18 Ocak 2013 Cuma

menemen olayı...


EYÜP ÖZ
MENEMEN OLAYI / ARAŞTIRMA / 47 NUMARA / 2007 / 239 sayfa

Eyüp Öz Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezundur. 2006 yılında Fransa Sosyal Bilimler Araştırmaları Yüksek Okulunda hazırlamış olduğu “1930 Menemen Olayı ve Türkiye’de Mehdicilik” master tezinin kitaplaştırılmış halidir. Kitabın tam adı “Menemen Olayı ve Türkiye’de Mehdicilik”.
Kitabın başlıklarını incelediğimizde araştırmanın detaylı ve titizlikle yapıldığı görülmektedir. Kuşkusuz tarihçi değiliz, ama yapılan yorumlardan çok “olanın” “tarafsız” bir şekilde yazılması önemlidir. Eyüp Öz sanırım hem dini çevrelerin bakış açısını, hem dönemin resmi bakışını, hem de olayların arka sebeplerini resmetmeye çalışmıştır. Bu resim her zaman flu olacaktır. Çünkü tarihe renkli gözlüklerle bakarsak ve hep kendi görmek istediğimiz şekilde olayı ortaya koyarsak “doğru” bir türlü doğru olmayacaktır. Bir de her şey kendi zamanının koşullarında değerlendirilmelidir. Fakat bunu yapmak gerçekten zordur.
Tam da Cumhuriyet’in kuruluşuna rast gelen, “eski” ile “yeni”nin çatışması olarak nitelendirebileceğimiz bu olay yazar tarafından özellikle Mehdicilik ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Eski ve yeni örneklerle bu “Mesiyanik Paranoid” hastalığını da aktaran yazar, bu hastalığa tutulmuş olanlardan da kısaca örnekler vermektedir.  
Benim açımdan ilginç bir nokta ise baba tarafından Girit göçmeni bir aile olmam. Menemen Olayının baş aktörleri olan iki kişi ise; Biri Girit’ten göçüp Manisa’ya yerleşen Derviş Mehmet ve yine babası Girit’ten göçüp Adana Kozan’a gelen burada doğan Kubilay. Bu iki Giritli hemşerimin yolları Menemen’de iki zıt kutbun çarpışması olarak nitelenebilir.   
Kitaptan ilginç bulduğumuz birkaç not ile devam edelim:

Bütün din ve kültürlerde tıpkı İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilikte olduğu gibi bunalım içerisindeki bütün toplumlar bir kurtarıcı beklentisi içerisine girmişlerdir. Sf:19
*
“Mehdi eşkıyanın tekidir.” Sarı Mustafa adındaki tanık
“Mehmet tembel bir adamdı. Kendisine derviş süsü vererek etrafına cahil halkı toplamak istedi. Kendisi bir zamanlar eşkıyalık yaptı, deli oldu.” Terzi Talat sf:47
*
“Derviş Mehmet, bu dervişlik lakabını kendi kendine almış bir adamdır. O ne bir tekkenin postnişini ne de ieleri gelen bir tarikat ehli idi. Sıradan bir berber, bir bağcı idi. Fakat, söz söylerken yanındakileri hemen tesiri altına alıyor. Ve hepsini burunlarından yakalayıp, istediği noktaya götürme gücüne sahip bulunuyordu.” Menemenli Yakup Kadri Karaosmanoğlu sf:49
*
“Hazreti Peygamberde bu esrardan içti ve öylece miraca çıkarak Allah ile görüştü.” Derviş Mehmet sf:68
*
“Reis Mustafa Paşa, Kubilay’ın cami meydanındaki kan izleri başında beklettirmek suretiyle muhafaza etmektedir.” Olayın üzerinden 15 gün geçmesine rağmen, askerlerin nöbet tutmak suretiyle Kubilay’ın kan izlerini korumaları, şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kendini Kubilay ile simgeleştirmesinin en çarpıcı ifadesidir. 09 Ocak 1931 Hakimiyeti Milliye Gazetesi sf:123

Taylan Köken 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder