30 Ocak 2013 Çarşamba

kendi kendisinin terzisi bir kambur...

‘EMİNE’ SEVGİ ÖZDAMAR
KENDİ KENDİSİNİN TERZİSİ BİR KAMBUR / ANLATI / YKY / 2007 / 106 sayfa


Sevgi Özdamar için Ece Ayhan’ın öğrencisi, arkadaşı, dostu, yoldaşı ve zor gün kurtarıcısı dememiz yanlış olmaz. Çok yönlü (az?) marjinal bir insan olan Sevgi Özdamar tiyatroculuk, ressamlık, sahne tasarımcılığı, oyun yazarlığı ve yazarlık gibi bir çok karpuzu koltuğunun altına sıkıştırmış bir sanatçıdır. Onu bu kitapla tanıdım ve öncelikle Hayat Bir Kervansaray isimli kitabı dahil diğer kitaplarını da ivedilikle temin edip okuyacağım.
Sevgi adının önüne Emine adını koyan Ece Ayhan’dır. Kitabın alt başlığı da kitabın içeriğini açıklar niteliktedir: Ece Ayhan’lı anılar, 1974 Zürih günlüğü, Ece Ayhan’ın mektupları
Gültekin Emre’ye Ece Ayhan’ın ölümü ile birlikte Sevgi Özdamar kitabı oluşturan dokümanları verir. Bu kitap oluşturulması için Gültekin Emre ve Sevgi Özdamar birlikte çalışır. 

Kitaptan almış olduğumuz kısa notlar ise şöyle;

“Bu fakir çocukları,” derdi, “orta ikiye kadar okurlar, orta ikiyi okumayıp okuldan kaçarlar. Orta iki bu çocukların çoğunun intihar yılıdır.”
“Her şeyi kurcala.”
“Evlilik sıhhate mugayirdir.”
“Bir kadınla bir erkek karşılaşırlar, önce aslanlar gibi sevişirler, sonra evlenirler. Kadın kadınlık maskesini takar yüzüne, adam da erkeklik maskesi. Sonra da birbirlerini yerler.” Sf:17
*
Ben yanlış tarafında yürürsem, “Bu kulağım sağır, canım, öbür tarafıma geç,” derdi. Bir gözü kör bir arkadaşı varmış. Durmadan yer değiştirirlermiş.  Arkadaşının kör gözüyle Ece’nin sağır kulağı yolda yürüdüklerinde yan yana düşermiş. O nedenle Ece ve arkadaşı birbirlerini görmek ve duymak için durmadan yer değiştirirlermiş. Sf:22
*
“Galatasaray’da duvardaki yazılara bak” derdi. “Buraya lütfen işemeyeniz.” Duvar yazısı çok kibar. Kasımpaşa’ya indikçe dil değişiyor: “Buraya işeyenin anasını avradını yedi sülalesini ecdadını si…?”
Ece’nin anlattıklarını hep kitaplarında bulurdum sonraları. Konuşuyor sanırdım, meğerse yazarmış. Yazmayacağı şeyi konuşmazdı. Sanki ağzından çıkan kelime nehirleri sonra kitaplarında denize dökülürdü. Sf:27-28
*
“Haklılığın inadı vardır. Sen yoluna kimseye sormadan devam et. Taşlayacaklar seni. Olsun. Aldırma. Dosdoğru git. Elmalı ağacı taşlarlar.” Sf:30
*
Kontrolleri yapılıyor. Hastanedeki bir asistan doktor Ece’ye “Kitabınızı okuyorum, 38. sayfadayım,” dedi. Ece de, ertesi gün ameliyat olacak, güldü, “Şiirin sayfası mı olur?” dedi. Sf:33
*
Ece’nin bir ara İlhan Berk’le arası bozuk. İlhan genç bir şairle haber göndermiş. “İlhan Bey dedi ki, Ece her şeyi iki kez tekrar etmesin. Gerek yok. Her kes anlar.” Ece’nin cevabı: “Bundan sonra üç kez tekrar edeceğim. O zaman İlhan’da anlayacak!” sf:38
*
“Ve belki de, Osmanlı İmparatorluğu, Bizans’ta bir sülale değişikliğidir temelde”… sf:100
*
“Dindarlar Atatürk’e belki de bir Luther olduğu için kızıyorlar. (Yani Selanik’li Luther!)” sf:101
*
“Esas duruş, mülkün temelidir” sf:103
        
Taylan Köken 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder