ENİS BATUR
RAKIM SIFIR / DENEME / KIRMIZIKEDİ / 2012 /
192 sayfa
Enis Batur’un deneme türündeki bu kitabında daha önce
yayınlanmış olan denemelerin tekrar uç vermesi-filizlenmesi üzerine birbirine
içene geçen yeni konular yumağı, başka bakış açılarını yansıtan metinler. Yeni
yeniden okuma yolları öneren, eski denemelere yeni bakışlar öneren bir krema
çalışma.
Kitabın son bölümünde aslında çalışmanın bir tür örgü
tekniği gibi iç içe geçmiş, birbirinden bağımsız olduğu kadar birbirine bir o
kadar organik bağla bağlı, bağımlı metinler…
Kitaptan
devam edelim:
Yazmanın yola düşmekle bir tutulası yanı bu... Sf.9
*
Tanrı’yı öldürmek bir şey mi, biz çoktan kendimizi
öldürdüğümüzü bilmezden geliyoruz. Sf.24
*
Gazete, leş gibi
kokan Dünya gibi leş kokuyor. sf.25
*
Cunda günlerinde,
Başka Yollar’ın ve Mürekkep Zaman’ın kimi sayfaları biribirilerine geçmiş,
nicedir arkamdaydılar. Sf.40
*
Rumeli’den İç
Anadolu’ya, Kandiye’den İstanbul’a uzanan ani ve sert hareketlerin pek az
iziyle karşılaştığım için dinlenmeyi yeğliyorum. Zorunlu gidişlerin metruk
bıraktığı her evin görüntüsü, ilk kaynağı kaybolmuş bir yankı dolaştırıyor
içinde. Sf.41
*
Soru sormayanları
kesinkes sevemedim ben. Sf.50
*
“Fotoğraf, lahdi
boş kalmış bir kralın odasıdır.” Gérard Macé sf.51
*
Neden yabancı
yazar yoktur, diye düşünürüm, bir tek henüz okumadığımız yazarların
yabancısıyızdır… s.-f.56
*
Babam 1920 yılında
İstanbul’da, yarım yüzyıl önce Girit’ten Bebek’e ve Üsküdar’a iki ayrı kol
haline yerleşmiş bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Sf.59
*
Yapay yollarla
anakaraya bağlanmış adaların, temel özelliklerini yitirmiş olduğunu düşünürüm.
Sf.65
*
Sınırları
insanları hiçe sayarak çizdiklerini biliyoruz. Sf.77
*
Böyle gelen
metinleri her zaman çok sevdim: yalnızca bir giriş kapısı durur karşınızda,
aralıktır ve o aralık sizi dayanılmaz bir istek uyandırarak davranmaya çağırır.
Kaybolmak, kaybolma olasılığı beni ürkütmez, kaybolmamanın olanaksız olduğunu
öğrenmişimdir. Sf.85
*
Akılda tutma
yeteneği geliştirilebiliyor sonuçta. Sf.91
*
“Haberlere
boğulduğumuz, özlü olanı göremez hale geldiğimiz…” Tarkovski sf.99
*
Suların,
denizlerin, okyanusların sıkıştırılmış bir tarihi yazılacaksa, kitabın her
sayfası, karnıyarık düzende, ortadan ikiye ayrılmalı: Üstte, rakım sıfır, suyun
yüzeyinde dolaşmalı tarihçi, altta, gibi sürmeli. Sf.101
*
“Yaşarken tek
sığınak mı bellek?” Vüs’at O. Bener sf.105
*
Ne yazık ki
diktatörler ya da zengin hırsızlar için sözümona uygar devletlerin bu hakkı göz
göre göre kötüye kullanmayı sürdüklerine tanık oluyoruz. Sf.114
*
Maupassant, akıl
sağlığını yitirmeye başladığı dönemde, yakınlarına “beni kendimden ayırın”
dermiş. Sf.125
*
Yaşımız ilerlerken
görür, anlarız: Geçmişimiz artık geleceğimizden fazladır. Sf.127
*
Biliyordum, en
içeride bir noktada kıpırdıyordu şiir. Sf.135
*
Gün gelecek, bunun
bir başına, özerk bir corpus yarattığı açıklık kazanacaktır. Sf.150
*
Büyük Kitap,
sıra(lama) istiyor. Sırayı kurarken, şüphesiz onun değişmesine açık durma payı
ayrılıyor. Sıra bozuluyor bazen. Sf.157
*
Evren bir kitaba varmak
için. Sf.161
*
Gövde-göle, ayna
ve yansı, ses ve yankı köprüleri kuruluyordu, sussam susacaktı. Sf.174
*
İnsan Doğa’yı,
Doğa İnsan’ı, İnsan İnsan’ı kemirecek… sf.207
*
Paris’te
berduş=clochard=sokakta yaşayan, yerine öneri:“Sabit ikametgâhtan yoksun”.
sf.214
*
Adolf Wölfli,
toplumun delirtmek için elinden geleni esirgemediği ben... Sf.237
*
“Auschwitz’den
sonra şiir yazılamaz.” Sf.245
*
Kavramak,
öğrenmek, bilmek başka, yaşananları anlamak bambaşka. Sf.246
*
Ayırdığım
imgeleri, görüntüleri, belgeleri gördüm ben. Sf.262
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder