13 Nisan 2012 Cuma

tarih heterodoksi ve babailer...

reha çamuroğlu
tarih heterodoksi ve babailer/inceleme/om/1999/200 sayfa

Reha Çamuroğlu bu kitabı ile bütün bildiklerimi sarstı diyebilirim. Türkler, tarih ve inançlar üzerine kendimce meraklıyım, araştırma kitaplarım genellikle bu konular üzerine. Daha önce İsmail kitabını okuduğum Çamuroğlu’nun bu okuduğum ikinci kitabı ve bütün bildiklerimi ters yüz etti... Diğer kitaplarını da hemen okuyacağım.

Tarih Sümer’de başlar. Samuel Noah Kramer. S:15
1.      Anıtsal şehirleri var
2.      Devleti var
3.      Binlerce yazı tableti var
*
Özgürlük anlamına gelen “Amargi” sözcüğü Sümerlilerin Lagaş şehrinde ortaya çıkmıştır. S:19
*
Tarih, devletçe tutuklanmış kültürdür. S:20
*
Bizce “artı ürün” , bir üretme faaliyetinin değil, bir ürettirme faaliyetinin ürünüdür. S:31
*
...Üretim araçları hayvan sürüleri, kılıç ve ok olan Türkmenlerin göç ve fetihleri sayesinde.. Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi.
İlk olarak kılıç ve ok: Üretim araçları. Yapılan üretim: Fetih. İkincisi hayvan sürüleri: Üretim araçları. Bu anlayış, insanı bir üretici,onun bütün faaliyetlerini üretim ve insandışı doğayı “doğal kaynaklar” olarak gören bir yaklaşımın hazin sonucudur.
*
Bilginin değişmesi, iktidarın değişmesi ile mümkündür. Bryan S. Turner.
Katılmıyoruz,  bu ancak bilginin yönünü değiştirir. Bilginin değişmesi “iktidarın” yok olması ile mümkündür. S:38
*
Mısır metinlerinden biri, Atum’u evreni kendi vücudundan mastürbasyon yolu ile yaratırken resmediyor. S:46
*
Türk tarihçisi, her gördükleri örgütlenmeyi “devlet baba” sanmalarından ve göçebe Türkleri tarihin içine çekmekteki “sonsuz” iştiyaklerinden dolayı, tarihte 16 Türk devleti yarattılar ve bunlar Cumhurbaşkanlığı forsu tarafından da onaylandı. S:53
*
Devlet kapitalizmsiz olabilir; fakat kapitalizm devletsiz olmaz. S:55
*
Üç hazinem var. Onları koru ve iyi bak:
Birincisi derin aşk,
İkincisi sadelik,
Üçüncüsü ise dünyaya baş olmaya kalkışmamaktır. Tao felsefesi. S:56
*
Yazılı iletişimin birincil işlevi köleliği kolaylaştırmaktır. Claude Lévi-Strauss. S:65
*
Türkler, göçebeliklerinde en uzun süre direnen ve bugün hala göçebe unsurlar barındıran bir kavimdir. S:68
Ziraatçı ve geniş bozkırlarda çobanlık ile geçinen uluslarda orman kültü eski önemini kaybetmiş, orman tanrıları da kötü ruhlar sayılmıştır... s:69
*
Yesevi’nin oluşturduğu evren “sıradan insan”ın içinde yok olacağı bir büyüklükler, korkular, ödüller, mucizeler evrenidir. Yesevi, bizce o dönemde Türkler arasında sayıları oldukça fazla olan popüler İslam propagandacılarının en önemlilerinden biriydi. Şeriatla uyum içinde olması, hükümdarlar için dağları yerinden oynatması ve en önemlisi “kutsal savaş”a yönelik psikolojik ortamı yaratması açısından diğerlerin daha öndeydi. S:90
*
 ...Tanrı kime verirse, beylik işini; o işe uygun (tuş) akıl ve gönül de verir. S:98
Tanrı niçin karışsın ki! Varsayalım dünyadaki hükümranlığının, kullarının üzerindeki hükümranlığının sarsılmaması için mutlak bir güce ihtiyaç duysun. O zaman Tanrı zayıf olmaz mı? İslam ya da bütün semavi dinler, insanoğlunun kısır çıkar çatışmalarının üstünde olmalıdır, olamamıştır...tk.
*
Gerçi modern devletlerden farklı olarak, içerdikleri tahakküm zenginliği açısından fakir olan “ortaçağ” devletleri –ki Selçuklularda öyledir- üzerinde egemen oldukları bütün toprakları ya da “tebaa” olarak gördükleri bütün toplulukları her yönüyle denetleyemezler. S:108
Bence Osmanlıda böyleydi ve Yavuz Selim hegamonyasını   kurmak için Türkmenleri katletti.tk.
*
“Bir şey paylaşılınca değeri azalıyor, fethedilince, kan dökülünce artıyor” gibi bir hava içindeler. Ne de olsa, “Toprak, uğruna kan dökülürse vatandır.” S:109
*
Sûfi, kanını dökülmüş gören, malını mübah bilen kişidir.
Tasavvuf bir şeye sahip olmamandır, bir şeyin de seni kendine kul etmemesidir. S:117
*
Kur’an’da Allah’ın adları sayılırken “Vücûd” yani varlık adı geçmemiştir. S:118
*
Allah’ın kulluğundan bile azad edilmiş olduklarını söyleyen bu dervişler için, devlete kulluk etmek katlanılmaz bir aşağılanmaydı. S:122
*
Hallac-ı Mansûr “ben tanrıyım”  diyebiliyor, ama yine kendi inancına göre örneğin başka birisine dönüp “sen tanrısın” diyemez. Kısaca kendisini tanımlayabilirken başkasını tanımlamaya kalkışmaz. Atfedilen bu “öznellik”, aynı zamanda “özgürlük”tür. S:123
*
Güzel olan ne mahrum edilmek, ne de kendini mahrum etmektir, ama mahrumluk duymamaktır. S:124
*
İslâm bir şehirli dinidir. Sabri Ülgener. S:138
*
Hükümet, hükümet olduğu için kötüdür. S:164
*
Gerçekten de medrese bilgisi ne acayiptir, birisi bir kitap yazar, biri çıkar onu kendi kafasına göre şerh eder, bir başkası o şerhi haşiyeler, başka biri de haşiyeye talikat yazar, kitap uzar gider, asıl maksat da satırlar arasında kararır, belirsizleşir, kaybolur. Abdülbaki Gölpınarlı S:168
*
Sürç-ü lisan ettiysek affolmaya. S:195

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder