25 Şubat 2013 Pazartesi

asya üretim tarzı ve osmanlı toplumu...


SENCER DİVİTÇİOĞLU
ASYA ÜRETİM TARZI VE OSMANLI TOPLUMU / ARAŞTIRMA / SERMET YAY. / 1981 / 171 sayfa

Sencer Divitçioğlu kitabını şöyle tanımlamakta: Bu tarih araştırması değildir. Hatta, iktisat tarihi araştırması bile denilemez. Bu bir iktisat araştırmasıdır: İktisatçı açısından tarihsel bir iktisadi sistemin yeniden kurulması hakkında yapılan mütevazi bir denemedir.
Nedir Asya Üretim Tarzı? Marx’ın tanımladığı Engels’in de kendi düşünceleri ile konuyu açtığı ve derinleştirdiği Asya Üretim Tarzı: Doğu’daki bütün olayların temelini toprakta özel mülkiyetin yokluğunda aranmasıdır. İster doğal koşullardan, ister iklimsel sebeplerden olsun, ister kültürel yaklaşımdan olsun, Doğu’da toprak yani mülkiyet Devlet’in elindedir ve üretim koşulları devletin eli ve müdahaleleriyle gelişmektedir, yapılmaktadır. Basit olarak anlatımıyla durum böyledir.

Kitaptan Osmanlı’nın kuruluş dönemiyle ilgili birkaç kısa notla devam edelim:

Birey üretimi sadece kullanma-değeri yaratmak için yapar. Üretilen nesnelerin mübadelesi ve dolayısıyla meta üretimi söz konusu değildir. Bu bakımdan birey toplumun diğer bireylerinden ayrılmamıştır. Birey ancak toplumla birlikte oluşur. Özel ve bağımsız birey ortaya çıkamaz. Sf:29
*
Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında, genellikle vakıf yoluyla mülk sahibi olmaya başlayan şeyh ve dervişlerin I. Beyazıt devrinden itibaren şehirlerde ulema zümresi olarak anılmaya başladıklarını görüyoruz. Sf:59
*
Osmanlı toplumunun kuruluş yıllarında devlet, toprağın miri oluşundan ötürü, değişik toplumsal kökenlerden gelen, alp, gazi, ahi, derviş, Türk, Rum, köylü ve şehirli olan kimseleri bir çatı altında toplayıp, birleştirmeyi başarmıştır. Oluşan bu sınıf, rakabesi devlete ait olan topraklar üzerindeki haklardan yararlanan hakim bir sınıf niteliği almaya başlamıştır. Bu açıdan bakılınca Osmanlı İmparatorluğundaki toprak mülkiyetine dayanan soylu bir sınıfın ortaya çıkması ta ilk günden beri mümkün olmamıştır.
Osmanlılık, aslında soylu ve budunsal bir kökeni olmayan tamamen iktisadi durum ve zorunluluğun yarattığı bir birliktir. Toprağın mülkiyeti devlete ait olunca, bunu temsil eden sınıfın irsen değil, işlevsel olarak oluşması gerekir. Bundan dolayıdır ki, eski vak’a-nüvisler Osmanlılardan bahsederken, onları daima “devlet hizmetinde bulunan ve devlet bütçesinden geçinen hakim ve müdir sınıf” olarak nitelendirmişlerdir. Sf:62-63           

Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder