EYÜP ÖZ
MENEMEN OLAYI /
ARAŞTIRMA / 47 NUMARA / 2007 / 239 sayfa
Eyüp Öz
Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezundur. 2006
yılında Fransa Sosyal Bilimler Araştırmaları Yüksek Okulunda hazırlamış olduğu
“1930 Menemen Olayı ve Türkiye’de Mehdicilik” master tezinin kitaplaştırılmış
halidir. Kitabın tam adı “Menemen Olayı ve Türkiye’de Mehdicilik”.
Kitabın
başlıklarını incelediğimizde araştırmanın detaylı ve titizlikle yapıldığı
görülmektedir. Kuşkusuz tarihçi değiliz, ama yapılan yorumlardan çok “olanın”
“tarafsız” bir şekilde yazılması önemlidir. Eyüp Öz sanırım hem dini çevrelerin
bakış açısını, hem dönemin resmi bakışını, hem de olayların arka sebeplerini
resmetmeye çalışmıştır. Bu resim her zaman flu olacaktır. Çünkü tarihe renkli
gözlüklerle bakarsak ve hep kendi görmek istediğimiz şekilde olayı ortaya
koyarsak “doğru” bir türlü doğru olmayacaktır. Bir de her şey kendi zamanının
koşullarında değerlendirilmelidir. Fakat bunu yapmak gerçekten zordur.
Tam da
Cumhuriyet’in kuruluşuna rast gelen, “eski” ile “yeni”nin çatışması olarak
nitelendirebileceğimiz bu olay yazar tarafından özellikle Mehdicilik ile
değerlendirilmeye çalışılmıştır. Eski ve yeni örneklerle bu “Mesiyanik Paranoid” hastalığını da
aktaran yazar, bu hastalığa tutulmuş olanlardan da kısaca örnekler
vermektedir.
Benim açımdan
ilginç bir nokta ise baba tarafından Girit göçmeni bir aile olmam. Menemen
Olayının baş aktörleri olan iki kişi ise; Biri Girit’ten göçüp Manisa’ya
yerleşen Derviş Mehmet ve yine babası Girit’ten göçüp Adana Kozan’a gelen
burada doğan Kubilay. Bu iki Giritli hemşerimin yolları Menemen’de iki zıt
kutbun çarpışması olarak nitelenebilir.
Kitaptan
ilginç bulduğumuz birkaç not ile devam edelim:
Bütün din ve kültürlerde tıpkı İslam,
Hıristiyanlık ve Yahudilikte olduğu gibi bunalım içerisindeki bütün toplumlar
bir kurtarıcı beklentisi içerisine girmişlerdir. Sf:19
*
“Mehdi eşkıyanın tekidir.” Sarı Mustafa
adındaki tanık
“Mehmet tembel bir adamdı. Kendisine derviş
süsü vererek etrafına cahil halkı toplamak istedi. Kendisi bir zamanlar
eşkıyalık yaptı, deli oldu.” Terzi Talat
sf:47
*
“Derviş Mehmet, bu dervişlik lakabını kendi
kendine almış bir adamdır. O ne bir tekkenin postnişini ne de ieleri gelen bir
tarikat ehli idi. Sıradan bir berber, bir bağcı idi. Fakat, söz söylerken
yanındakileri hemen tesiri altına alıyor. Ve hepsini burunlarından yakalayıp,
istediği noktaya götürme gücüne sahip bulunuyordu.” Menemenli Yakup Kadri
Karaosmanoğlu sf:49
*
“Hazreti Peygamberde bu esrardan içti ve
öylece miraca çıkarak Allah ile görüştü.” Derviş Mehmet sf:68
*
“Reis Mustafa Paşa, Kubilay’ın cami
meydanındaki kan izleri başında beklettirmek suretiyle muhafaza etmektedir.”
Olayın üzerinden 15 gün geçmesine rağmen, askerlerin nöbet tutmak suretiyle
Kubilay’ın kan izlerini korumaları, şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kendini
Kubilay ile simgeleştirmesinin en çarpıcı ifadesidir. 09 Ocak 1931
Hakimiyeti Milliye Gazetesi sf:123
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder