ENİS BATUR
İNZİVA BURÇLARI / ANLATI / SEL / 2019 / 322 sayfa
Enis Batur’un
anlatı tarzındaki bu kitabı daha önce yayınlanmış dört kitaptan oluşuyor.
Bütünü oluşturan dört kitaptan daha önce sadece SIR’ı okumamıştım. Ancak daha
önce okuduğum üç kitabı tekrar okudum. Sebep; acaba tekrar okumalarda aynı
yerlerin altını çizeceğim, yoksa ayrı metinlerde mi duraklayacağım sorusuna
cevap aramak oldu. Evet, ayrı yerlerde durakaldım, çok benzer noktaları
işaretlemiş oldum. Bir okumanın üzerinden geçtikten sonra demek ki düşünceler,
beğeniler değişebiliyor.
Quartet alt
başlığıyla çıkan kitapta daha önce yayınlanan birinci kitap; Bir Varmış, Bir Okmuş Sözümona Düzmece Bir
Wilhelm Tell Hikayesi, ikinci kitap; Plati
Bir Ada Denemesi, üçünçü kitap; Mekik
ve dördüncü kitapta; Sır Bir Oynaşı’dır.
Bu dört
kitabın da notlarını daha önce paylaşmıştım. Şimdi bu kitap bazındaki
okumaların notlarını aktarıyorum:
Bir hikâyeyi biraz okşayın, sizi bir benzeri
bulsun. Sf.16
*
Amazonları gören olmamıştır ama,
Soylarını erkekler tüketmiştir.
Sözlükler, Yunanca “göğüssüz”den türeyen
sözcüğe artık “ata kadın gibi binmek” karşılığını vermekle yetiniyorlar –“iki
bacağı aynı tarafa sarkıtarak”.
Sözlükleri de daha sık erkekler
hazırlamıştır. Sf.32
*
Bir insanın ölüsünü hiç kimse bulamazsa,
onun ruhu yeryüzünde dolaşmayı sürdürür; ister sular sürüklemiş derinlerde
tutmuş olsun gövdeyi, ister derin bir mağaranın eldeğmemiş bir noktasında
terkedilmiş olsun. Sf.53
*
Yazarın odası, adası… sf.69
*
Bir adada yaşamayı seçecek, o eşiğe
yaklaşacak durumda olsaydım, açık düzenli olanlarından birini yeğlemezdim:
Geleni gideni, konuğu meraklısı bol adalar zamanla, yaşama üslupları açısından
bir yarımadaya dönüşürler, en azından yumuşak mevsimlerde ‘çekilmiş’ birinin
gözünde barınılmaz hale gelir, unu iç adasında tedirgin ederler. Sf.71
*
Yerlisi yabancısıyla epey tarihçisi,
tarihseveri olmuş İstanbul adalarının – Prinkipo(Prensler), Demonisi(Cinler),
Papadonisia (Papaz ya da Keşiş) Adaları olarak da anılmışlar farklı çağlarda,
Ermiş Adaları ya da Kızıl Adalar diye de; önemi yabana atılmayacak, kapsamlı
bir kaynakçaya ulaşılabiliyor bütünlük hedef alındığında-
Plati’ninki, yazılı malzeme yanyana
getirildiğinde oldukça cılız: Pars Tuğlacı, Semavi Eyice, Schlumberger, Cox,
Akylas Millas, Koçu, Rakım Ziyaoğlu, Orhan Erdener üstüste okunduğunda çoğu
birbirinin tekrarı sayfalar-
sonrasında gene: Kabus. Sf95
*
Deniz adamlarının yazgısı bu.
Seyir defterleri silinip gitmiş çoğunun. Sf.103
*
Sahte olmayan yazı var mıdır? Sf.191
*
“Tek tahtası eksikti” tanısı getirenin
yargısı hatırlatıldığında, son ev sahibi “ya eksikti ya da fazlaydı” diye
eklemiş. Eksik ile fazlanın bir alaşımı dünyasının çekirdeğine yerleşmişti
sanırım. Sf.235
*
Mekik’in kafanda oluştuğu, kağıda ilk çerçeve
taslağını kondurduğun gün yanındaydım; “Sır”ı yazmaya koyulduğunda, sancılar
içinde geri çekildiğinde, dönüp kaptırdığında oradaydım; ne biri ne öteki
bitmemişken, hep böyle yapmıyor musun, “Kulak” yola çıktığında masanın
yakındaydım.
Fakat, ancak,
ne sebeple Enis Batur farklı kitapları bütünlemiş? Belki başka bir kitabında bu
sorumuzun cevabını not düşmüştür bir yere…
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder