1 Nisan 2012 Pazar

yaralı kalmak...

ibrahim yıldırım
yaralı kalmak/roman/sel/2001/239 sayfa

Kuşevinin Efendisi yazısına diğer kitaplarını da alacağım diye not düşmüşüm. Her taslak başarılı olacak diye bir şey yok! Böyle bir tespitle başlamak; sanırım bu romanın özeti olmalı. Bir şey anlatmalı roman. Bence böyle olmalı! Bir şey anlatmadan, anlatıyormuş gibi yapmak, bir de bu duruma okuru katmak (ki Yıldırım sık sık okura sorular sorarak, sataşmalar yaparak, okuru romana katmaya çalışıyor!) sadece başarısız bir roman taslağına okuru suç ortağı yapmak olur... Neyse ki hayattaki tek şaşırmam bu roman değil...

“Başlıyorum.
Oda. Dördül kutu.
Kapattım kendimi.” Sf:11

Yaralı kalmak: Aksaray’da söylenir. İçkiye doymamış olmak anlamındadır. Şöyle anlatayım: hani ansızın umulmadık bir şey oluverir ve siz, son kadehi içmeden masadan kalkmak zorunda kalırsınız. İşte böyle bir şeydir yaralı kalmak. Bir tür umarsızlıktır; endişe içinde ruhun çıt diye yarılıvermesidir. Önceleri jiletle çizilmiş gibidir ruhunuz, ince ince kanar; sonra oluk oluk akmaya başlar. Zaman da akar. Kan ağırlaşıp, pıhtılaşır. Yaralısınızdır.” Sf:12

“Yapıt, tasarımın ölü maskıdır.”
“Eser, temrinin, yazar tarafından orospulaştırılmış halidir.” Sf:155

“Aşk da değişmez mi bu durumda?” sf:214

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder