ENİS BATUR
BU KALEM MELÛN / DENEME / YKY / 1997 / 118
sayfa
Enis Batur’un deneme çalışmaları içinde denemeyip de
–şimdilik- taslak olarak kalan kitapları hakkındaki notlar, tasarılar,
ön-çalışmalar, nadasa bırakılanlar olmak üzere çoğu bekleyen belki de çoğu
başkaları tarafından yazılacak olan başlıklar…
66 yazılmamış kitap, 66 seçilmiş bir sayı mı, başka bir
muamma…
Kitaptan
devam edelim:
Herkesin hayatında köklü bir tutkunun yeri var mıdır
bilmiyorum; herkesin yaşamına tutkusu mu yön verir, bunu da – bütün bildiğim,
yaklaşık yirmibeş yıldır hayatıma yazma tutkusunun biçim verdiği.
Yazı’nın başı ucu vardır, yoktur.
Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun (riverrun!) başı ucu
vardır, olur. Sf.9
*
Bir kitap, bazen başka bir kitabın ölüsü üzerine inşa
edilir. Sf.19
*
Sahne, ses ve ışık
düzeniyle sınırlı olacaktı burada: Mutlak karanlıkla oynaşmalar.
Yıllar önce bu notu almışım(2012);
Kenan’a not:
Tam da bir savaş sahnesi için düşünülebilecek çok az ışık…
tıpkı cephede gibi… karanlığın içinde; konuşmalar, -çoğu zaman- sessizlik,
belki yanan sigaraların közlerinin ışığı, o da tenhada, siperin iyice içinde
-vurulmamak için… [Bu oyunu 1-1,5 ay çalıştık, kabasını çıkardık, sonra
bıraktık ve hiç oynayamadık.]
Başka bir not:
İnsan insanı vurmak için, hayvan da kullanıyor. Abd’li
asker güvercini zehirli gaz için, yunus balığını torpilleri bulmak için
kullanıyor, mesela… hey gidi insanlık… sf.20
*
Sayfa 28 ve 29’daki “City
Lights” ve “Kitap Töreni” başlıkları…
*
Mum, yalnızca plastik
bir öğe olarak çekici görünmüyordu bana: Simgesel yanı, varoluşun erime
sürecini temsil eden duruşuyla da etkileyici bir işaret sayıyordum onu.
“Almanak”a Zaman’ı sorgulama eşiğine neden sonra eklenecekti. Sf.30
Mum; tersi de aynı…
*
Katlanma ve Açılma:
Mendil metaforu
Nasıl: Bir ana
soru/n. Sf.39
*
Notalar artık
beyninde uğulduyordu ve hiçbir şey duymuyordu: Mutlak sessizlikten başka.
İnsan, en son
yapıtın düşünü görmek, öngörmek isteyebiliyor. Sf.43
*
Deneme: Hezarfen
olmak
Bir içekapanışın
içyüzü
Bekâret ve
Mülkiyet üzerine bir deneme
İkinci düş:
Göldeki Ada
Mekân sanrısı için
Duygu: Çöl sf.54-56
*
Sayfa 58’deki Moskova
1900-1930 Çatı Taslağı komple başka şehirlere de uygulanabilir. Ayvalık
belki, ama zengin birey sıkıntısı olmaz da yazar sıkıntısı had safhadadır.
Doğru düzgün bir Ayvalık Tarihi yazılamamasının yegâne sebebinin; kentin tüm
maddi birikimine rağmen, sanat üzerine, edebiyat üzerine bir yazar/sanatçı
çıkmaması, çıkmamayı bırak kentte bulundur(a)maması/barındır(a)maması
denilebilir mi?
*
70’lerin başında
okumuş, çok şaşırmıştım: Muzaffer Buyrukçu, taşınırken, koskoca bir romanın
elyazmalarını yitirmişti. Sonra, kısa bir metnim, Brezilya’da yazdığım bir gezi
metni ‘sırra kadem bastı’, 75’de – olabileceğini, olduğunu gördüm. Sf.60
E.B.’u bilmem, Muzaffer Buyrukçu bile isteye kaybetmiş
olabilir mi?
*
Ressam ve yazar,
söyleşe gelmişlerdir. Degas değil midir, “ama azizim, şiir duygularla değil
sözcüklerle yazılır” uyarısını Mallarmé’den işiten? Sf.72
*
Eninde sonunda hepimiz haritada
bir noktada yaşamıyor muyuz? Sf.74
*
Tünel’in içinden
Bankalar Caddesi’ne açılan geçmeleri bulup aynı anda iki banka birden
soyacaklar. Sf.83
*
Türk şiirinde,
şiirde.
Bu gölge, onun
gövdesi. Sf.86
*
Takvimler (Ayvalık üzerine)
Kitabı sf.106
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder