CEVDET KUDRET
ABDÜLHAMİT DEVRİNDE SANSÜR / ARAŞTIRMA / MİLLİYET
/ 1977 / 128 sayfa
Cevdet Kudret, Türk
Yazını üzerine değerli bir külliyat oluşturacak kadar eser üretmiş,
çalışkan bir yazarımızdır. Bu kadar edebiyat üzerine düşünüp, yazınca elbet
konu bir gün sansüre gelecekti. Üstat
bu konuyu da ıskalamamış ve özellikle kitabın sonuna eklediği Basın
Nizamnameleri bu çalışmasını hayli kıymetli hale getirmektedir.
Cevdet Kudret, sansür konusuna şu cümleyle giriş yapar: “Türkiye’de basın üzerinde baskı ve sansür
denince akla hemen Abdülhamit devri gelir” s.5
Sultanı sevenler ise 33 yıllık istibdat döneminde hemen hemen her il merkezinde basın şubesinin kurulduğunu, kitap, gazete ve dergi yayınlarında azalma değil çok fazla artış olduğunu dile getirirler. Dönemin edebiyat üreten, yani siyasi, ekonomik bir yazı değil, roman ve öykü yazanlar bile bu dönemde yazdıklarının yarıdan fazlası sansürden geçmediği için artık yazmaz olmuştur. Sansür kurulları işsiz kalınca görevlerine son vermesinler diye bu sefer de saraya jurnal üretmekteydiler. Bugünün Abdülhamit severleri ise jurnalciliğini; devletin bekası için bir zorunluluk olarak naif bir hoşgörü ile yaklaşmaktadır…
Sultan, 1876-1909 yılları arasındaki 33 yıllık istibdat yönetimi ile tarihe geçmiştir. Oysa bu dönemden önce, Osmanlı Yönetimi sansür konusunda çok yol kat etmiştir. Abdülhamit almış olduğu sansür mirasının üzerine koyarak ilerlemiş, akla gelmeyecek yeni yöntemler ve baskılarla dozajı o kadar arttırmıştır ki tüm başarısızlığına rağmen tahtta kalmayı başarmış bir padişahtır.
“Askeri hükümet, gerekli görülen kişilerin gece ve gündüz evlerini aramağa; şüpheli ve sabıkalı güruhundan olup hükümetçe tutuklananları, sıkıyönetim altına alınan yerde konutları olmayan kişileri başka bir yere uzaklaştırmağa; … zihinleri karıştıracak yayın yapan gazeteleri hemen kapamağa ve her türlü cemiyetleri (toplantılar, kurullar, dernekler) yasaklamağa yetkilidir.” s.17
Baskı mekanizmasının ilk kurbanlarından biri, olacakları önceden sezen Teodor Kasap Efendi olmuştur. Gazetelerin birçoğunun övdüğü Kanun-i Esasi maddelerini eleştirmiş, İstikbal adındaki gazetesinde; “halka hak verilmez, hak alınır” düşüncesini yazdığı yazının ardından, Hayal adındaki ünlü mizah dergisindeki karikatürünün yayınlanmasından sonra üç yıl hapis cezasına mahkûm edilmiştir. s.17-18
Dönemin baskısına, yalnız dergi ve gazeteler maruz kalmaz. Ülkemizde basılan kitapların tetkiki yanında yabancı basından gelen kitapların ülkeye girişi de sıkı tedbirlere bağlanmıştı: Abdülhamit Döneminin meşhur Matbaalar Nizamnamesi uzun süre(1888 yılına kadar) yürürlükte kalmış, kitapların denetleme işi ise “Meclis-i Maarif”ten alınıp, yine Maarif Nezareti’ne bağlı “Encümen-i Teftiş ve Muayene” kuruluna devredilerek daha sistemli bir hale getirilmiştir. Bu kurulun görevleri arasında:
“Türkiye’ye girecek yabancı basının içeriğinin sakıncalı olup olmadığının gümrük ve postahanelerdeki özel(!) memurlar tarafından kestirilemeyen kitap ve sâirenin incelenmesi” yer almaktadır. s.20
Abdülhamit döneminde sadece iç basın değil dış basın da
sıkı sansür tedbirlerine tabiidir. Kendi hakkında yazılan övgülerin haricinde
ülkenin problemlerini ortaya koyan hiçbir basılı eser piyasaya sürülemezken,
yabancı basının ürettiği eserler elini kolunu sallayarak ülkemize giremezdi
elbette. Basını kontrol eden müdür konumunda bulunan Hüseyin Cahit Yalçın’ın
postane müdürlüklerine “gizlidir” kaydıyla göndermiş olduğu bir “emirname”
genel konumuz hakkında bazı ibretlik maddeleri içermektedir.
1. Postalar açıldığı zaman şüpheli görünen mektup ve
paketlere el konulup hemen saraya gönderilecektir.
2. Beyoğlu ve Galata postahanelerine, mektuplarını almak
üzere sık sık gelen kişilerin şekillerini saptamak yararlıdır.
4. Post-restant olarak gelen mektuplar ve başka eşya
birinci derecede şüphe çekici göründüğünden, bunları alacak olanlar Türkiye
uyruklu ise ve gerekirse kendilerine teslim edilmemeli.
6. Üzerlerinde özellikle durulmak üzere adları evvelce
bildirilen yüksek memurlar adına gelen mektuplar ayrıcalıksız Mâbeyin’e
gönderilmelidir.
7. Yabancı memleketlerden gelen yolcuların İstanbul
ahalisinden ve zararlı fikir sahiplerinden bazı kişiler adına mektup, paket,
kitap v.b. getirmelerine meydan verilmemek üzere iskelelerde sıkı tedbirler
alınmalıdır. s.32.
Sadece yukarıdaki maddeler dönemin şartlarını göstermesi
açısından ibret vericidir. Cevdet Kudret, kitabın ilerleyen bölümlerinde yasaklanan
kelimeler ve yasaklaya yasaklaya yazarların yazacak kelime bulamamaktan artık
yazmaktan vazgeçtiklerini, dönemin üretemeyen yazarlarının anıları üzerinden
aktarmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder