13 Aralık 2011 Salı

aşkın ömrü üç yıldır...


                FREDERIC BEIGBEDER
AŞKIN ÖMRÜ ÜÇ YILDIR/ ROMAN/ DOĞAN/ 2001/ 170 sayfa

Çok güzel bir kitap. Tek kelime ile mükemmel.

“Düşünmek insanı üzer” sf:13

“İnsan esmer ve uzun boylu olabilir ve gene de ağlayabilir. Bunun için, birden, aşkın ömrünün üç yıl olduğunu keşfetmesi yeterlidir.” Sf:21

“Boşanmalarda neden kimse olmaz? Nikahımda bütün arkadaşlarım yanımdaydı. Ama boşandığım gün inanılmayacak kadar yalnızdım. İnsanın evlenirken yalnız olması ve tüm dostlarının desteğiyle boşanması gerekmez mi?” sf:39

“Boşanma zihinsel bir bekaret bozulması.”  Sf:40

“... Ya zina beni olgunlaştırdıysa?” sf:40

“Benim çevremde otuz yaşına gelmeden kimse kendisine soru sormaz ve o gün gelip çattığında, bunlara cevap vermek için artık çok geçtir.” Sf:43

“İnsan mezuniyet ya da ehliyet sınavını nasıl veriyorsa aynen öyle evleniyor, her ne pahasına olursa olsun normal, normal, NORMAL olmak için hep aynı kalıbın içine dökülmek istiyoruz. Herkesten yukarıda olamayınca, altta kalmak korkusuyla herkes gibi olmak istiyoruz. Gerçek bir aşkı mahvetmenin en iyi yolu bu.”  Sf:44

“Asla tatmin olmam: bir kız hoşuma giderse aşık olmak isterim; aşık olursam öpmek isterim; öpersem yatmak isterim; yatarsam dayalı döşeli bir evde yaşamak isterim; dayalı döşeli bir evde birlikte yaşarsam evlenmek isterim; evlenirsem hoşuma giden başka bir kıza rastlarım. Erkekler, hüsranlar arasında bocalayan tatminsiz hayvanlardır. Kadınlar oyunu akıllıca oynamak isteselerdi, hayat boyu peşlerinden koşmaları için onları yanlarına yaklaştırmazlardı.” Sf:48

“Şu anda ağrımla yapayalnızım. İnsanın, zaten ölüyken kendisini öldürmek istemesi ne kadar büyük bir zaman kaybı.” Sf:55

“1976 doğumla bir genç kıza: 76’mı? Hatırlıyorum, kuraklık yılıydı, demenize ramak kaldığında, yaşlanmışsınız demektir.” Sf:56

“Yiyecek tırnağım kalmadığında, akşam yemeği için dışarı çıkmaya karar veriyorum.” Sf:56

“Aşk muhteşem bir felaket: duvara gireceğini bilmek ve gene de gaza basmak; dudaklarında tebessüm kendi yıkımına doğru koşmak; işin bokunun çıkacağı anı merakla beklemek. Aşk programlanmamış tek hüsran, insanın yeniden yaşamak istediği tek öngörülebilir mutsuzluk.” Sf:60

“Hangisi daha kötü: sevmeden sevişmek mi, yoksa sevişmeden sevmek mi?” sf:62

“Karar vermek zorundasınız: ya biriyle birlikte yaşarsınız ya da onu arzularsınız. İnsan sahip olduğu şeyi arzulayamaz, bu doğaya aykırıdır. İşte güzel evliliklerin bir gün çıkıp geliveren herhangi bir yabancı tarafından paramparça edilmesinin nedeni.” Sf:67

“Evlilik cinayettir, çünkü gizemi öldürür.” Sf:67

“Bana aşkın bütün sorunu şu gibi geliyor: mutlu olmak için güvenliğe ihtiyaç duyulurken, aşık olmak için güvensizliğe ihtiyaç duyulur. Mutluluk güvene dayanırken, aşk kuşku ve tedirginlik gerektiriyor. Uzun lafın kısası, evlilik mutlu olmak için tasarlanmış, aşık kalmak için değil.” Sf:68

“Karınız arkadaşınız gibi olmaya başladıysa, bir arkadaşınıza karınız olmayı teklif etmenizin zamanı gelmiştir.” Sf:72

“İlk evlilikte kusursuzluk aranır, ikincisinde sahicilik.” Sf.80

“Son test yüzme havuzudur. İnsanlar kendilerini yüzme havuzlarında ele verirler: entelektüel bir şapkasının altına saklanıp okur, sporcusu hemen bir sutopu karşılaşması organize eder, narsistler bronzlaşmaya bakar, hipokondriyaklar tam korumalı güneş kremlerine bulanırlar... Eğer havuzda, bozulacağı için saçlarını ıslatmayan bir kadına rastlarsanız, hemen kaçın. Kikirdeyerek suya dalıyorsa, derhal siz de dalın.” Sf:81

“Güzelliğin sonu Çirkinlik’tir. Gençliğin kaderi Solmak’tır, Hayat ağır ağır Çürümek’ten başka bir şey değildir, her Gün Ölüyoruz. Neyse ki, hala Mozart var. Mozart kaç kişinin hayatını kurtarmıştır?”  sf:85

“Yalnızım, öyleyse düşünüyorum. Kimse yalnız kalmak istemiyor, çünkü yalnızlık insana düşünmek için çok fazla zaman bırakıyor. İnsan ne kadar düşünürse kafası o kadar fazla çalışıyor, dolayısıyla da o kadar mutsuz oluyor.”
“Tek iyi haber: mutsuzluk insanı zayıflatıyor. Kimse bu rejimden söz etmiyor; oysa en etkilisi bu. İnceltici Depresyon.” Sf:97

“Ölümden korkan insanlar meraksız insanlardır.” Sf:123

“Yazmak şikayet etmektir. Bir roman ile PTT’ye yapılan bir şikayet arasında öyle büyük bir fark yoktur.” Sf:128

“Şaşırtıcı olan, hayatımızın tiyatro olması değil, bu kadar az insanla oynanıyor olması.” Sf:142

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder