14 Ekim 2025 Salı

bu kalem melûn...

 

ENİS BATUR

BU KALEM MELÛN / DENEME / YKY / 1997 / 118 sayfa

 

Enis Batur’un deneme çalışmaları içinde denemeyip de –şimdilik- taslak olarak kalan kitapları hakkındaki notlar, tasarılar, ön-çalışmalar, nadasa bırakılanlar olmak üzere çoğu bekleyen belki de çoğu başkaları tarafından yazılacak olan başlıklar…

 

66 yazılmamış kitap, 66 seçilmiş bir sayı mı, başka bir muamma…

 

Kitaptan devam edelim:

 

Herkesin hayatında köklü bir tutkunun yeri var mıdır bilmiyorum; herkesin yaşamına tutkusu mu yön verir, bunu da – bütün bildiğim, yaklaşık yirmibeş yıldır hayatıma yazma tutkusunun biçim verdiği.

Yazı’nın başı ucu vardır, yoktur.

Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun (riverrun!) başı ucu vardır, olur.  Sf.9

 

*

Bir kitap, bazen başka bir kitabın ölüsü üzerine inşa edilir. Sf.19   

*

Sahne, ses ve ışık düzeniyle sınırlı olacaktı burada: Mutlak karanlıkla oynaşmalar.

 

Yıllar önce bu notu almışım(2012);

Kenan’a not:

Tam da bir savaş sahnesi için düşünülebilecek çok az ışık… tıpkı cephede gibi… karanlığın içinde; konuşmalar, -çoğu zaman- sessizlik, belki yanan sigaraların közlerinin ışığı, o da tenhada, siperin iyice içinde -vurulmamak için… [Bu oyunu 1-1,5 ay çalıştık, kabasını çıkardık, sonra bıraktık ve hiç oynayamadık.]

Başka bir not:

İnsan insanı vurmak için, hayvan da kullanıyor. Abd’li asker güvercini zehirli gaz için, yunus balığını torpilleri bulmak için kullanıyor, mesela… hey gidi insanlık… sf.20

*

Sayfa 28 ve 29’daki “City Lights” ve “Kitap Töreni” başlıkları…

*

Mum, yalnızca plastik bir öğe olarak çekici görünmüyordu bana: Simgesel yanı, varoluşun erime sürecini temsil eden duruşuyla da etkileyici bir işaret sayıyordum onu. “Almanak”a Zaman’ı sorgulama eşiğine neden sonra eklenecekti. Sf.30

 

Mum; tersi de aynı…

*

Katlanma ve Açılma: Mendil metaforu

Nasıl: Bir ana soru/n. Sf.39

*

Notalar artık beyninde uğulduyordu ve hiçbir şey duymuyordu: Mutlak sessizlikten başka.

İnsan, en son yapıtın düşünü görmek, öngörmek isteyebiliyor. Sf.43

*

Deneme: Hezarfen olmak

Bir içekapanışın içyüzü

Bekâret ve Mülkiyet üzerine bir deneme

İkinci düş: Göldeki Ada

Mekân sanrısı için Duygu: Çöl sf.54-56

*

Sayfa 58’deki Moskova 1900-1930 Çatı Taslağı komple başka şehirlere de uygulanabilir. Ayvalık belki, ama zengin birey sıkıntısı olmaz da yazar sıkıntısı had safhadadır. Doğru düzgün bir Ayvalık Tarihi yazılamamasının yegâne sebebinin; kentin tüm maddi birikimine rağmen, sanat üzerine, edebiyat üzerine bir yazar/sanatçı çıkmaması, çıkmamayı bırak kentte bulundur(a)maması/barındır(a)maması denilebilir mi?

*

70’lerin başında okumuş, çok şaşırmıştım: Muzaffer Buyrukçu, taşınırken, koskoca bir romanın elyazmalarını yitirmişti. Sonra, kısa bir metnim, Brezilya’da yazdığım bir gezi metni ‘sırra kadem bastı’, 75’de – olabileceğini, olduğunu gördüm. Sf.60

E.B.’u bilmem, Muzaffer Buyrukçu bile isteye kaybetmiş olabilir mi?

*

Ressam ve yazar, söyleşe gelmişlerdir. Degas değil midir, “ama azizim, şiir duygularla değil sözcüklerle yazılır” uyarısını Mallarmé’den işiten? Sf.72

*

Eninde sonunda hepimiz haritada bir noktada yaşamıyor muyuz? Sf.74

*

Tünel’in içinden Bankalar Caddesi’ne açılan geçmeleri bulup aynı anda iki banka birden soyacaklar. Sf.83

*

Türk şiirinde, şiirde.

Bu gölge, onun gövdesi. Sf.86    

*

Takvimler (Ayvalık üzerine) Kitabı sf.106

 

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder