31 Temmuz 2012 Salı
mysia ve ışık insanları...
MYSİA VE IŞIK İNSANLARI / ARAŞTIRMA / SEL / 1997 / 234 sayfa
Bergama doğumlu İnşaat Mühendisi Sefa Taşkın iki dönem Bergama Belediye başkanlığı yapmıştır. Başkanlığı sırasında Pergamon Zeus Sunağının Berlin’deki geçici yerinden Türkiye’ye getirilmesi için kampanya başlatmış ve ulusal antik eserlerin memleketlerine geri getirilmesi konusunda başarılı bir kamuoyu oluşmasına önayak olmuştur.
Yine Bergama Ovacık Köyünde siyanürle altın çıkarılan Ovacık Köyünde değişik eylemler düzenleyerek çevre bilincinin oluşması konusunda da ilk adımları atan kişi olmuştur.
Anadolu Kültürünün Gizli Tarihi alt başlığında yayınlamış olduğu Mysia ve Işık İnsanları kitabında antik kentlerin hikayelerini, bölgenin tarihsel gelişimini akıcı bir dille sıkmadan aktarmaktadır. Arkeoloji ve Tarihe meraklı kişilerin muhakkak okuması gereken bir kitaptır. Kitabı okuduğunuzda Sefa Taşkın’ın bu konulara ilgili bir araştırmacı olduğunu hemen göreceksiniz. Mysia, Aiolis bölgelerinin kentleri ve bunların hikayeleri kitabın ana konularıdır. Anadolu’nun, medeniyetin beşiği olduğunun kanıtı bu yazılarda gizlidir. Yer yer yanlış bilgiler vermesine rağmen, arkeoloji ve tarih bilimlerine katkısı yadsınamaz…
Taylan Köken
30 Temmuz 2012 Pazartesi
nasılsın...
NASILSIN / ŞİİR / İŞ / 2003 / 103 sayfa
Özdemir Asaf Kabataş Lisesini bitirdikten sonra Hukuk ve İktisat öğrenimini yarıda bırakarak gazetecilik ve çevirmenliğe başlar.
Şiirleri yayınlanmaya başladığında dönemin akımlarından farklı olan dili, düşünce yapısı ve minimalize edilmiş yapıtları hemen onu ayrı bir yere koymuştur. İnsan –Toplum ilişkilerini konu edinen ve düşünceye dayalı şiirler yazmıştır.
Kitaptan bir kaç şiiri buraya aktaralım:
ÇİZİK
Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi. Sf:25
*
SEMPATİ
Bir yaprak, ağaca takma.
Bir damla, buluta takma.
Bir bulut, maviye takma.
Bir yağmur, havaya takma.
Ben sana bakıyorum,
Bir rüzgar esiyor.
Sözü uzatıyorum,
Ben, sana takma. Sf:33
*
Ne adamlar vardır,
Adamlar, dışında kalır.
Ne adamlar vardır,
Adını tam taşır. Sf:45
*
“Başkalarının ekmeği acı, başkalarının merdivenlerinden çıkmak eziyetlidir.” Dante Sf:63
Taylan Köken
28 Temmuz 2012 Cumartesi
lavinia...
LAVİNİA / ŞİİR / İŞ / 2003 / 80 sayfa
Özdemir Asaf Kabataş Lisesini bitirdikten sonra Hukuk ve İktisat öğrenimini yarıda bırakarak gazetecilik ve çevirmenliğe başlar.
Şiirleri yayınlanmaya başladığında dönemin akımlarından farklı olan dili, düşünce yapısı ve minimalize edilmiş yapıtları hemen onu ayrı bir yere koymuştur. İnsan –Toplum ilişkilerini konu edinen ve düşünceye dayalı şiirler yazmıştır.
Kitaba adını veren Lavinia şiirini buraya aktaralım:
LAVINIA
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sn bilirsin.
Yalanlar isteyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Taylan Köken
27 Temmuz 2012 Cuma
1001 soruda çizgiroman...
1001 SORUDA ÇİZGİROMAN / ARAŞTIRMA / İM / 2002 / 173 sayfa
Hakan Alpin Çizgiroman karakterleri, yan kahramanlar, sinemaya aktarılanlar üzerine 1000 soru çıkarmayı başarmış bir araştırmacı. Sorular bazen tekrar etse de, bu sayıya ulaşmak gerçek bir meziyet. Çoğu gazete sayfalarında kalmış, artık eskisi gibi değer görmeyen kahramanlar, çizgi karakterler üzerine hazırlanmış 1000 soru. O 1001. soru ise okur ile yazar arasında hiç sorulmamış olan sorudur…
Taylan Köken
26 Temmuz 2012 Perşembe
bizans siyasal düşüncesi...
BİZANS SİYASAL DÜŞÜNCESİ / ARAŞTIRMA / GÖÇEBE / 1997 / 93 sayfa
Polonyalı yazar Grzegorz Leopold Seidler tarafından
Polonya’da 1960 yılında yayınlanmış olan kitabın alt başlığı Bizans
Halk Hareketlerinin İdeolojik Kökeni’dir. Çeviri, Mete Tuncay tarafından
yapılmıştır. Kitap Ankara Üni. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları tarafından
1979 yılında ilk basımı yapılmış, daha sonra 1986 yılında Verso Yayınları
tarafından ikinci basımı gerçekleşmiştir.
Kitabın içinde ele konuların başlıkları şöyledir:
1.Bizans İmparatorluğu’nun Roma’dan Ayrılışı
2.Resmi Öğreti
3.Pleb Hareketi ve İdeolojisi
4.Aydınlar Arasında ve Manastırlarda Kuşkuculuk
5.Manesçi Karamsarlık
6.Manesçiliğin Devrimci Devamı
107 Doğu Roma İmparatorunun yalnızca 34’ü eceli ile ölmüştür. Ötekiler ise
çatışmalara, ayaklanmalara kurban gitmiştir. Bizans’ın tanık olduğu 65 saray
darbesi bir anlamda bu tarihin özetidir.
Kitaptan kısa notlarla devam edelim:
İmparator, hükümdarların eski bir geleneği uyarınca, Thomas’ı ayağının altına
aldı, boynuna bastı, kollarının ve bacaklarının kesilmesini, sonra da vücudunun
bir eşeğe yüklenerek, herkesin görmesi için şehirde dolaştırılmasını
emretti… sf:49
*
900 yıl süren ömründen sonra, 529’da imparatorun buyruğuyla
Atina Akademisi kapatıldı ve bütün profesörleri sürüldü. Bu hocalar, Bizans’ta
çok iyi tanınan Persia Hükümdarı Hüsrev’in (Khosroesus) sarayına
sığındılar. Sf:56
*
Gerçeğe erişmemiş olanlara hakaret değil, yardım etmek
gerekir; çünkü onlar kötü niyetle değil, iyi olanı ararken dolaşıp
tökezliyorlardı.
*
Halk sorunları ve şeyleri doğru dürüst değerlendiremez,
çünkü kolaylıkla sıkıntılara ve coşkulara kapılır, yararlarına ve isteklerine
göre yargılar. Sf:61
*
3.yüzyılda İran’da gelişen Manescilik kökleri günümüze
kadar dolaylı olarak gelen dini öğretiler bütünüdür ve Bizans ve sonrası
Anadolu’yu etkisi altına almıştır.
Manesci öğreti, Suriye-Kalde efsaneleri, köylülerin doğayla
ilgili inançları, Zerdüştçülüğün iyi ve kötünün savaşımı yolundaki düşünceleri,
Budizmin dini yaşamın olumsuzlanması görüşü, Yahudiliğin peygamberlik kavramı
ve ilk Hıristiyanlığın toplumsal fikirleri gibi çeşitli öğelerden meydana
gelmiştir. Sf:74
Manescilik kitapta daha detaylı anlatılmakta. Bu ilginç dini yaklaşımı buraya
olduğu gibi aktarmaya çalışamayız. Kitap sırf bu bölüm için bile okunmaya
değer. Ayrıca günümüz siyasal yapısına baktığımızda, ne kadar geride
yaşadığımızı görmüş bu çalışmayla daha iyi anlamış oldum.
Taylan Köken
25 Temmuz 2012 Çarşamba
yunus emre...
YUNUS EMRE / ARAŞTIRMA / İNKILÂP / 1985 / 143 sayfa
Cevdet Kudret’in hayatından kesitler aktardığı bir romanı vardır. “Karıncayı Tanırsınız” adındadır. Cevdet Kudret de bu toprakların yetiştirdiği gerçek yazın adamlarının en önemlilerindendir ve bir karınca gibi çalışmıştır.
Halk Şiirinde Üç Büyükler-1 alt başlığında yayınlamış olduğu kitap Yunus Emre konusunda diğer yayınlanan kapsamlı kitapları derleyen toplayan bir çalışma olarak nitelenebilir. Öğrenciler için önemli bir kaynak kitap olmuş.
Fuad Köprülü’nün önemli kitabı olan “İlk Mutasavvıflar” da Hoca Ahmet Yesevi ve Anadolu ereni (şairi) Yunus Emre kutbunda diğerleri incelenmektedir. Yunus Emre önemlidir. Kitapta bunu ortaya koymaktadır. Halk bunu ortaya koymaktadır ki, 11 yerde mezarı (makamı) bulunmaktadır.
En soyut düşünceleri, yapmacıksız ve rahat bir söyleyişle anlatıvermesi onun dehasını göstermektedir. Bu söyleme ancak saygı duyulur, baş köşeye konulur ve hayran olunur…
Kitaptan bir Yunus şiirini aktaralım. Şiir sayfa 64’de…
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Yol oldur ki doğru vara
Göz oldur ki Hakk’ı göre
Er oldur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Doğru yola gittin ise
Er eteğin tuttun ise
Bir hayır da ettin ise
Birine bindir az değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka metaları satar
Yükü gevherdir tuz değil
Taylan Köken
24 Temmuz 2012 Salı
türkiye'deki tarihsel adlar...
TÜRKİYE’DEKİ TARİHSEL ADLAR / ARAŞTIRMA / İNKILÂP / 1993 / 865 sayfa
Bilge Umar hocamız arkeoloji biliminin tanınması için uğraş veren ve yapıtları buna büyük katkı sağlayan bir araştırmacıdır. Hukukçu olarak doktora yapmasına ve kürsü başkanı olmasına rağmen 1978 yılında üniversiteden ayrılıp avukatlık yapıp antik kentleri dolaşmaya başlamıştır. 1979 yılından itibaren Türkiye İlk Çağ Kentlerinin kitaplarını yayınlamaya başlamıştır.
Türkiye’deki Tarihsel Adlar kitabı ise meslekten olmamasına rağmen bu konudaki merakını ortaya koyan en önemli eserlerden biridir. Türkiye’nin Tarihsel Coğrafyası ve Tarihsel Adları Üzerine Alfabetik Düzende Bir İnceleme alt başlığı adı altında yayınlamış olduğu kitap bir ansiklopedi, önemli bir kaynak yapıttır. Bir İnceleme tanımı ise Bilge Hocanın olsa olsa naif kişiliği gösteren bir izdir.
Bu kitap Arkeolojiye, Tarihe meraklı tüm okurların alıp kütüphanelerinin bir köşesine koyulması gerekilen bir kaynak kitaptır… Muhakkak kazı bilimi ilerledikçe ve yeni yerler, yeni kanıtlar ortaya çıktıkça, bazı maddelerin bilgileri geçersizleşmektedir. Ama bu maddelerin tarihin katmanlarında nasıl bir izdüşümü oluşturduğu da dikkate alınmalıdır.
Taylan Köken
23 Temmuz 2012 Pazartesi
benim lokantalarım...
BENİM LOKANTALARIM / ANLATI / YKY / 2009 / 543 sayfa
Artun Ünsal yemek kültürü üzerine çıkarmış olduğu kitaplarla ünlü bir yazarımızdır. Benim Lokantalarım İstanbul’dan Anadolu’ya Göz ve Damak Anıları 248 Adres alt başlığı ile yayınlanmıştır. Peynir, Zeytin, Ekmek üzerine yazmış olduğu kitaplarda vardır. Bu kitaplar Yapı Kredi Yayınları tarafından hem büyük boy, hem de ekonomik boyda kitaplar olarak yayınlanmıştır.
Kitaptaki lokantalar hem fiyat olarak, hem yapmış olduğu yemeklerle, hem vermiş olduğu hizmet olarak incelenmiş ve yazılar bir anı tadında yayınlanmıştır. Kitapta belki birçoğumuzun gidemeyeceği lüks lokantaların yanında, esnaf lokantası diyebileceğimiz yöre mutfağının izlerini taşıyan lokantalar da kitaba girmiştir. Ayrıca aralara sıkıştırılmış olarak pastırmacıdan turşucuya, muhallebiciden kaymakçıya bir çok lezzet durağı da kitabı şenlendirmektedir.
Bu kitap tabii ki gelişmeye müsait bir kitap. Yazar dolaştıkça, okundukça yeni yeni lezzet duraklarını kitabına katacaktır. Ne diyelim afiyet olsun…
Taylan Köken
22 Temmuz 2012 Pazar
leyal-i ıztırab...
LEYÂL-İ IZTIRÂB / ÖYKÜ / BORDO-SİYAH / 2004 / 74 sayfa
Ahmet Rasim (1864-1932) devrini en iyi yansıtan yazarlardan
biridir. Edebiyatımızın baş köşelerinden birini de ona vermeliyiz.
1883 yılında Darüşşafaka’yı birincilikle bitirdikten sonra,
topu topu 15 aylık memuriyetten ayrılarak kendini tamamen yazarlığa veren Ahmet
Rasim’in çeşitli gazetelerde yayınladığı uzun öyküleri onun ünlenmesini
sağlamıştır. Özellikle İstanbul’u ayrıntılı anlattığı yazılar dönemi günümüze
getiren birer fotoğraf niteliğindedir.
Leyâl-i Iztırâb yani Acı
Dolu Geceler’i günümüz Türkçesine çeviren ve kitabı yayına hazırlayan Zeki
Çakılalan’dır.
Bu uzun öykü ilk olarak 1891 yılında Servet-i Fünun
dergisinde tefrika edilmiştir. Gülistan ve Şevket adındaki iki gencin dönemin
katı ahlak koşullarında tanışması ve başlarına gelen ilginç bir olayın
sonuçlarını aktaran ve yazarca analizi yapılan ilk dönem eserlerindendir.
Kitaptan
birkaç kısa not aktaralım;
Felsefe manevi hastalıkları tedavi etmekle görevlidir. Her manevi hastalığın
da, etki ya da duygu denen bir yayılma aracı vardır. felsefenin amacı da,
manevi hastalıkları doğuracak etkileri gidermektir. Sf: 25
*
Gülmek
ağlamakla anlamdaşmış. Sf:31
*
Gelecekle
ilgili emellerini düşünüyor. Gelecek, heveslerle değil, sağduyu ile düşünülür.
Heveslerin ne geçmişi, ne geleceği vardır. Sağduyu, iffet, insana şimdiyi
düşündürür. Sf:41
*
Bencillik
insanın ikinci doğasıdır; bencil olmayan, hayatın tadını bilemez. Sf:58
21 Temmuz 2012 Cumartesi
sürdürülen bir şarkının tarihi...
SÜRDÜRÜLEN BİR ŞARKININ TARİHİ / ŞİİR / TAN / 1981 / 77 sayfa
Ahmet Oktay değerli bir başka yazarımızdır. Toplumsal yazının köşebaşlarındandır. Hem düzyazı hem şiirleri ile edebiyat dünyamızın iyi ürünler veren emekçilerindendir.
Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi kitabında şiirlerini Gözyaşları Yeniden Doğurtuyor Bizi, Hüzün Bulur Konakladı mı Yolcu ve Umutsuzluk da Bilgisiydi Yaşadığımızın başlıklarında toplamıştır.
Kitaptan birkaç kısa alıntı ile devam edelim:
yaşam ölümün deneyi
ölüm de yaşamın sf:11
*
ağıt söylemek için sesimiz sf:26
*
gidenler herkesten gitti sf:29
*
Isparta’da koku yapılır gülden
Aksaray’da bıçak gibi yalnızlık
Hakkari’de efsane sf:46
*
Ve deniz
fatihlerin el kitabı sf:51
*
Leşler
anısız, geçmişsiz
herkesler gibi sf:68
Taylan Köken
20 Temmuz 2012 Cuma
kara bir zamana alınlık...
KARA BİR ZAMANA ALINLIK / ŞİİR / ADA / 1983 / 101 sayfa
Ahmet Oktay değerli bir başka yazarımızdır. Toplumsal yazının köşebaşlarındandır. Hem düzyazı hem şiirleri ile edebiyat dünyamızın iyi ürünler veren emekçilerindendir.
Kara Bir Zamana Alınlık kitabında şiirlerini Yenik Güne Ezgiler ve İşler ve Günler başlıklarında toplamıştır.
Kitaptan birkaç kısa alıntı ile devam edelim:
Alayın da acıdan kaynaklandığını
ondan öğrendim ben. Boşanmıştı güz
yaralı kentin bütün bentlerinden:
tam çukura indirilirken babası
dövünen birini görünce, -yine- demişti
-yanlış cenazeye geldim-
elinde buruşturarak bir çınar yaprağını. sf:65
*
Kendi kendinin bedelidir yaşam sf:68
*
İnsan yeni bir gurbete çıkıyor her gün sf:77
*
Ey bitliyi bitsiz eden altın sf:88
Taylan Köken
19 Temmuz 2012 Perşembe
yanıtsız mektuplar da hicran...
YANITSIZ MEKTUPLAR DA HİCRAN / ŞİİR / İŞ / 2003 / 88 sayfa
Aşkın yazarıdır, Atilla Birkiye. Hatta onun için yapılan en büyük eleştiri “başka bir şey yaz(a)maz”dır. Oysa Birkiye yazılacak en güzel şeyi, en evrensel konuyu yakalamış ve sıkmadan başka başka koridorlar açarak yoluna devam ediyor.
Hiç görmediğim genç bir kadına –ya da aşka- yazılmıştır… diyerek
kitabını bilinmeyen bir kadına ithaf etmiştir.
Şiir –düzyazı türünü kullandığı kitabında sade anlatımı
beni etkilemiştir. Bir günce aslında ve günce olarak belli bir iç-dönemin
izdüşümü yazdıkları. Yağmurda, gece gece, sabahın ilk ışıklarında ama hep tek
başına, hep hüzünle kol kola ve en çok da beklenmedik anlarda yazmış
yazacağını…
“Rüzgârlı adada, İmroz’da seni bekliyorum” bölümü dikkat çekici…
Kitaptan çok kısa birkaç not:
Aşk, bir kadına yazılan şiir olmalı. Sf:10
*
Aşk’ı
hep dolunaya dokunmak diye tanımladım. Sf:22
*
Şimdi,
buradayım, rüzgârlı adadayım, iki uygarlığın
ortasında,
Ege’nin mavi sularındayım, sana hem çok
uzağım,
hem çok yakın…
Yağmur
gibi, rüzgar gibi, eylül gibi, bir “son mektup”
gibi…
Aşk
gibi… sf:28
Taylan Köken
18 Temmuz 2012 Çarşamba
ipucu bırakma sanatı...
İPUCU BIRAKMA SANATI / ŞİİR / OM / 152 sayfa
Hayata dair gerçekten ipuçları veren, soran sorgulayan ve yaşamını gözönüne sermekten hiç çekinmeyen bir şair. İpucu Bırakma Sanatı bir başyapıt. Küçük İskender’in bilindik dilini devam ettiren ama bence daha detaylara inmiş bir kitap.
Kitap iki bölümden oluşuyor, birinci bölüm “Aptallar birbirini sever”, ikinci bölüm “Aşk, Teknolojik bir kelime” adlarını taşıyor…
Kitaptan birkaç alıntı ile devam edelim:
Yalnızlığa ders olsun diye astık aşkı! Sf:16
*
dövme yapma sevgilini, sonra silip atamazsın
silip atamazsın alnına yazılmadıysa hayat! Sf:20
*
“Koçero” şiiri sf:21
*
işin içinde devlet de var
aşkın içinde hükümet de var bebeğim
(sen dışişleri, ben içişleri bakanı)
beni arkamdan vuran yeni dünya düzeni
dünyayı düzenlerin anlı şanlı tarihi
vaktim yok kıta keşfetmeye sf:24
*
cinetten gelmişim elbette cennete gideceğim sf:29
*
altı
cesaretmiş üstü
kalsın adım sf:36
*
nemesis.-
tanrının yeryüzüne ettiği teklifim ben
o yüzden kuralsızım sevgilim sf:38
*
saçları dökülen ağaçlar
büyüyünce aşk olacaklar sf:41
*
“yazılı yapılan sözlü” şiiri çok güzel sf:45
*
“korkunç saat” şiiri sf:56
*
Lalenin elindeki gül, menekşe kokar. Sf:69
*
Vaktimi çıldırarak geçiriyorum. Sf:79
*
“sinir imparatorluğu” şiirinin tüm bölümleri ve özelikle “ön-sezi” sf:87-92
*
Her ev biraz mğazadır sf:88
*
şehrimin erkeklik organı: Galata Kulesi sf:90
*
Zaman, insansız da varolabilir; ama Tarih, asla. Sf:97
*
yüzünün arkasındaki kıtayı gördüm!
acelemvardıçünküyalnızdım sf:104
*
her aşk, yalnızlığa karşı girilmiş bir suikastti: sf:108
*
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep arkası yarın! Sf:135
Taylan Köken
17 Temmuz 2012 Salı
kitaplık 32...
Yapı Kredi Yayınları’nın sürekli yayını olan edebiyat dergisinin 32. sayısıdır.
Dergiden notlarla devam edelim:
Aşk derdini kime anlatayım
Ben aşk içindeyken yok kimsem Esrar Dede sf:17
*
Aşk yeteneği insana verildiğinden beri
Herkes gücünce aşk çılgını oldu Gülten Akın sf:27
*
Baktım bir kaplumbağa suya uzanamıyordu
suyu biraz öne çektim
En sonra bir ağacın
konuşmasını geçirdim deftere
Rüzgârın çıkması gibidir şiir
dedim girdim sonra derin sessizliğe İlhan Berk sf:30
*
Hiç bilmediği bir yere
gidip duruyor bir deniz
Parçasıyım ben bütünün gördüklerimin
Gördüm, görünmeyen yoktur İlhan Berk sf:31
*
Uçsuz, kımıltısız akan
Zamana usulca bırakıyorum. Tuna Kiremitçi sf:42
*
Ama zaman ucuca eklenmiş sigarlar değil,
Zaman merdiven değil
Her adımda bir yukarı çıksın.
Zaman, belirsiz bir merkezden
Her tarafa doğru
Halka halka genişleyen bir deprem. Tuna Kiremitçi Sf:43
*
Ozanların soyu tükenebilir belki, ama
Şiir hiç susmayacak. Gustavo Adolfo Becquer sf:53
*
Saç sefadan, tırnak cefadan uzarmış. Başar Başarır sf:65
*
İnsanları değiştiremezsin
Onlara yalnızca biraz sevgi verip
Almalarını ümit edebilirim. John Done sf:216
*
İyi dostlar, iyi kitaplar
ve dingin bir duyunç:
işte ideal yaşam bu. Mark Twain sf:221
Taylan Köken
16 Temmuz 2012 Pazartesi
sarkaç...
SARKAÇ / ŞİİR / İŞ B.Y. / 2002 / 52 sayfa
Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun tüm kitaplarını tavsiye edebilirim. Az ama öz yazan bir yazarın şiirleri de güzel. Ama düz yazıları daha güzel.
Zaman, rüzgar, çocukluk ve doğa imgelerini şiirinde kullanan yazarın sadece Sarkaç şiirini aktaracağım…
SARKAÇ
Can simidi, kurtarma sandalı
kaldı karada
Ekmek, su, geminin ömrüyle
çıkmıştım yola.
Denizin gezen düşüncesi rüzgar
yaşlı bir el gibi sırtımı sıvazlar
Dalgalar sanki zaman;
bir bırakır, bir tutar.
Karadan değil, martıdan
ayrılınca anladım denizi.
Her limanda bir korsanın mührü
Her kalede çocukluğum gizli.
Güçlü solukların açığa attığı gençlik
Kıyıda kalan ten, kırışık kum
Bir karışta nem, su bir kulaçta
Ben, yandıkça alevi büyüyen mum.
Bundan böyle gemim, yolu sen seç.
Yokmuş umduğum hiçbir ülkede
Nereye gitsem sığ, akıllar gelgeç
İçimde bir adayı gösterir Sarkaç.
15 Temmuz 2012 Pazar
rüzgar geri getirirse...
RÜZGAR GERİ GETİRİRSE / ÖYKÜ / İŞ B.Y. / 2002 / 136 sayfa
Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun tüm kitaplarını tavsiye edebilirim. Az ama öz yazan bir yazar. Kitabın alt başlığı “eşikli öyküler”…
Kitabın son öyküsü olan “Topaç” ile yazar 1998 yılı Milliyet Haldun Taner Öykü ödülünü almıştır. Çok güzel bir öykü. Çocukluktan çıkışın hikayesini, ergenliğin başını bir imge ile aktaran gerçek bir baş yapıt…
Kitaptan birkaç kısa alıntı yapalım:
Şair Baba şiiri burada buluyormuş. O yüzden ben buraya şiirin evi diyorum. Sf:20
*
Bir cinayeti önlemek hem kurbanı, hem katili kurtarmaz mı? Sf:23
*
Aynı suda iki kez yıkandım böylelikle. Çocukluğumun suyunda. Korkumun, umudumun, heyecanımın suyunda… sf:55
*
O zaman balıkların kuş, kuşların balık olduğunu; suyun hava, havanın su olduğunu; ışığın karanlık, karanlığın ışık olduğunu; ölümün yaşam, yaşamın ölüm olduğunu anladım. Sf:121-122
Taylan Köken
14 Temmuz 2012 Cumartesi
yeditepe öyküleri...
13 Temmuz 2012 Cuma
etekli iktidar...
ETEKLİ İKTİDAR / ARAŞTIRMA / ALFA / 2003 / 226 sayfa
Sinan Akyüz kitabında Erkek Hakları Kitabı alt başlığını kullanmış ve derdinin ne olduğunu çok güzel anlatmış. “Sınırları Genişleten Kadınlar” yani feminizm söylemi ile bir başka şekilde baskı unsuru oluşturan kadınlar, “Köşeye Sıkıştırılmış Erkekler”i parmaklarının ucunda oynatmışlardır. İşte bu dengesiz dengeye bir haykırış kitabıdır Etekli İktidar…
Kitap EHM (Erkek Hakları Manifestosu) iddiasındadır…
Kitap içinde önsözde Hıncal Uluç yazısını, Metin Üstündağ (Met-Üst) karikatürlerini, Mümin Sekman’ın ise editörlüğünü bulacaksınız.
Buraya kitaptan birçok söz, özdeyiş ve atasözünden sadece bir Çin Atasözünü aktaracağım: Kadın peşinde koşmanın erkeğe zararı yoktur, zarar veren onları yakalamaktadır!
Taylan Köken
12 Temmuz 2012 Perşembe
ölen adam...
ÖLEN ADAM / ROMAN / CAN / 2010 / 78 sayfa
DHL’in yazmış olduğu değişik kitaplardan biri. Ölen Adam İsa’dır. Hıristiyan inancına göre öldükten sonra Tanrının yanına aldığı İsa, Mesih olarak geri dönecek ve insanlığı kurtaracaktır…
DHL metninde ise İsa ölmemiş ve mezarından kaçarak önce fakir bir ailenin yanına yerleşmiş ve orada yaralarını sağalttıktan sonra, kitabın ikinci bölümünde ise bir İsis tapınağının rahibesi ile birlikte olur ve hatta rahibenin hamile kalmasına rağmen burada da rahat bırakılmadığından dolayı meçhule doğru giderek ortadan kaybolur…
Kitapta Hıristiyanların bakış açısı “bir şekilde” sorgulanır. İsa yani Ölen Adam öncelikle bir insandır. Bu bakış açısı ile yazılmıştır kitap…
Kitabın çevirisi çok sade bir dille Bilge Karasu tarafından yapılmıştır ve bu çeviri kendisine 1963 yılı TDK Çeviri Ödülü’nü getirmiştir.
Son olarak DHL sevdiğim bir yazardır. Bu kitabını da tavsiye edebilirim.
Taylan Köken
11 Temmuz 2012 Çarşamba
cunda müzik günleri...
10 Temmuz 2012 Salı
samuel beckett ile görüşmeler...
Fransız yazar Charles Juliet’in, Samuel Beckett ile yapmış
olduğu dört görüşmenin izlenimleridir kitabın özeti. Kitap Om Yayınlarında
deneme türü olarak çıkmasına rağmen aslında bir röportaj diyebiliriz kitap
için. Belki de asıl konuşmalar başka dergilerde veya gazetelerde yayınlandı. Bu
yazılar yazarın izlenimleridir. Türkçeye çeviri Sema Rifat tarafından yapılmış.
Samuel Beckett, zor röportaj veren bir yazardır. O kendi
sessizliği içinde, kendi kabuğunda yaşamayı seviyor/seçiyor. İki yazar arasında
özel bir iletişim olduğu da muhakkak… Bu bakımdan yazar kendinde haklı bir
gurur hissediyor.
Kitaptan kısa notlarla devam edelim:
İnsan kendini dinlediğinde, duyduğu şey edebiyat
değildir. Sf:12
*
İçimde katledilmiş bir varlık taşıdığım duygusunu hep
hissetmişimdir. Sf:16
*
İçimde hep hiç doğmamışım duygusunu taşımışımdır. Sf:18
*
Tek çözüm vardı, ölümdü bu. Sf:26
*
Yazı yazmak beni sessizliğe sürükledi. Sf:28
*
Sanatçı biçim aracılığıyla bir tür çıkış yolu bulur. Sf:56
*
Uzaklaşın, kendinizden de benden de. Sf:71
*
Her zaman dinleyecek bir şey vardır. sf:82
*
Ben zaten hiçbir şeyin derinine inmedim ki. Sf:88
*
Şu bollaşan hiç(lik). Sf:91
*
“Fanatizm, budalalıktır.” Mitterrand Sf:97
*
Bir yaprağın düşmesi ile Şeytan’ın düşmesi aynıdır. Sf:113
*
Saçmadır demek de saçmadır. Sf:116
8 Temmuz 2012 Pazar
annem belkıs...
ANNEM BELKIS / ANI / İLETİŞİM / 2000 / 303 sayfa
Gündüz Vassaf hocanın ilk kitabını annesi Belkıs hanıma adamıştı. Annesinin hayatını doğduğu ve yaşadığı yerlere göre kronolojik bir çizgide zevkle okunan bir havada yazmış olduğu kitap gerçekten okunmaya değer. Belki Rumeli kökenli olmamdan dolayı kitap benim için daha ilgi çekici.
Kitabın başlıkları şöyle:
· Rumeli’de Bir Osmanlı Kasabası
· Ustrumca’da Günlük Hayat
· Katliam ve Göç
· Anadolu’da Bir Osmanlı Kasabası
· Çapa Kız Öğretmen Okulu
· Köşkteki Misyonerler
· Robert Kolej
· Beyazıt’da Öğrencilik Günleri (1928-31)
· Genç Bir Cumhuriyet Kadınının İstanbul Günleri
· Yolculuk
· Amerika’daki Türkiye
· Üniversite Hayatım: Smith, Columbia ve Harvard
· Amerika’da Günlük Hayat
· Gündüz Doğuyor, Türkiye’ye Dönüyoruz
· Tekrar Amerika
· Kimi Anlar, Kimi Anılar
· İstanbul’da Yaşlı Bir Kadın Olmak
Taylan Köken
7 Temmuz 2012 Cumartesi
yeni duyarlılık...
YENİ DUYARLILIK / ANLATI / AFA / 1991 / 151 sayfa
Afa Yayınlarının Kadın dizisinden çıkan kitabın tam adı Yeni Duyarlılık Kadın ve Erkeğe Dair’dir.
Alt başlığı ise “ve Denemeler Konuşmalar
Makaleler”dir.
1903 Paris doğumlu Anais Nin, 1940 yılına kadar Avrupa’nın
değişik ülkelerinde gezdikten sonra Amerika’ya gider ve oraya yerleşir.
1931’den beri arkadaşı olduğu Henry Miller üzerinde büyük etkisi vardır. Esas
ünü ise 15.000 sayfayı geçkin günlüklerinden gelmektedir. Kadın üzerine yazmış
olduğu yazılar ve feminist söylemine getirdikleri dünyaca bilinmektedir. 1977
yılında vefat etmiştir.
Kitap değişik dönemlerde kaleme aldığı yazılardan, bizzat
yazar tarafından derlenmiş bir seçkidir. Bir kadının kendini bulma yolunda,
çözmeye çalıştığı soru(n)ları, okuru da işin içine katarak çözmeye
çalışmasıdır. Kitapta sorulan sorular ve cevapların yalınlığı ise bunların
hepsinin yazar tarafından yaşanmış olmasından kaynaklanıyor.
Kitabı Sıdıka G. Orhon Türkçeye çevirmiş. Kitabın son anısı
ise “Benim Türk Büyükannem” adını
taşıyor…
6 Temmuz 2012 Cuma
venüs üçgeni...
VENÜS ÜÇGENİ / ANLATI / YGY / 1998 / 125 sayfa
Kitap, Yumuşak G Yayınları tarafından Mustafa Küpüşoğlu’nun
çevirisi ile yayınlandı.
1903 Paris doğumlu Anais Nin, 1940 yılına kadar Avrupa’nın
değişik ülkelerinde gezdikten sonra Amerika’ya gider ve yerleşir. 1931’den beri
arkadaşı olduğu Henry Miller üzerinde büyük etkisi vardır. Esas ünü ise 15.000
sayfayı geçkin günlüklerinden gelmektedir. Kadın üzerine yazmış olduğu yazılar
ve feminist söylemine getirdikleri dünyaca bilinmektedir. 1977 yılında vefat
etmiştir.
Anais Nin’in erotik metaforu ile tanımladığı cinsel organı
“Venüs üçgeni”dir. Kitap erotizmin kadın için şair-yazarlar-sanatçılar için
neyi ifade ettiğini, neyi ifade etmediğini ve “bunlar benim fahişelik
dünyasındaki maceralarım” diye tanımladığı anlatılarıdır…
Taylan Köken
5 Temmuz 2012 Perşembe
dönmelik ve dönmeler...
DÖNMELİK VE DÖNMELER / ARAŞTIRMA / ZVİ GEYİK / 2002 / 366 sayfa
Tam adı Yakın Tarihimizde Dönmelik ve Dönmeler olan kitapta, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında dönem dönem adı geçen ve siyaset hayatında etkileri olan kurucusu Sebatay Sevi olan sözde İslam’ı seçen Yahudi Dönmelerinin gizli faaliyetleri ele alınmaktadır.
1666 yılında İzmir’de Sebatay Sevi adındaki Yahudi hahamı “Mesihlik” iddiasında bulunur ve cemaatini 18 maddede topladığı düşünceleri etrafında şekillendirerek organize eder. Özellikle Selanik eyaletinde şekillenen hareket, Osmanlı idaresini rahatsız eder ve hareket sonlandırılır. Sebatay Sevi ise yargılandığı Edirne’de Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olur ve ölümden kurtulur. Onun yandaşları da Müslümanlığı seçerek değişik devlet kademelerinde ve iş hayatında varlıklarını sürdürürler. Bu yazdıklarımız gerçek belgelerden derlenen bir özet sayılabilir.
Konu hakkındaki diğer düşünceler, yaklaşımlar ve yer yer karalama boyutundaki tespitler ise İslami (Sünni) bakış açısının, Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız bakış açısı. Kendi düşünce tarzına zemin oluşturmak için de, yeri geldiğinde her türlü karalamaya çekinmeden başvuran, ezici bir üslupla yazılmış, doğruluğu ve yanlışlığı konusunda herhangi bir belge kullanmadan yazılmış manzumeler dizisi… Türkiye Siyasal İslamı’nın takıntılı olduğu konular bellidir. Yahudiler, Masonlar, Alevi-Bektaşi zümre, Batı-Batılılaşma ve tabii ki Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet ve o Cumhuriyetin tüm kurumları… Bu kitapta ele alınan konu başlıklarını ve iddiaları günümüzde internet ortamında rahatça görebilirsiniz. Bunlar insanlara hep Gerçek Tarih ve Doğru Bilgiler olarak verilmektedir. Günümüzde bolca yapılan Komplo Teorilerine baktığımızda bizi gizli gizli yöneten hep birileri vardır. Bunlar bir kenara çekilmiş bizi tepeden izlemektedirler. Bunlara karşı çıkmak, olayların farkında olmak ise nedense başka bir düşünce biçiminin ya da açıkça söylemek gerekirse bize dayatılmaya çalışılan Hak Düşüncenin dünya üzerindeki cesur savaşçılarının görevinden, çabasından başka bir şey değildir! Hurafe gizi sever…
Kitap Zvi Geyik Yayınlarından yayınlamıştır. Zwi İbranice Geyik demekmiş. Yayınevinin simgesi ise bir göz… Zvi Geyik Yayınları’nın yani Geyik Geyik Yayınları’nın bu kitabını komplo teorilerinden hoşlananlar için tavsiye edebilirim… Ayrıca bu kitap için Sebataycılıkla ilgili kitaplara göre daha derli toplu bir kitap diyebilirim…
Taylan Köken
4 Temmuz 2012 Çarşamba
4.900.- TL
4.900.- TL / ROMAN / DOĞAN / 2001 / 285 sayfa
Frédéric Beigbeder’i “Aşkın
Ömrü Üç Yıldır” kitabıyla tanıdım ve diğer kitaplarını da peş peşe temin
ettim. Asıl mesleği reklam yazarlığı olan FB, bu kitabının adını da bir fiyat
etiketi olan 4.900.- TL olarak vermiştir.
İlk adı 3.900.- TL olan kitap, şu an 4.900.- TL’sı adıyla
da fiyat değişikliği nedeniyle adı değişen ilk kitap. Gerçi ben 2000 yılında
basılan kitabı 2002 yılında 925.000.-TL’sına almışım… Bu da başka bir metafor
olmalı…
Kitabı, Rena Akman çevirmiş.
Kitaptan devam edelim:
“Aşılanıyor bizlere,
Büyük acılar veren arzular.” Alain Souchon
*
“Kapitalizm komünizmi yendi.
Şimdi de kendini yiyor.” Charles Bukowski
*
Yaşasın büyümeyi tırmandıran fabrikaları çalıştıran büyüme!
Aman sakın düşünmek için durmayalım!
Sf:25
*
Her yazar ihbarcıdır. Edebiyat muhbirliktir. Sf:29
*
Tüketmek ile yok etmek arasında büyük bir fark
yoktur. Sf:32
*
“Kitlelerin sempatisini kazanmak istiyorsanız, onlara en
budalaca şeyleri söylemelisiniz.” Adolf Hitler sf:37
*
Bir kız, birlikte olduğu adama çocuk beklediğini
söylediğinde, adam kendine DERHAL “Bu kızla devam ediyor muyum?” diye sorar,
“Bu çocuğu istiyor muyum?” diye değil. Sf:72
*
Reklamın görevi, halkı, durum öyle olmadığında öyle
olduğuna inandırmak. Sf:87
*
Bir şey söylemiyorsam, iyiye işarettir: gözüm yemiyor
demektir. Gözüm yemiyorsa, iyiye işarettir: kafam karışık demektir. Kafam
karışıksa, iyiye işarettir: aşık oluyorum demektir. Ve aşık oluyorsam, kötüye
işarettir. Sf:156
*
İnsan uyanıkken nasıl uyanabilir? Sf:170
*
“Herkesin suçlu olduğu kilitlenmiş bir toplumda, tek suç
kendini yakalatmaktır. Hırsızlar dünyasında, bir tek kesin suç vardır, o da aptallıktır.” Hunter S. Thompson sf:211
*
Mutluluk mutsuzluğun yenilgisidir.
Mutluluk insanı mutsuz yapmaz. Sf:264
*
Ölümden korktuğumu sanırdım, meğer hayattan
korkuyormuşum. Sf:273
3 Temmuz 2012 Salı
hep sonbaharı yaşadık...
HEP SONBAHARI YAŞADIK / DENEME / ÖZGÜR / 1994 142 sayfa
Fakülte yıllarında tanıdığım yazar “aşk üzerine” yazan ve
yazmaktan bıkmayan bir garip Atilla Birkiye’dir… Bu kadar çeşitleme yapabilmesi
onun aynı zamanda iyi bir araştırmacı olmasındandır. Yıllar önce onu Taksim’in
altındaki Atatürk Kitaplığında görmüştüm. Onca kitabın arasında kaybolmuştu
adeta… Sonra da akşam birkaç başka yazar ile söyleşisi olmuştu.
Kitaptaki denemeler-yazılar dergilerde yayınlamış olduğu yazılarının bir seçkisidir.
Edebiyat ve Ebedi Şahsiyetler olarak kısaca özetleyebiliriz kitabı. Ayrıntı, asıl
önemli olandır diyorsanız kitabı satın almalısınız…
Kitaptan
devam edelim:
hepsinde bir şekliyle, “sonbahar”ı bulmak olanaklı; sonbahar bir hüzünse… sf:7
*
“ben
aşık bir adam.” İlhan
Berk sf:19
*
“Aşk
benim ideolojimdir.” Marquez sf:19
*
Bu
kentte aşık olunur, bu kente aşık olunur… sf:33
*
Şiirsiz
insan alçaktır. Sf:55
*
Şiir,
şairin yeryüzüne söylediği “sözü”dür. Sf:55
*
“Ölümsüzlük
sonsuz bir davadır.” Goethe sf:76
*
Bir
sonbahar kadar yalnızım. Sf:100
*
“Siz
yaşamıyorsunuz, zaman geçiriyorsunuz.” Fahrenayt 451 filminden sf:107
*
“Hamallarla
yazarlar arasında bir benzerlik vardır: Hamallar kitapları sırtlarında,
yazarlar kafalarında taşır.
Yükü
boşalınca yolları ayrılır. Biri meyhaneye, öbürü hapishaneye gider. “ Cevdet Kudret sf:122
*
“Ben
sizi seviyorsam bundan size ne?” demiş Goethe sevgilisine sf:133
*
“Günleri
değil, anları hatırlarız.” Cesare Pavese sf:133
2 Temmuz 2012 Pazartesi
bahname...
BAHNAME / ŞİİR / OM / 2000 / 87 sayfa
Adı Küçük İskender ama şiiri gerçekten Büyük İskender…
İkinci Yeni’nin yeryüzü veliahttı olarak yaşamaya devam ediyor. Sorumsuzluğu kendine bakmaması… Ama bakarsa da bu şiirler çıkmaz korkarım…
Onu tanıdığım günden beri okuyorum. Hem şiirlerini hem de yaramaz düzyazılarını...
Kitaptan devam edelim:
buruşmuş hayatım, bir kabahat gibi
hatta bir kabahat gibi YOKMUŞUM! Sf:8
*
bize bir tek hasret ve ihanet kalacak, inan
bize bir tek, hüzün imgeli sevinçler! Sf:11
*
serin olur ihanet akşamları sf:16
*
unutulmuş bir imha kuralı gibiyim! Sf:17
*
Totem:
önce yaratılanın
sonra yaratılana
küs sunmasının imi sf:46
*
saçlarını t arıyor gözlerinden b akıyor sf:47
*
taylan bahar boyunca
tespih aşk karalamaları, sf:56
*
ben oyuncaklarımı hiç öpmedim
hep onlar sarıldı bana.. kim bilir
yalnızlık bitince ne başlayacak sf:63
*
ihanetlerimize katma dostluk vergisi dahildir! Sf:66
*
oysa-ilkin-herkesten önce – yalnızlık vardı sf:76
*
aman be şinasi, üzüldüğün şeye bak
hiçbir ölünün güzel olmaz ki zaten elleri sf:80
Taylan Köken
1 Temmuz 2012 Pazar
derin uykunun söylevi...
DERİN UYKUNUN SÖYLEVİ / ŞİİR / SEL / 1997 / 71 sayfa
Türkçeye Halil Gökhan çevirmiş. Çevirmenin önsözde
belirttiklerine bakarsak: Gerçek şair, bizim gibi yaşayanların gözüne
görünmez olandır. Yalnız bu özellik onu ötekilerden ayırır. Düş görmez o, hesap
verir.
Şair, 11 Kasım 1963 günü Edith Piaf’ın ölümünü öğrendiği andan birkaç sayılı
saatten sonra zaten anlamsız bulduğu bu hayattan ayrılır.
Mezar
taşına da şu notu düşer: “Sizlerle kalıyorum.”
Kitaptan devam edelim:
Yaralarımdan başka bir şey sergilemedim.
*
İnsanın
kulağı denizin sesini seven
bir
kabuklu hayvandır. sf:38
*
Senin
benimle
kesinlikle
suçüstü
yakalanmaman
gerek. sf:41
