BARBARA FLEMMING
GEÇ ORTAÇAĞ DÖNEMİ’NDE PAMFİLYA, PİSİDYA VE LİKYA’NIN TARİHİ VE COĞRAFYASI / ARAŞTIRMA / T.T.K. / 2018 / 246 sayfa
Alman Barbara
Fleming’in çalışmasının ön söz için verilen tarih 1963 yılı olması sebebiyle
kitabın ilk yayının 1963’de yayınlandığını söylemek yanlış olmaz. Çevirmen
Hüseyin Turan Bağçeci ve Prof. Dr. Abdurrahman Uzunaslan ile Prof. Dr. Mehmet
Ali Çakmak kitabı inceleyerek yayına hazırlamışlardır.
Kitap altı ana
başlıkla hazırlanmıştır: Anadolu
Selçukluları Yönetiminde Güneybatı Anadolu, Moğollar Döneminde Güneybatı
Anadolu, Beylikler Dönemi: Hamidoğulları, Teke İli, Restorasyon ve Nihai Fetih,
İnceleme: Osmanlı Kaynaklarına Dair Notlar.
Yazar kitabın
girişinde kitabın alanını şöyle belirlemektedir: Bu çalışma, Türkler tarafından fethedilmesinden itibaren kesin olarak
Osmanlı İmparatorluğuna katılıncaya kadar Pamfilya, Pisidya ve Likya’nın antik
coğrafyasının tarihini gösteren bir deneme niteliğindedir. Bu bölge için
Antalya’nın kuzey kesimini yani Torosları ve arkasını da alan geniş bir
sahadır. Yer yer çok zor bir coğrafyadır.
Kitapta birçok antik dönem ismi verilmektedir. Bazen bir yer için birkaç değişik isim de kullanıldığını görmekteyiz. Bol miktarda çalışma malzemesi veren bu etimolojik materyalin haricinde kitaptan bazı dikkat çekici notları aktarmak istiyorum:
Diğer bütün kaynaklar gibi İbni Said de
Türkleri haydut olarak ve hatta açıklamasında onları özellikli de Hristiyan
çocuklarını çalarak köle tüccarlarına satan haydutlar olarak nitelendirilir. Sf.3
*
Sinop’un fethinden (Aralık 1214) itibaren
“karanın ve her iki denizin efendisi” olarak anılan Selçuklu Sultanı… Sf.7
*
Birbirlerini gönülsüz olarak karşılıklı
tanımalarına rağmen Selçuklu ve Karamanlılar arasındaki ilişkiler neredeyse
devamlı düşmanca idi, bundan dolayı Selçuklu Sultanları zaten oldukça bağımsız
olan çevrelerindeki beylerin bir dizisini de büyük ölçüde Selçuklu hanedanına
sadık tutmuşlardır. Sf.44
*
Genel olarak, zor ulaşılabilir bölgeler,
ormanlar ve dağlar Türkmenlerin yerleşim alanları olarak nitelendirilebilir. Sf.59
*
Mevlana Celaleddin Rumi (ölm. 1273), onun
tarafından nakledilen hikmetli sözlerinde göçebe Türkleri genelde tamamen
yıkıcı unsurlar olarak damgalayarak, tüm çağdaşları içinde en katı değerlendirmeyi
yapmıştır. Bu anlamda on yıl sonra oğlu Sultan Veled, asi Türkmenlerin acımasız
bir şekilde imha edilmesini istemiştir. Sf.61
*
Bir Türkmen(Tahtacılar) grubu ve bunların ve
ayrıca bir başka Türkmen grubunun misafirlerine kızlarını, kadınlarını veya kız
kardeşlerini bahşettiklerine dair bilgileri gibi özel bilgilere pek
rastlanmamaktadır. Sf.62
*
Karamanlı birlikleri gücü hakkında El
Makrizi’den bir fikir edinilebilir. 1277 yılı Mayıs ayında 20.000 atlı ve
30.000 zırhlı piyadeden bahsedilir. Sf.63
*
Germiyan Beyliğinde olduğu gibi, ya bu
dervişlerin öğretilerini ve dini ilahilerini dikkatlice dinlemeyi ihmal
etmişler ya da Mevlevilerin, göçebeliği küçümseme ve göçebelikten ikrah
etmelerinde bir nefret unsuru olması gereken kendi Türk kökenli şeyhlerinin
veya babalarının etkisi altında kalmışlardır. Sf.113
*
Kendisini sonradan zamanın mehdisi ilan eden
ve son derece gayretli bir Müslüman olan Timurtaş, ilk başlarda Moğolların
geleneksel düşmanları olan Karamanlılarla işbirliği de yaparak… (1314) sf.114
*
Antalya ve Kıbrıslı tüccarların ekseriyetle
aradığı canlı bir ticaret trafiği oluştu. Bundan başka, Venedikliler,
Cenevizliler ve Floransalılar burada Fransız bezi ticareti yaptılar ve
karşılığında bal mumu, meşe palamudu, kitre ve şap satın aldılar. Şap 15 günlük
bir yolculukla Kütahya’dan gelmekteydi. Sf.127
*
Antalya emirinin, Süleyman mührü denilen bir
altı köşeli yıldızı(heksagram) amblem olarak kendi bayrağında kullanmıştır. Sf.139
*
Beş köşeli yıldız (pentagram) ve altı köşeli yıldız (heksagram), Doğu Akdeniz ülkelerinde eskiden beri, bilhassa Kıptiler ve Yahudiler aracılığıyla erken dönemde İslam’a giriş imkanı bulmuştur. Küçük Asya’daki Müslüman Türklerde de altı köşeli yıldız ve Süleyman’ın mührü oldukça yaygındır. Sf.140
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder