CEVDET KUDRET
KARINCAYI
TANIRSINIZ / ROMAN / İNKILAP VE AKA / 1976 / 295 sayfa
Süleyman’ın
Dünyası’nın üçüncü kitabı Karıncayı Tanırsınız kitabıdır. Yazar kitabı Şubat
1949- Şubat 1958 tarihleri aralığında dokuz yıllık bir süreçte yazmış. Yedi
Meşalecilerin önde gelenlerindendir. Üçlü seri halinde yazmış olduğu ve
yaşamından da kesitler veren Süleyman’ın Dünyası serisinde 1914 ile 1944
yılları arasındaki 30 yıllık bir dönemin kesitini bize sunuyor.
Bu kitapta
Süleyman Kayseri’de öğretmenlik günlerinden Bakanlık kararı ile açığa alınarak
tekrar annesinin yanına İstanbul’a döner ve tek kelime ile hayatta kalma
mücadelesi verir. Dar çerçevede kendi özel yaşamı, geniş çerçevede ise büyük
şehir yaşamı ve onu getirmiş olduğu tüm zorluklar. Tekrar görevine dönme çalışmaları
verilirken, karın tokluğuna razı iş arama çalışmaları ve tüm bu sıkıntılar
içinde asil(?) bir soydan gelen ressam Leyla ile yaşanan “Zengin Kız, Fakir
Oğlan” aşkı… Bu aşk sanki sonradan kitaba yerleştirilmiş ve romanı gereksiz
yere uzatan, aslında belki de yazarın sadece imgeleminde oluşturduğu veya
platonik bir aşk… Bu aşkta da sınıf çatışmasını görüyoruz. Belki sırf bu yüzden
romana ilave edilmiş olabilir… Karıncayı tanırsınız! O durmadan, bıkmadan
mücadele eder, hem yaşamla, hem insanlarla…
Kitaptan
notlar ile devam edelim:
Yüzünün ortasında ağzı bir yırtık gibi
duruyordu. . Sf:7
*
İnsanlar vicdanları gibi vücutlarını da
örtülü görmeğe alışmışlar. Sf:8
*
Süleyman, sandığın üstüne ayağını koyunca,
arkadaşları adamı dürtüp uyandırdılar:
-Tarık Efendi! Tarık Efendi!
Adam birden topalandı.
-Haniya? Nerde?
Sonra sandığın üstündeki ayağa baktı,
ferahladı:
-Ben de “hafiye” dediniz sandımdı. Yok be!
Namuslu ayak bu. Çoktandır böylesini görmedimdi, İstanbul pabucu değil bu.
(Başını kaldırıp sordu) Beyim, nerden teşrif?
-Kayseri’den.
-Belli, belli. Baştan aşağı namus. Sf:13
*
Benim bildiğime göre, söz ve yazı,
düşünceleri açıklamak için kullanılır, gizlemek için değil. Sf:42
*
Gözleri açık olduğu halde insanın kendi
kendisini görememesi, sadece içini görebilmesi korkunç bir şey. Sf: 137
*
Huy işte!... Kapanmışım kendi içime… Hep
ben, hep ben… Ben hiç kimseyi düşünmeyeyim, herkes beni düşünsün istiyorum. Sf:170
*
Aşkmış! Başka canlılarda var mı aşk? Bitkilerde,
hayvanlarda?... Yok!... Yalnız konuşanlarda, insanlarda var. Sözcük işte,
sözcük… Belki de bir hastalık. İnsanlara özgü. Sf:209
*
Kimse kimsenin içine bakmıyor.
Meziyetlerimiz, yeteneklerimiz… Görünmüyor bunlar. Herkesin gözü dışımızda.
Kimin nesi olduğumuzda, bir de paramızda. Üst tarafı boş. Boş üst tarafı!... Sf:221
*
İnsanın kendini yenmesi, düşmanını
yenmesinden daha zor. Sf:227
*
-Beni çok çekingen, kuşkulu, güvensiz mi
buluyorsunuz? Ben böyle doğmadım. Ama zamanla bu hale getirdiler. Bilseniz,
bütün iyi niyetlerimi nasıl kötüye yordular; masum sözlerimden şüpheli anlamlar
çıkardılar; açık hareketlerimi kapalı gördüler; insanlara acıdığım için
kızdılar; onları sevdiğime şaştılar; güvenimi kırmak için ellerinden geleni
yaptılar. Sf:249
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder