NAZIM H. POLAT
MÜDÂFAA-İ MİLLİYE CEMİYETİ / ARAŞTIRMA / KÜLTÜR B.Y. / 1991 /
311 sayfa
II. Meşrutiyet devrinde, toplumu derinden etkileyen birçok
hadise yaşanmış, siyasetimiz, geleceğimiz o günlerde şekillenmiştir. Osmanlı
İmparatorluğunu son döneminde kurulan derneklerin önemlilerinden biri de
Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti’dir.
Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti 1 Şubat 1913 (1) tarihinde kurulmuştur. Devlet değil, İstanbul’da bulunan bir
avuç gönüllü vatanseverin kurmuş olduğu ve bazı kişilerin cömertçe bağışlarıyla
hızla organize ve etkin olmuş bir cemiyettir. O dönemin en önemli fırkası
(partisi) İttihad ve Terakki Fırkası’dır.
Seveni de, sevmeyeni de olan bir oluşumdur. Cemiyetin kuruluşunun müjdelendiği
toplantı, her kesimde memnunluk yaratacaktır.
Osmanlı Devleti, Balkan Savaşlarında yaşamış olduğu hezimeti
unutmak, unutturmak ve silkinip kendini yeniden bulmak istemektedir. Geniş
katılımlı Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti askerler, gazeteciler, siyasiler
tarafından her kesimi kendi çatısına çeken bir oluşumdur. Hasan Tahsin o zamanlar Selanik’te Silahçı Tahsin lakabıyla gazetecilik yapmaktadır. Gazetesi Yeni Silah ve sonrası olan Türk
Gazetelerinde Cemiyete en çok desteği veren, halkı heyecanlandıran yayınlar
olacaktır. (2)
Kurucular arasında birçok ünlü şahısın ve Türk, Rum, Yahudi
ve Ermenilerin varlığı dikkati çekmektedir.
Tüccarlar: İlyas Bey,
Karakaş Macid Efendi, İperanosyan Efendi, Vitali Kamhi Efendi.
Gazeteciler: Fresko
Efendi, Ahmed Ferit (Tek), Ahmed Cevdet (Oran), Diran Kelekyan, Nureddin Bey.
Yazar ve Fikir Adamları: Yusuf
Akçura, Cenâb Şahabettin, Hüseyin Cahid (Yalçın), Ömer Naci Bey, Enis Avni (Aka Gündüz), Mehmed
Emin (Yurdakul), Hüseyin Suad
(Yalçın), Süleyman Nazif, Ahmet Rasim Bey, Recaizâde Mahmud Ekrem, Mehmed
Akif (Ersoy).
Siyasetçi ve Memurlar: Hamdi
Bey, Abdi Bey, Abdurrahman Bey, Cavid Bey, Naili Bey, Cemil Paşa, İsmail Paşa, Ahmed Bey, Tahsin Paşa, Reşid Akif Paşa, Talat Bey
(Paşa), Aristidi Paşa, Prens Mehmed Sabahattin Bey, Yakop Hamanon Efendi, Vartkes Efendi.
Serbest ve Din Adamları: Dr.
Nazmi Bey, Ecz. Nüzhet Bey, Pozant Keçiyan Efendi, Şeyh Abdülkadir Efendi, Dr. Esad (Işık) Paşa, Karaso Efendi, Mustafa Bey, Şeyh Abdülaziz Çaviş Efendi, Şeyh
Seyyid Efendi, Hallacyan Efendi,
Necmettin Molla (Kocataş).
Cemiyetin kuruluşu Batı ülkelerinde de geniş yankı bulur.
Fransız Büyükelçisi M. Bompard
durumu ülkesine şöyle bildirir: “Osmanlıların
partileşme dışında, vatan duygusunda birleştiler.” Yine İngiliz Sefiri Lowther, Cemiyeti ülkesine şöyle
bildirecektir: “Vatan tehlikede çığlığına
uyarak canlanmaları için millete ve bütün partilere heyecan verici çağrılar
yapmıştır.”
Cemiyetin kuruluşu yurtdışında kaygı uyandırırken, Osmanlı
kurumları tarafından hızla desteklenecektir. Şeyhülislamlık makamı 2 Şubat
1913’te bütün vilayet ve livalara bir telgraf göndererek Müdafaa-i Milliye
Cemiyetine her kesiminin yardım etmesinin bir Müslümanlık görevi olduğu
bildirilecektir. Yine kuruluşundan 10 gün sonra, padişah Sultan Reşad, sadrazam Mahmud
Şevket Paşa, maliye nazırı Rıfat
ile Posta, Telgraf ve Telefon nazırı Oskan’ın
ortak imzasıyla geçici bir kanun maddesi ilan olunur. Bu maddeye göre cemiyetin
merkeziyle şubeleriyle arasında yapmış olduğu yazışmalar, para transferleri ve
evraklardan ücret alınmayacaktır.
13 Ağustos 1914 tarihinde Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Hilal-i Ahmer ve Donanma Cemiyeti, Şurâ-yı
Devlet kararıyla “Umumun Menfaatine Uygun” kuruluş olarak tescil
edilmiştir. Cemiyet sadece Anadolu ve Rumeli halkı tarafından ilgi görmez.
Osmanlı’nın cemiyete sahip çıkmasıyla Romanya’dan Afganistan-Hindistan’a,
Basra’ya kadar tüm İslam âlemi tarafından maddi, manevi destek görecektir. Birçok
devlet büyüğü de cemiyete maddi destekte bulunurken Sultan Reşad 25.000 Lira
bağışta bulunacaktır…
Hindistan gazetelerinde çıkan bir habere göre Paris’te ikamet
eden bir Türk prensi mücevherlerini açık arttırmaya çıkaracak ve satıştan elde
edilen 48.200 İngiliz Lirasını cemiyete bağışlayacaktır. Bunun gibi birçok
yüksek değerdeki bağışlar günlük gazetelerde yayınlandıkça cemiyete olan
bağışlar artarak devam edecektir.
Ayvalık’tan gazetelere geçen bir bağış olmamasına rağmen
komşusu Edremit’ten yapılan bir
bağış o günün Sabah Gazetesine haber olmuştur. “Edremit Sergisi müessesi sahibi Yağcızade İsmail Hakkı Bey, İtibar-ı
Milli Bankasına 10.000 lira vererek 1.000 hisse satın almış ve bunların yıllık
gelirlerini Müdâfaa-i Milliye ve Donanma cemiyetlerine bağışlamayı taahhüt
etmiştir. Yağcızade ayrıca, Sadrazam Tal’at Paşa şerefine bu iki cemiyete
550’er lira bağışta bulunmuştur.”
Cemiyet, Osmanlı
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ve Harbiye Nezaretine bağlı çalışan Sıhhıye-i Askeriye oluşumlarını
kullanarak, yeni Sıhhiye Heyetleri
oluşturacak ve ihtiyaç olan bölgelerde sahra hastaneleri oluşturacaktır.
Cemiyetin kurulmasıyla birlikte ianeler toplanırken, cemiyet
için çalışacak gönüllülerde cemiyete üye kaydedilecektir. Aydın Vilayeti Milli Fedai Alayı kısa zamanda beş
taburluk fedai toplamayı başarmıştır.
Cemiyetin en önemli çalışmaları İrşad Heyetleri tarafından yapılacaktır. İrşad Heyetleri halkı
bilinçlendirmek için çalışmalarda bulunacak, basındaki yazılarla,
konferanslarla halk ikna edilecektir. Cemiyet bu konuda ayrıca birçok kitap
basacak ve dağıtacaktır.
Cemiyetin İdare Heyeti
ise değişik çalışmalara imza atacaktır. Şehzadebaşı’nda cemiyete ait bir
imalathanede 40.000 kutu kavurma yapılarak, Hadımköy, Gelibolu ve Kal’a-i
Sultaniye’deki donanma askerlerine ulaştırılacaktır. Rumeli’den gelen
muhacirlere ve asker ailelerine barınma, beslenme gibi hususlarda yardımcı
olmuşlardır.
II. Balkan Savaşında orduya yardım için üç otomobil, on
motosiklet orduya teslim edilecektir. Bulgar mezaliminin boyutlarını göstermek
için yabancı basın mensuplarını bölgeye getirip, götürmek. Çekilen
fotoğrafların bir albümde toparlanıp batı ülkelerine ulaştırılması sağlandı.
Eski başkent olan Serhat şehri Edirne’nin kurtuluşu dolayısıyla buraya gitmek
isteyen vatandaşları organize ederek şehre götürme işi yapılmıştır. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye reisi Enver Paşa’nın da özel teşekkürünü
bildirdiği orduya uçak alımı yapılmıştır. Cemiyetin başka bir icraatı da,
hükümetin piyasaya sürdüğü hazine tahvillerine karşı halkın ilgisini artırmak
olmuştur. Cephede savaşan askerlerin fakir ailelerine yardım, ekilemeyen
tarlaların ekilmesini sağlamak gibi nice ilginç uygulamaya imza atmışlardır.
Müdafaa-ı Milliye Cemiyetinin diğer bir kolu da, Hanımlar Heyetidir. Balkan Savaşının en
kanlı günlerinde Petersburg Dâr-ül
Fünûnunda okuyan dört Türk kızı İstanbul’a hareket eder. Eğitimlerini
bırakarak savaşta yaralanan askerlere yardım amacıyla uzun ve zor bir yolculuk
sonrası Kadırga Hastanesine gelip beş ay yaraları sararlar. Sonra bu
kadınlarımızın çekirdeği oluşturduğu Hanımlar Heyeti oluşturulur.
Hanımlar Heyeti iane toplamak için hanımlardan oluşan ayrı
bir grup organize ederler. Hanımlar arasındaki hamiyet-i vataniye duygusunu uyandırmak için nutuklar icra edilmesi
sağlanır. Askerlerin yaralarının sarılması için hanımların harp alanlarına
gönüllü yazılması ve sevk edilmesi sağlanmıştır. Türk Yurdu, Halide Edip’in
(Adıvar) öncülüğünde hanımları basın yoluyla teşvik etmeye çalışacak ve
yaklaşık 4-5 bin hanımın katılacağı iki toplantı düzenleyecektir. 8 ve 15 Şubat
1913 tarihinde düzenlenen açıkhava toplantıları hanım konuşmacıların ve
özellikle Halide Edip’in heyecan dolu konuşmasıyla milli duyguları okşamaktadır.
Halide Edip Türk kadınana Türklüğünü anımsatıp, onların hiçbir koşulda
mücadeleden vazgeçemeyeceğini belirtmiştir.
Mümâresât-ı Bedeniye ve Askeriye Heyetleri de değişik icralarda bulunacaklardır. Bu
heyetlerin yapmış oldukları faaliyetler basına yansımadığından sanki hiç
çalışmamışlar gibi bir fikir oluşmuştur. Gönüllü Heyetinin toplamış olduğu
kimseleri askerliğe hazırlamak, bedeni, fiziki ve askeri idmanlar yaptırmak bu
heyetlerin görevleriydi. Yine bu heyetler Fenerbahçe, Galatasaray, Anadolu,
Altınordu, Süleymaniye ve İdman Yurdu kulüpler arasında maçlar
tertipleyecektir.
Müdafaa-i Milliye Cemiyeti kültürel faaliyetler de
düzenleyecektir. Bir tiyatro kurarak o devrin zor günlerinde dahi oyunlar
sahneye koyacaklardır. 1915-1916 yılında sergiledikleri oyunlar şöyledir: Schiller’in Ya ölüm ya zafer ve Silah
omuzda, Necmeddin Sahir Sılan’ın
Kafkas yolu, Abdülhak Hamid Tarhan’ın Nesteren,
Tarık bin Ziyad yahut Endülüs fethi, Halid
Fahri Ozansoy’un İtiraf. Sinema
filmi çekilmesi dahi gündeme gelmiş ve günün siyasi durumuna uygun birkaç film
çekilmiştir.
I. Dünya Savaşında cemiyetin yapmış olduğu çalışmalar basının
da yardımıyla halka iletilmiş ve tüm milletin takdirini kazanmıştır. Basında
sık sık cemiyeti öven haberlerin çıkmasıyla birlikte vatanın dört bir yanında
ayrı isimlerde teşkilatlanmalar olacaktır. Şarkta, Trakya’da, Trabzon’da
İzmir’de, Akdeniz’de kurulacak olan cemiyetlerin tamamı Müdafaa-i Milliye
Cemiyetini örnek alan yapılardır. Hatta Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik ettiği Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bu
cemiyetten feyz alarak kurulmuştur. Hatta İstanbullu Rumlar dahi aynı ismi
kullanarak Rum-Yunan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ni kuracaktır.
Balkan ve Dünya harbinden yenilgiyle ayrılan Osmanlı’nın
idaresi İttihad ve Terakki Fırkası yöneticilerinin elindeydi. Bu fırkanın
teşvikleriyle kurulan tüm cemiyetler savaşın kaybedilmesiyle birlikte kısa
zamanda faaliyetlerine son verecektir. Fırkayla bağlantılı olan, Teceddüd Fırkası, Hürriyetperverân Avam
Fırkası, Türk Ocağı, Donanma Cemiyeti ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti bu sefer basının da aleyhte baskısıyla
kapanacaktır. Damad Ferit Paşa
kabinesi 1 Nisan 1919 yılında aldığı kararla bu cemiyetlerin kapatıldığını ilan
edecektir.
KİTAPTA ADI GEÇEN DİĞER
CEMİYETLER:
Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde,
birçok kuruluş ve fikir dernekleşecektir. Siyasi görüşlere göre isimlerin ve
faaliyetlerin farklı olduğunu görmekteyiz. Aşağıda kitapta adı geçen diğer
derneklerin isimleri şöyledir.
1- Donanma-yı Osmani Cemiyeti
2- Muavenet-i Milliye (Muavenet: Yardım
etme)
3- Müzâheret-i Milliye (Müzahere: Arka,
yardım)
4- Donanma Cemiyeti
5- Teâli-i Nisvan Cemiyeti (Teali:
Yükselme Nisvan: Kadınlar)
6- Hilal-ı Ahmer Kadınlar Cemiyeti
7- Türk Hanımlar Biçki Yurdu
8- Sada-yı Millet (Milli Alaylar)
9- Rumeli Muhacirin-i İslamiye Cemiyeti
10- Islah-ı Nesl-i Feres Cemiyeti (At
Cinsini İyileştirme Derneği)
11- El-Münted-ül-Edebi Cemiyeti
12- Dâr-ül Muallimin
13- Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye
14- Sultani Mektebi Mezunin Cemiyeti
15- Fransızca Dil Dersleri Cemiyeti
16- Mezunin-i Mülkiye Cemiyeti
17- Mısır Hilal-i Ahmer Cemiyeti
18- Neşr-i Vesâik Cemiyeti (Vesaik:
Vesika, belgeler)
19- Esnaf Cemiyetleri
20- Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti
AYVALIK’TA MÜDAFAA-İ
MİLLİYE CEMİYETİ:
Ayvalık Müdafaa-i Milliye Cemiyeti faaliyetlerini, bazı
şahısların kötüye kullanması ve cemiyete zorla iane (yardım, para yardımı,
bağış) toplanması şikâyetleri, Osmanlı yazışmalarına kadar yansımıştır.
Cemiyetin bunu bir politika haline getirdiğini düşünmüyoruz… Müdafaa-i Milliye
Cemiyeti’nin başarılı çalışmalarından rahatsızlık duyan Rus ve Yunan (3) Konsoloslarının bu şikâyetlerinin
Osmanlı Hükümeti tarafından Cemiyetin faaliyetlerine son verilmesi amacıyla
yapıldığını düşünmekteyiz…
Kitapta cemiyetle ilgili birçok yazışma arasında cemiyetin
faaliyetlerini eleştiren Rus ve Yunan Konsoloslarının şikâyetlerini
değerlendiren Osmanlı Hükümeti bu tür olayların tahkikatının yapılacağını ve
bazılarının yapıldığı ve asılsız olduğunu söyleyerek cemiyetin özellikle
“Ecnebi” vatandaşlarımızdan daha dikkatli para istemesi veya hiç istememesinin
daha uygun olacağını belirten bir tebliğ kaleme almıştır…
24 Ekim 1914 tarihinde Osmanlı Sadaret makamına Yunan
Konsolosluğu’nun yapmış olduğu şikâyetle, Ayvalık’ta Müdafaa-i Milliye
Cemiyeti’nin kurulmuş olduğunu ve Rum nüfusun büyük çoğunluğuna rağmen vatana
hizmet ettiklerini görmekteyiz.
Yunan Sefaretinden alınan takrirle (kınama) Ayvalık Müdâfaa-i Milliye
Cemiyeti faaliyetlerini Yunanlılara(!)
teşmil
(yayma) ile birçok Yunanlının tevkif (tutuklama) edilerek tard (kovma,
sürme, çıkarma) ile teb’id (uzaklaştırma, sürme) uyguladığını iddia etmektedir…
(4)
Öncelikle belirtmek isteriz ki; 1914 yılında Yunanistan
Ayvalık’ta yaşayan Osmanlı Rum vatandaşımızı Yunanlı olarak tanımlamakta ve
görmektedir… Nüfus oranını düşündüğünüzde 200 Türk’e karşılık 20.000 Rum’un
yaşadığı bir dönemde Ayvalık’ta bu tür bir hadisenin olabilme ihtimali yoktur…
Belki Cemiyet üyeleri Rumlardan bağış istemiş olabilir ama bu bağışı
vermeyenleri tutuklayıp, sürme ile korkutmalarının olabileceğine ihtimal
vermiyoruz. Yunanistan’ın cemiyetin faaliyetlerinden hoşlanmamaları doğaldır.
Çünkü, kendi politikalarının tamamen karşısında olan çalışmalardır. Ama durumu
bu kadar abartarak iletmeleri hayli düşündürücüdür…
Hariciye Nezareti bu belgeye cevaben oluşturmuş olduğu yazıda
kısaca şu genel cevabı vermiştir:
“Müdâfaa-i Milliye
Cemiyetinin elemanları ve ecnebi tabiiyetinde bulunanlar arasında eşya toplamak
konusunda sorunlar yaşanmıştır. Cemiyet elemanlarına kanunen verilen yetki ile
ecnebilere “silah altındaki kardeşlerimizi düşünmek hepimizin borcudur” gibi
bir söylemle yaklaşmak, haklı şikâyetlere sebep olacağından, her zaman bu tür
baskılardan uzak durulmalıdır. Bu tür şikâyetler Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti’nin
başkanlığına yazıyla bildirilmiştir. Cemiyet başkanlığından cevaben bir yazı
elimize halen ulaşmamıştır.”
Yunanistan
sefaretinin iddiasını aynı yazıda tekrarlayan Hariciye Nezareti bu iddiaya da
şu şekilde cevap yazmıştır:
Ayvalık’ta mevkuf (tutulmuş, bulunmuş, vakfedilmiş) Yunanlıların(!)
himmât-ı (çabalama) tahliye-i sebilleri (tahliye,
terk yolları) ve teba’a-i Yunaniyenin (Yunanistan uyruğu) fimâba’d (bundan sonra) iz’âc (yerinden koparma, rahatsız etme, can sıkma) olunmamaları esbabının (nedenler, araçlar) istikmâli (bitirmek) iltimas (yapılmasını isteme) olunmaktadır.
(5)
Son olarak Hariciye Nezareti bu iddialarda adı geçen Rus ve
Yunan vatandaşlarının kimliklerinin araştırılması gerektiğini, bu konuda yerel
yetkililerle diyaloğa geçilmesi gerektiği… Cemiyetin 6. maddesine göre toplanan
ianelerde hiçbir ferdin zor durumda bırakılmaması, bağışların kişilerin kendi
hislerine bırakılması gerektiği belirtilmiştir. Eğer zorla toplanan bir bağış
varsa, bunun araştırılmasının ardından hak sahiplerine iade edilmesi gerektiği
belirtilmiştir.
Cemiyetin vatanperver çalışmalarını takdir etmekteyiz. Buna
rağmen nizamnamesine uygun olarak, memleketleri ve ordu için yardım toplarken,
ecnebilere karşı tutumlarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Bundan sonra bu tür
şikâyetlerin meydana gelmemesi için, ecnebi tebaasından bağış toplanmamasını
bildirmektedir…
(1) Cemiyetin kuruluş tarihi tartışmalıdır. 1Şubat 2013 tarihi cemiyetin bir toplantısında resmi kuruluş tarihi kabul edilmiştir. Bu tarihin haricinde değişik kaynaklarda 31 Ocak 2013, 13 Şubat 1914, Trablusgarb Harbi Esnasında, Eylül 1328 ve 1 Şubat 1913 tarihleri zikredilmektedir.
(2) Silahçı Tahsin gazetesinden Cemiyeti destekleyen bir yazı şöyledir: “Taraf taraf gönüllüler yazılmaya başladı. Fedailer aranmaya başladı. Haydi ey kahraman yiğit kardaşlar, din kardaşlar! Koşuşunuz!..”
(3) Osmanlı Devleti’nin son döneminde en çok çarpışma ve tartışma yaşadığı iki ülke Rusya ve Yunanistan’dır…
(4) Belge No:7 Dosya Numarası: 323764
(5) Belge No:8 Dosya Numarası: 323764
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder