MURAT KATOĞLU
KNİDOSLU
APHRODİTE / SÖYLEŞİ / YKY / 2003 / 97 sayfa
Kitabın alt başlığı Ekrem Akurgal
ile Türk Düşünce Hayatı Üzerine Konuşma adını taşımaktadır. Öğrencisi Murat
Katoğlu hocası Ekrem Akurgal ile Türk düşünce hayatı üzerine dört gün süren bir
söyleşi yapar. Ekrem Akurgal söyleşi metne geçince üzerinde düzeltmelerini de
yapar. Yazı Felsefe Dergisinde yayınlanacaktır. Ama dergi yayın hayatına son
verilince yazı yirmi yıl bir kenarda kalır. Ekrem Akurgal 2002 yılında vefat
edince 20 yıldır gizlenmiş olduğu raflardan çıkıp 2003 yılında önümüze kitap
olarak gelir.
Kitaptan almış
olduğumuz kısa notlar ise şöyle;
Aslında insanın genel konulara
biraz olgun yaşından itibaren başlaması lazım… Genç bir adamın daha hiçbir
branşta etkinlik, uzmanlık kazanmadan genel konulara gitmesi tehlikelidir.
Birçok genellemeler yapılır, yanlış yollara sapılır. Sf:10
*
“Milli Kültür”le ne dediğimizi
hala anlamış değiliz. Milli kültür diyene sorun; söyleyecek cevabı yoktur. Ben
bunun tecrübesini çok yaptım, bu kavramla ortaya çıkana sordum; “Nedir milli
kültür?” , söyleyecek sözü yoktu; “Fatih”, “Kanuni” dedi… Efendim, bugün bir
Avrupalıya sorsanız, Fransa’yı anlatın bana deseniz, adam 14.Louis mi diyecek,
Napolyon mu diyecek...? Hayır, bir alim, bir şair ismi verecek, filozof ismi
verecek, biz padişah ismi veriyoruz. Sf:13
*
Yunanlılar şarkı fethe gidiyorlar,
evvela işçi olarak gidiyorlar, sonra tüccar olarak ve karşılarında Hititleri
buluyorlar. Geç Hitit beylikleri temsilcisi o devrin. Bu itibarla, o yolla,
onların aracılığıyla aldılar her şeyi. Bir Yunan 8-7.yüzyıl eserini, bir Hitit
eseriyle yan yana koyuyorsunuz, -kitaplarımda yaptım bunu- ayırmak, farkını
bulmak bazen bir uzman için bile fevkalade güç. O kadar birbirine benzer. Aynen
kopya etmiştir. Sf:23
*
Atatürk sentez yapmıştır.
Türkiye Şarktan ayrılmıştır. Şarkı hakir gördüğü için değil. Dinden arınmıştır;
dini hakir gördüğü için değil. O günkü din işe yaramadığı için. Yoksa Abbasiler
devrinde 9.yüzyılda dünyanın çevresini ölçen, kimya ilmini, cebiri tesis eden
–sıfırı onlar bulmuş, Hintliler veya onlar- öyle bir medeniyet olursa, Atatürk
Şarka da razı. Biz de razıyız… Nitekim, Osmanlıların da 14-15.yüzyıl
fütuhatında –Fuad Köprülü çok güzel anlatır- hiçbir zaman din birinci unsur
değildir. Bu itibarla Atatürk’ün ve ona bağlı olanların düşünüş biçimi şudur:
Din aleyhine değildirler, laiktirler. Çünkü biraz önce siz de söylemiştiniz;
Türkiye büyük bir süratle 16.yüzyıldan itibaren aşağı inmiştir. Sf:37
*
Folklorun bizde şu bakımdan bir
önemi var. Toprağımızın tapusunu saklamak… Malum ya, bir gün yine çıkarlar
karşımıza, “imperium romanum” derler, orası benimdir der İtalya. Atatürk tarih
tezini bu iki millet yüzünden; biri “megali idea” yüzünden, öbürü de “mare
nostrum” veya “imperium romanum” iddialarıyla gelen faşizm ve diğer cereyanlara
karşı çıkarmıştır. Bir bakıma bunun için kurmuştur Tarih Kurumu’nu. “Toprak
sizin mi?” Hayır, Hattilerindir, biz de onların varisleriyizdir… sf:48
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder