5 Ekim 2025 Pazar

rakım sıfır...

 

ENİS BATUR

RAKIM SIFIR / DENEME / KIRMIZIKEDİ / 2012 / 192 sayfa

 

Enis Batur’un deneme türündeki bu kitabında daha önce yayınlanmış olan denemelerin tekrar uç vermesi-filizlenmesi üzerine birbirine içene geçen yeni konular yumağı, başka bakış açılarını yansıtan metinler. Yeni yeniden okuma yolları öneren, eski denemelere yeni bakışlar öneren bir krema çalışma.

Kitabın son bölümünde aslında çalışmanın bir tür örgü tekniği gibi iç içe geçmiş, birbirinden bağımsız olduğu kadar birbirine bir o kadar organik bağla bağlı, bağımlı metinler…

 

Kitaptan devam edelim:

 

Yazmanın yola düşmekle bir tutulası yanı bu... Sf.9

*

Tanrı’yı öldürmek bir şey mi, biz çoktan kendimizi öldürdüğümüzü bilmezden geliyoruz. Sf.24   

*

Gazete, leş gibi kokan Dünya gibi leş kokuyor. sf.25

*

Cunda günlerinde, Başka Yollar’ın ve Mürekkep Zaman’ın kimi sayfaları biribirilerine geçmiş, nicedir arkamdaydılar. Sf.40

*

Rumeli’den İç Anadolu’ya, Kandiye’den İstanbul’a uzanan ani ve sert hareketlerin pek az iziyle karşılaştığım için dinlenmeyi yeğliyorum. Zorunlu gidişlerin metruk bıraktığı her evin görüntüsü, ilk kaynağı kaybolmuş bir yankı dolaştırıyor içinde. Sf.41

*

Soru sormayanları kesinkes sevemedim ben. Sf.50

*

“Fotoğraf, lahdi boş kalmış bir kralın odasıdır.” Gérard Macé sf.51

*

Neden yabancı yazar yoktur, diye düşünürüm, bir tek henüz okumadığımız yazarların yabancısıyızdır… s.-f.56

*

Babam 1920 yılında İstanbul’da, yarım yüzyıl önce Girit’ten Bebek’e ve Üsküdar’a iki ayrı kol haline yerleşmiş bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Sf.59

*

Yapay yollarla anakaraya bağlanmış adaların, temel özelliklerini yitirmiş olduğunu düşünürüm. Sf.65

*

Sınırları insanları hiçe sayarak çizdiklerini biliyoruz. Sf.77

*

Böyle gelen metinleri her zaman çok sevdim: yalnızca bir giriş kapısı durur karşınızda, aralıktır ve o aralık sizi dayanılmaz bir istek uyandırarak davranmaya çağırır. Kaybolmak, kaybolma olasılığı beni ürkütmez, kaybolmamanın olanaksız olduğunu öğrenmişimdir. Sf.85

*

Akılda tutma yeteneği geliştirilebiliyor sonuçta. Sf.91

*

“Haberlere boğulduğumuz, özlü olanı göremez hale geldiğimiz…” Tarkovski sf.99

*

Suların, denizlerin, okyanusların sıkıştırılmış bir tarihi yazılacaksa, kitabın her sayfası, karnıyarık düzende, ortadan ikiye ayrılmalı: Üstte, rakım sıfır, suyun yüzeyinde dolaşmalı tarihçi, altta, gibi sürmeli. Sf.101

*

“Yaşarken tek sığınak mı bellek?” Vüs’at O. Bener sf.105

*

Ne yazık ki diktatörler ya da zengin hırsızlar için sözümona uygar devletlerin bu hakkı göz göre göre kötüye kullanmayı sürdüklerine tanık oluyoruz. Sf.114

*

Maupassant, akıl sağlığını yitirmeye başladığı dönemde, yakınlarına “beni kendimden ayırın” dermiş. Sf.125

*

Yaşımız ilerlerken görür, anlarız: Geçmişimiz artık geleceğimizden fazladır. Sf.127

*

Biliyordum, en içeride bir noktada kıpırdıyordu şiir. Sf.135

*

Gün gelecek, bunun bir başına, özerk bir corpus yarattığı açıklık kazanacaktır. Sf.150

*

Büyük Kitap, sıra(lama) istiyor. Sırayı kurarken, şüphesiz onun değişmesine açık durma payı ayrılıyor. Sıra bozuluyor bazen. Sf.157

*

Evren bir kitaba varmak için. Sf.161

*

Gövde-göle, ayna ve yansı, ses ve yankı köprüleri kuruluyordu, sussam susacaktı. Sf.174

*

İnsan Doğa’yı, Doğa İnsan’ı, İnsan İnsan’ı kemirecek… sf.207

*

Paris’te berduş=clochard=sokakta yaşayan, yerine öneri:“Sabit ikametgâhtan yoksun”. sf.214

*

Adolf Wölfli, toplumun delirtmek için elinden geleni esirgemediği ben... Sf.237

*

“Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz.” Sf.245

*

Kavramak, öğrenmek, bilmek başka, yaşananları anlamak bambaşka. Sf.246

*

Ayırdığım imgeleri, görüntüleri, belgeleri gördüm ben. Sf.262


Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder