir giriş yazısı
bulunmaktadır.
Orhun Abideleri Türk adının, Türk
milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metinlerdir. İlk Türk tarihini anlatan
metinlerdir. Taşlar üzerine yazılmış bir tarihtir, bu yüzden bilimsel değeri
olan eserlerdir. Türk Devlet adamlarının hem halkına seslenişidir, hem de milletine
nasıl hesap verdiğinin yazılı belgeleridir. Devletin, milletin karşılıklı
vazifelerini anlatan metinlerdir. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk
medeniyetlerinin, Türk kültürünün yazılı ilk metinleridir. Türk askerlik
sanatının, Türk gururunun, Türk içtimai hayatının, Türk yazı dilinin, Türk
edebiyatının şaheseridir. Önsözün bir bölümünü buraya aktardık. Muharrem
Hoca bunu daha da uzatmaktadır. Kısaca bu anıtlar Türk’ün ilk ve en önemli
anıtları olarak gelmiş olduğumuz topraklardaki varlığımızın en önemli
göstergesidir.
Kitap Kül Tigin Abidesi, Bilge
Kağan Abidesi ve Tonyukuk Abidesi’nin
Transkripsiyonu, Günümüz Türkçesine çevrilmiş hali, kitap sonunda ise Orijinal yazılmış
haliyle sona erer.
Bu konuda yapılmış araştırmalar ve Muharrem Hoca’nın düşünceleri ise
kitabın başına koyulmuştur.
Orhun Abideleri’nin çevrilerine internet ortamında rahatça
ulaşabileceğinizi belirtmek istiyorum.
Kitaptan çeviri bölümünde Kül Tigin Abidesi’nin çevirisinden bir
bölümünü buraya aktarıyorum:
[1] Tengri
teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtum. Sabimin tüketi eşidgil.
Ulayu ini yigünüm oğlanım biriki oğuşum budunum biriye şadpıt begler yırıya
tarkat buyruk begler Otuz [Tatar ... ]
[1] Tanrı gibi gökte olmuş Türk
Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş
yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki
tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar…
[2] Tokuz
Oğuz begleri budunı bu sabimin edgüti eşid katığdı tıngla: İlgerü kün
toğsık[k]a birigerü kün ortusıngaru kurığaru kün batsıkınga yırığaru tün
ortusıngaru anda içreki budun [kop] m[ang]a k[örür]. [Bunç]a budun
[2] Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu
sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına,
batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana
tâbidir. Bunca milleti
[3] kop
itdim. Ol amtı ariyıg yok. Türk kağan Ötüken yış olursar ilte bung yok. İlgerü
Şantung yazıka tegi süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz Ersinke
tegi süledim, Tüpütke kiçig [teg]medim.
[3] hep düzene soktum. O şimdi kötü
değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur. Doğuda
Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz
Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı.
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder