3 Şubat 2013 Pazar

knidoslu aphrodite...


MURAT KATOĞLU
KNİDOSLU APHRODİTE / SÖYLEŞİ / YKY / 2003 / 97 sayfa

Kitabın alt başlığı Ekrem Akurgal ile Türk Düşünce Hayatı Üzerine Konuşma adını taşımaktadır. Öğrencisi Murat Katoğlu hocası Ekrem Akurgal ile Türk düşünce hayatı üzerine dört gün süren bir söyleşi yapar. Ekrem Akurgal söyleşi metne geçince üzerinde düzeltmelerini de yapar. Yazı Felsefe Dergisinde yayınlanacaktır. Ama dergi yayın hayatına son verilince yazı yirmi yıl bir kenarda kalır. Ekrem Akurgal 2002 yılında vefat edince 20 yıldır gizlenmiş olduğu raflardan çıkıp 2003 yılında önümüze kitap olarak gelir.    

Kitaptan almış olduğumuz kısa notlar ise şöyle;

Aslında insanın genel konulara biraz olgun yaşından itibaren başlaması lazım… Genç bir adamın daha hiçbir branşta etkinlik, uzmanlık kazanmadan genel konulara gitmesi tehlikelidir. Birçok genellemeler yapılır, yanlış yollara sapılır. Sf:10
*
“Milli Kültür”le ne dediğimizi hala anlamış değiliz. Milli kültür diyene sorun; söyleyecek cevabı yoktur. Ben bunun tecrübesini çok yaptım, bu kavramla ortaya çıkana sordum; “Nedir milli kültür?” , söyleyecek sözü yoktu; “Fatih”, “Kanuni” dedi… Efendim, bugün bir Avrupalıya sorsanız, Fransa’yı anlatın bana deseniz, adam 14.Louis mi diyecek, Napolyon mu diyecek...? Hayır, bir alim, bir şair ismi verecek, filozof ismi verecek, biz padişah ismi veriyoruz. Sf:13
*
Yunanlılar şarkı fethe gidiyorlar, evvela işçi olarak gidiyorlar, sonra tüccar olarak ve karşılarında Hititleri buluyorlar. Geç Hitit beylikleri temsilcisi o devrin. Bu itibarla, o yolla, onların aracılığıyla aldılar her şeyi. Bir Yunan 8-7.yüzyıl eserini, bir Hitit eseriyle yan yana koyuyorsunuz, -kitaplarımda yaptım bunu- ayırmak, farkını bulmak bazen bir uzman için bile fevkalade güç. O kadar birbirine benzer. Aynen kopya etmiştir. Sf:23
*
Atatürk sentez yapmıştır. Türkiye Şarktan ayrılmıştır. Şarkı hakir gördüğü için değil. Dinden arınmıştır; dini hakir gördüğü için değil. O günkü din işe yaramadığı için. Yoksa Abbasiler devrinde 9.yüzyılda dünyanın çevresini ölçen, kimya ilmini, cebiri tesis eden –sıfırı onlar bulmuş, Hintliler veya onlar- öyle bir medeniyet olursa, Atatürk Şarka da razı. Biz de razıyız… Nitekim, Osmanlıların da 14-15.yüzyıl fütuhatında –Fuad Köprülü çok güzel anlatır- hiçbir zaman din birinci unsur değildir. Bu itibarla Atatürk’ün ve ona bağlı olanların düşünüş biçimi şudur: Din aleyhine değildirler, laiktirler. Çünkü biraz önce siz de söylemiştiniz; Türkiye büyük bir süratle 16.yüzyıldan itibaren aşağı inmiştir. Sf:37
*
Folklorun bizde şu bakımdan bir önemi var. Toprağımızın tapusunu saklamak… Malum ya, bir gün yine çıkarlar karşımıza, “imperium romanum” derler, orası benimdir der İtalya. Atatürk tarih tezini bu iki millet yüzünden; biri “megali idea” yüzünden, öbürü de “mare nostrum” veya “imperium romanum” iddialarıyla gelen faşizm ve diğer cereyanlara karşı çıkarmıştır. Bir bakıma bunun için kurmuştur Tarih Kurumu’nu. “Toprak sizin mi?” Hayır, Hattilerindir, biz de onların varisleriyizdir… sf:48
   
Taylan Köken

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder