5 Mayıs 2015 Salı

orhun abideleri...

MUHARREM ERGİN
ORHUN ABİDELERİ / ARAŞTIRMA / BOĞAZİÇİ / 2013 / 190 sayfa

Prof. Dr. Muharrem Ergin’in okuduğum bu eseri 47 kere baskı yapmış bir kitaptır. Rahmetli olan Muharrem Ergin Hoca’nın halefi Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya kitabelerin Türkçe kısımlarında bazı düzeltmeler yaparak daha anlaşılır hale gelmesini sağlamıştır. Yine kitabın başında Osman Hocanın, hocası Muharrem Ergin’in Hayatını ve Eserlerini yazdığı bir giriş yazısı bulunmaktadır.
Orhun Abideleri Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metinlerdir. İlk Türk tarihini anlatan metinlerdir. Taşlar üzerine yazılmış bir tarihtir, bu yüzden bilimsel değeri olan eserlerdir. Türk Devlet adamlarının hem halkına seslenişidir, hem de milletine nasıl hesap verdiğinin yazılı belgeleridir. Devletin, milletin karşılıklı vazifelerini anlatan metinlerdir. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetlerinin, Türk kültürünün yazılı ilk metinleridir. Türk askerlik sanatının, Türk gururunun, Türk içtimai hayatının, Türk yazı dilinin, Türk edebiyatının şaheseridir. Önsözün bir bölümünü buraya aktardık. Muharrem Hoca bunu daha da uzatmaktadır. Kısaca bu anıtlar Türk’ün ilk ve en önemli anıtları olarak gelmiş olduğumuz topraklardaki varlığımızın en önemli göstergesidir.
Kitap Kül Tigin Abidesi, Bilge Kağan Abidesi ve Tonyukuk Abidesi’nin Transkripsiyonu, Günümüz Türkçesine çevrilmiş hali, kitap sonunda ise Orijinal yazılmış haliyle sona erer.
Bu konuda yapılmış araştırmalar ve Muharrem Hoca’nın düşünceleri ise kitabın başına koyulmuştur.
Orhun Abideleri’nin çevrilerine internet ortamında rahatça ulaşabileceğinizi belirtmek istiyorum.
Kitaptan çeviri bölümünde Kül Tigin Abidesi’nin çevirisinden bir bölümünü buraya aktarıyorum:      

[1] Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtum. Sabimin tüketi eşidgil. Ulayu ini yigünüm oğlanım biriki oğuşum budunum biriye şadpıt begler yırıya tarkat buyruk begler Otuz [Tatar ... ]
[1] Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar…

[2] Tokuz Oğuz begleri budunı bu sabimin edgüti eşid katığdı tıngla: İlgerü kün toğsık[k]a birigerü kün ortusıngaru kurığaru kün batsıkınga yırığaru tün ortusıngaru anda içreki budun [kop] m[ang]a k[örür]. [Bunç]a budun
[2] Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir. Bunca milleti

[3] kop itdim. Ol amtı ariyıg yok. Türk kağan Ötüken yış olursar ilte bung yok. İlgerü Şantung yazıka tegi süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz Ersinke tegi süledim, Tüpütke kiçig [teg]medim.
[3] hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur. Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı.

Taylan Köken 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder