15 Aralık 2011 Perşembe

kült kitap...


İLHAN BERK
KÜLT KİTAP/ DENEME/ YKY/ 1998/ 411 sayfa

İlhan Berk’in şah kitabı diyebilirim. Tür olarak ‘okurken/yazarken/çizerken’ olarak belirtmiş. Yazarken böyle serbestlik içinde olmak benim de sevdiğim bir şey olduğu için severek okudum. Sırf bu kitaptan başka bir kitap çıkaracak belge ve değinme var... Sağ ol...

Öyleyse yeryüzü, bu en büyük kitap, hep yazılmalıdır. Sözcükler, sevgili sözcükler yerlerinden oynatılmalıdır, yeni bir yaşam adına. S:10

Halikarnassos’ta balıkçı kahvelerine sabahları babalarıyla gelen çocuklar, akşamları evlerine ihtiyar dönüyorlar. S:23

Ben ölümü eskittim, geliyorum. S:25

Gelin, yukarı gelin çocuklar ben öldüm. S:27

Kleopatra- Gerçekten seviyorsan, söyle ne kadar?
Antonius- Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir. Shakespeare. S:39

Sessizliğin başyapıtları mı? Taşlar, su, ipek yolları. S:63

Çağımızı kurtarmak ne öyle toplumun harcıdır, ne de sosyal organizasyonların. Bu kurtuluş ancak bireyin işidir. Kierkegaard. S:67

Kalıyorum artık ölümden konuşacağız. S:75

Ancak fakir olan iyi şiir yazar. S:86

Halkın hali kötü olunca insani olmak kolaydır. S:87

Boşluğun bir sessizliği var ki, her şeyi söyleyiveriyor. S:88

Şiir usun bir bozgunu olmalıdır. Breton. S:88

Salome şiiri bitiyor, sokağa çıkıp okumak istiyorum. Bir şiiri sokağa çıkıp kendi kendime okumadıkça, onun bitmiş ya da iyi olup olmadığını anlayamıyorum. Bir şiirin bitmediğini de böyle anlıyorum. S:90
Şairi İstanbul sokaklarında dolaşırken görürsek hala yaşıyordur, yaşıyorsa üretiyordur...

Et için hazların sonu yoktur. Epikür. S:102

Bitki için büyüme ve gelişme sınırsızdır. s:106

 Sonra üç büyüleyici sözcük: Yaşam, ölüm, zaman. S:119

Şair, imgeler arkeoloğu! S:120

Şiir bir başka dile çevrilemeyen şeydir. e.e. cummings s:123

Yazdı eliyle ölümü... s:145

Bütün coğrafyalarda karanlık bir Osmanlı. S:151

Şimdi hiç büyüyemiyorum. S:183

Beyaz şairlerdendir o! S:198

Sular bizden akıllıdır, uyumaz. Dağlarca. S:198

Ölümle akrabayım ben. Endre Ady. S:199

Ey kadınlar, kavrayın aşkı. Dante. S:200

Gökyüzünü bir sabah beni beklerken bulurum. S:200

İşit beni, diyordu gece. S:204

Tamamlanmamıştı hiçbir şey bana bakmadan önce. Rilke. S:204

Yaşam bir düş değil, ama düşe dönüşebilir. Novalis. S:204

Belki saçlar taranırdı bir sevişmeden sonra. S:206

D harfi bak dedim, nasıl da soylu duruyor kelimenin sonunda. İsmet Özel. S:206

Kendi ölümünü gören biriyim ben. Ali Cengizkan. S:209

Dil, sözün hem ürünü, hem aracıdır. Barthes. S:209

Ormandınız, içinizde buluşurduk. H.Ergülen. s:209

Dünya kadınlara ait, yani ölüme... Philippe Sollers. S:209

Ölülerin anlatacak öyküleri yoktur. S:210

Şöhret bir arıdır.
Bir şarkısı var-
Bir iğnesi var-
Ah, bir de, bir de kanadı var. S:212

Ağaçlar gökyüzünü soru yağmuruna tutuyorlar. S.212

Orgazm, o küçük ölüm! S:213

Ölmekten ölüyorum. Azize Thérése s:213

Kediler kadınlar gibi tuvalete düşkündürler. S:214
Ölümün korkunçluğu bizi tek başına yakalamasındadır. Anday. S:214

Denizle buluşan kentler dişidir hep. Taşkın, çılgındırlar. Evet’in kentleridir. S:224

Uçurum seyreder. Nerde olsa tek süsü bu. S:253

Kışları büyüyen iki ela çocuk. S.253

...Nice yıldız
bekler dururdu sen göresin diye. S:259

Varlık=yazı s:259

Cinler fillerle yolculuğa çıkmışlar, kente doğru. S:260

Sonra gezginci bir akşamla buluştuk. S:260

Sokakta bir körün gülüşüne rastladım. S:260

Şiir hiçle yaşar, ya da ölümle arzuyla. Jacques Dupın. S:260

Ben bir anıyı ağırlamakla geçen hayatlardanım. H. Ergülen. S:260

Sonsuzluk çok uzun bir zaman. F. Mitterand. S:260

Her anlamın arkasında, anlamsızlık (saçma) vardır. C.Lévi Strauss. S:260

Dün bazı ölümlere eğildim. S:261

Ben belki de öldüm. S:261

Çocuklar gibi büyür ırmaklar. S:263

Ceset, o yakışıklı köstebek. S:263

Çamurdan giysili...
Gökyüzünden yaşlı... s:264

Yetişemedim sese... s:264

Her şiir kendinden öncekilerle hesaplaşır, öyle var olur. S:264

Borges=Kâbusun vak’anüvisi. S:265

Su içerken eşitiz. T. Fişekçi. S:267

Yazmak ölümle burun buruna gelmektir. S:267

İnanç, doğruyu bilmeme isteğidir. Nietzsche. S:267

Ölüm bir buluntudur. Dar alınlı, uzun bıyıklı. Akşamları sokaklarda yürür. S:268

Ev ölünen yerdir: Ölümü görür. S:268

Devlet: gelmiş geçmiş en soğuk canavar. Foucault. S:269

En iyisi konuşmak. Böyle dedim duvardaki böceğe. Sina Akyol. S:269

Dünya düşündüğüm şey değil, yaşadığım şeydir. Merleau  Ponty. S:269

Haşim’lik bir akşam iniyor. A.A.Barut. s:274

Gölgelerdir yeryüzü dediğimiz. S:274

Ses görülmez. (Bunu bilir ses.) s: 274

İnsan daha sözcüklerin gizine varmış değildir. Anday. S:274

Şair her şiirde doğar ve ölür. Anday. S:275

Düş öte yolculuktur. S:280

Oluş bir yokluğun yokoluşu ve yokoluş bir yokluğun varoluşudur. Aristoteles. S:292

Ağaçlar düş gören kişilerdir. Aristoteles. S:292

Yalnız uyunur. S:299

Ölüm ilerlemez, gerilemez. S:302

Kuşlar uçtukları yeri hep aynı sanırlar. S:302

Tanrının hiç masrafı yoktur. Leibniz. S:325

Sonsuz, ötekinin yüzüdür. Levinas. S:327

Uzanıp kalalım aşkım. Ölümün hizasındayız. E. Jabes. S:327

Felsefenin ereği nedir?
Sineğe, içinde bulunduğu şişeden çıkış yolunu göstermek. Wittgenstein. S:330

Tragedyada her şey şüphe, korku, tehdit, sürgün... ve ölüm kokar. Escyle. S:331

Karışımı eşit olmayan her şey ölmek zorunda. John Donne. S:331

Yaşam için değil, önce ölüm için hazırlanalım. Seneca. S:334

Portrenin kaynağı ölümü yenme tutkusudur. Michel Tournier. S:334

Akşamdı, kadın. Her kadın, biraz akşamdır. S:339
Felsefe yapmak, ölmesini öğrenmektir. Jasper. S:342

Bir gölge de amaçsız yerini almaz. S:342

Bir dal yalnızlığın elinde eğildi, büküldü. S.342

Burda kal. Öğlen uykusunda. Sina Akyol. S:342

Gömmeden önce biraz gezdirin beni. Cemal Süreyya. S:351

Bir sözcüğe ne denli yakın bakarsanız, o da size öylesine uzaktan bakar.
W. Benjamin. S:352

Yeni bir korse aldım. Onu görecek kimsenin olmaması ne kadar üzücü.
K. Mansfield. S:353

Koyun çobanlığı yapmamış hiçbir peygamber yoktur. S:354

Geveze güneş, anlatma bana ölümü. S:357

Yaşadım, talihin bana yürüttüğü yol bitti. Vigilius. S:357

Tanrısal yaşamak için ölmek gerekir. Peter Tesson. S:359

Fotoğraf ölümle yüzyüze gelmektir. S:360

Gri mistiktir, nesneler ise daha mistiktir. S:368

Vakit işte ölümü düşünmeli. Anday. S:368

Sadece ses kalıcıdır. Furuğ. S:368

Sürekli bir kesiklikler yaşıyorum. S:369

Durduğum yer varamadığım. S:370

Ve ölüm,
Ve bakilik sunmuştu odalara. S:370

Zaman ki aynı kılar her şeyi. S:370

Rüzgar senin ellerinde görülmeli. V. Aleixandre. S:371

Söyle, kimin için öreceksin saçlarını. S:372

Yürüyorum, önümdeki boşluğu boşluğa iterek. Özer Aykut. S:373

Her kim denizden geliyorsa hırsızdır. İtalyan atasözü. S:376

Ölüm ve Tanrı=Ortaçağ s:379

Ey amazonlar, dişi süvariler! At –kadınlar!.. s:391

Cuma adında bir kuş dama vurdu. S:391

Taşları okuyun. 
Sözünü, sessizliğin. S:392

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder