MURAT KÖYLÜ
İZMİR 1922 / ARAŞTIRMA / KRİPTO KİTAPLAR / 2010 / 160 sayfa
Kitabın tam adı “Küllerinden
Doğan Şehir İzmir 1922”dir. Kitabın konusu ise İzmir İşgalinin bittiği günlerde
kenti kimin yakıp yıktığıdır.
Sonucu en baştan belirtelim:
Yazar resmi tarihimizde anıldığı gibi Yunan askerlerinin İzmir’i terk ederken
bir yangın çıkarmaları ve rüzgarın da etkisiyle İzmir’in baştan aşağı yanarak
büyük tahribata uğramasıdır… Sayın Köylü bu gerçeği belgeleriyle ortaya
koymakta ve belgelerin orijinallerini kitabın sonuna eklemektedir.
Bilinen gerçeklerin aksine Batı
hem suçludur hem de (muhtemelen tazminattan kaçmak için) şehri Türkler yaktı
yalanını ortaya atmışlar ve günümüze kadar aslı astarı olmayan belgelerle bu tezlerini
savunmuşlardır. Türkiye yöneticileri uyanık olmak zorundadır. Kıbrıs konusunda
da, Ermeni meselesinde de benzeri tavırları sergileyenlere karşı tezlerini
ortaya koymak ve haklı olduğu(!) yönleri savunmak zorundadır. İşte Türklerin
tarihi tezini ortaya koyması açısından harika bir çalışmadır bu.
Kitaba dönersek konu “İşgale
giden yolda, Yunanistan” başlığı ile başlamaktadır.
1821 Yunan isyanı ile başlayan
olaylar, 1829’da bağımsız Yunanistan’ın kurulmasıyla sonlanacaktır. Bu isyanın
fikir babalarının hayali geniştir ve Anadolu Rumlarını organize ederek
topraklarını büyütme sevdasındadırlar. Yunanistan, Müttefik Devletlerinin de
desteğiyle, 1910 yılında Venizelos’un iktidarı ele geçirmesiyle yönünü
Anadolu’ya ve Ege Adalarına çevirecektir. İlk hedef ise İzmir’dir.
Sonraki bölüm “Yunan İşgali ve
Nedenleri”ni irdelemektedir.
Sürekli olarak işgali haklı
çıkarmak için, işgal öncesi ve sonrası İzmir’in Rumlara ve Ermenilere ait
olduğuna yönelik propaganda yapılmaktaydı. Tüm bunlara rağmen olayları izleyen yabancıların
kayıtlarında ve resmi Osmanlı kayıtlarına göre İzmir’de Rumlar azınlıktır.
Rumlara göre ise kentin çoğunluğu Rum’dur. 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e
çıkan Yunan ordusu sözde Rumların can ve mal güvenliğini korumak amacıyla önlerine
çıkan her Türkü katletmekten çekinmediler. Oysa Osmanlı’nın emriyle elleri
kolları bağlı Türk askerleri geri çekilmiş, şehri Yunan askerlerine direnmeden
teslim etmişlerdi. Yapılan tespitlere göre ilk 48 saatte 2.000’den fazla Türk
katledilmiştir. Mezalim ve katliamlar işgal boyunca devam etmiştir.
Sadrazam vekili Mustafa Sabri’nin
Paris’te yapılan toplantıda Yunan mezaliminin araştırılması için bir komisyon
kurulmasını rica eder. Bu başvuru üzerine İngiliz, Fransız, Amerikan ve İtalyan
temsilcileri tarafından kurulan komisyonun raporu kitaptadır. Yapılan mezalimin
(ki bu ülkelerin hepsi ülkemizi işgal eden ülkelerdir) boyutları tüm gerçekleri
ortaya koymaktadır…
Kitabın bu bölümünün başlığı ise:
“Yangın Gerçeği: Yangın, Sakarya’da Başladı” adını taşır.
Yunan ordusu için İzmir
Anadolu’nun kapısıdır. Türkler için ise Batı’ya Akdeniz’e açılan bir merkez,
tarihi stratejik önemini bir yana bırakırsak, Kurtuluş Savaşı’nın son
noktasıdır. Bu kapıdan yabancı güçleri denize dökmüş ve savaş sona ermiştir…
Basit bir mantıkla bile düşününce
Türklerin bu şehri yakmasının bir amacının olamayacağını düşünüyorum. Çünkü,
şehir zaten bizim ve ele geçirmişiz, zaten uzun yıllardır da bizimdi, neden
yakalım ki… Ama Yunan Ordusunun oluşturmuş olduğu bir imha birliğinin kayıtları
var. Bunu biliyoruz. Bir de yalnız İzmir’i yakmadılar ki: Kaçarken, geri
dönerlerken bu birlik birçok şehrimizi aynı şekilde ateşe verdi… Bu bilgilerin
hepsi kayıtlarda mevcut. Neden İzmir’i bizim yaktığımızı iddia ediyorlar.
Çünkü, onlar suç bastırıyorlar. Muhtemelen tazminat ödememek için bu savları
ortaya atmışlardır. İşgal sırasına yapmış oldukları mezalim müttefikler
tarafından bile raporlara yansımışken kim inanırdı onlara? Ama Batı istediği
gerçeği kabul eder, istemediğini inkâr eder. Bu durum bugün bile böyledir…
Sonraki bölüm, “İşgalin Son
Günleri: İzmir” adını taşımakta olayların gelişimi ayrıntılarıyla
aktarılmaktadır.
Bu bölümde Atatürk’ün başyaveri
Salih Bozok’un anılarından aktarılan bir diyalog hayli ilginçtir. İngiliz
Donanması Komutanı Amiral Sir Hanry Lamb İzmir’e girince Mustafa Kemal’in
ziyaretine gelir. Yukarıdan bakan bir edası vardır. Atatürk’e Rumlarla ilgili
telkinler bulunacak ve Ata vermiş olduğu cevaplarla Amirali aldan ala, mordan
mora sokacaktır. Bu kısa bölümde anlatılanlarla onun ne kadar büyük bir adam
olduğu bir kez daha teyit edilmektedir…
Murat Köylü karşı iddiaları da
kitabına alacaktır: “Karşı İddialar: İzmir’i Türkler Yaktı”.
Bu konudaki tezleri, hatta
günümüzde gazetecilik yapan ve bu ülkenin ekmeğini yiyip, aynı zihniyetle arkadan
vurmaya devam eden, sözde bilimsel şahsiyetler de savunmaktadır. Bu savunmaları
ve iddiaları Sayın Köylü derli toplu cevaplarıyla susturmaktadır. Ama Batı ve
işbirlikçileri susmaz! Yaşasın dezenformasyon!
Sonraki bölüm bu iddialara cevap
niteliğindedir: “Tarihi Gerçekler: Belge ve Tanıklıklarla İzmir Yangını.”
Bu bölümde yazar yine belgeler
üzerinden yola çıkmaktadır. Yabancı kaynakları çok iyi kullanmıştır. Bizim
belgelerimiz sanki belge değilmiş gibi. Ama yazarın yöntemi akıllıcadır. Gözden
uzak tutulan ve kasıtlı bir biçimde ele alınmayan belgeleri ortaya koyarak
konuyu çözümlemektedir.
Sonraki bölüm ise kitabın
başlığında da anılan bir rapordur. Raporun orijinali de kitabın sonuna
eklenmektedir. Başlık şöyledir: “Mösyö Grescovich, İzmir Sigortaları ve
İtfaiyesi Komutanı ‘İzmir Yangını Hakkındaki Raporu’.”
Bir Ermeni Kilisesinde başlayan
yangın rüzgârın şiddetiyle hızla yayılmış ve raporda açıkça yazıldığına göre
Rum ve Ermeniler tarafından yangına müdahale eden itfaiye erlerine bile
söndürmesin diye ateş açılmıştır.
Sonraki bölümlerin başlıkları
şöyledir: “İzmir Sonrası Gerçekler”, “Fransız Kaynaklarının Işığında 1922 İzmir
Yangını”, “Mustafa Kemal ve İzmir Yangını” ve “Sonuç” bölümüdür.
İzmir Yunan İsyanının ve Yunan
İşgalinin önemli bir kentidir. İzmir’i elde edemeyenler, sık sık dile
getirdiklerini gerçekleştirmişler ve giderken yakıp yıkmışlardır. Bu acı
gerçeği belgeleriyle ortaya koyan Murat Köylü’nün kitabını ilgilenenlere
tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder