‘EMİNE’ SEVGİ
ÖZDAMAR
KENDİ KENDİSİNİN
TERZİSİ BİR KAMBUR / ANLATI / YKY / 2007 / 106 sayfa
Sevgi Özdamar için Ece Ayhan’ın öğrencisi, arkadaşı, dostu, yoldaşı ve
zor gün kurtarıcısı dememiz yanlış olmaz. Çok yönlü (az?) marjinal bir insan
olan Sevgi Özdamar tiyatroculuk, ressamlık, sahne tasarımcılığı, oyun yazarlığı
ve yazarlık gibi bir çok karpuzu koltuğunun altına sıkıştırmış bir sanatçıdır.
Onu bu kitapla tanıdım ve öncelikle Hayat
Bir Kervansaray isimli kitabı dahil diğer kitaplarını da ivedilikle temin
edip okuyacağım.
Sevgi adının önüne Emine adını koyan Ece Ayhan’dır. Kitabın alt başlığı
da kitabın içeriğini açıklar niteliktedir: Ece
Ayhan’lı anılar, 1974 Zürih günlüğü, Ece Ayhan’ın mektupları
Gültekin Emre’ye Ece Ayhan’ın ölümü ile birlikte Sevgi Özdamar kitabı
oluşturan dokümanları verir. Bu kitap oluşturulması için Gültekin Emre ve Sevgi
Özdamar birlikte çalışır.
Kitaptan almış olduğumuz kısa notlar ise şöyle;
“Bu fakir çocukları,” derdi, “orta
ikiye kadar okurlar, orta ikiyi okumayıp okuldan kaçarlar. Orta iki bu
çocukların çoğunun intihar yılıdır.”
“Her şeyi kurcala.”
“Evlilik sıhhate mugayirdir.”
“Bir kadınla bir erkek
karşılaşırlar, önce aslanlar gibi sevişirler, sonra evlenirler. Kadın kadınlık
maskesini takar yüzüne, adam da erkeklik maskesi. Sonra da birbirlerini
yerler.” Sf:17
*
Ben yanlış tarafında yürürsem, “Bu
kulağım sağır, canım, öbür tarafıma geç,” derdi. Bir gözü kör bir arkadaşı
varmış. Durmadan yer değiştirirlermiş.
Arkadaşının kör gözüyle Ece’nin sağır kulağı yolda yürüdüklerinde yan
yana düşermiş. O nedenle Ece ve arkadaşı birbirlerini görmek ve duymak için
durmadan yer değiştirirlermiş. Sf:22
*
“Galatasaray’da duvardaki yazılara
bak” derdi. “Buraya lütfen işemeyeniz.” Duvar yazısı çok kibar. Kasımpaşa’ya
indikçe dil değişiyor: “Buraya işeyenin anasını avradını yedi sülalesini
ecdadını si…?”
Ece’nin anlattıklarını hep
kitaplarında bulurdum sonraları. Konuşuyor sanırdım, meğerse yazarmış.
Yazmayacağı şeyi konuşmazdı. Sanki ağzından çıkan kelime nehirleri sonra
kitaplarında denize dökülürdü. Sf:27-28
*
“Haklılığın inadı vardır. Sen
yoluna kimseye sormadan devam et. Taşlayacaklar seni. Olsun. Aldırma. Dosdoğru
git. Elmalı ağacı taşlarlar.” Sf:30
*
Kontrolleri yapılıyor. Hastanedeki
bir asistan doktor Ece’ye “Kitabınızı okuyorum, 38. sayfadayım,” dedi. Ece de,
ertesi gün ameliyat olacak, güldü, “Şiirin sayfası mı olur?” dedi. Sf:33
*
Ece’nin bir ara İlhan Berk’le
arası bozuk. İlhan genç bir şairle haber göndermiş. “İlhan Bey dedi ki, Ece her
şeyi iki kez tekrar etmesin. Gerek yok. Her kes anlar.” Ece’nin cevabı: “Bundan
sonra üç kez tekrar edeceğim. O zaman İlhan’da anlayacak!” sf:38
*
“Ve belki de, Osmanlı
İmparatorluğu, Bizans’ta bir sülale değişikliğidir temelde”… sf:100
*
“Dindarlar Atatürk’e belki de bir
Luther olduğu için kızıyorlar. (Yani Selanik’li Luther!)” sf:101
*
“Esas duruş, mülkün temelidir” sf:103
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder