Beyoğlu denilince akla gelen
diğer bir kültür mekanı Markiz Pastanesidir. Haldun Taner’de Markiz’in
müdavimlerindendir. Ona göre Markiz’de “her
masa kendi başına bir adadır” Kadıköy’lü
Haldun Taner vapurdan iner inmez Tünel’e biner, oradan Markiz’deki masasına
ulaşır, burada “kendi kendisiyle
kalabilmek, kitap, gazete okuyup notlar çıkarabilmek için” gitmektedir. Sol
elinde bir belge çantası, sağ elinden şemsiyesini (yağmur yağsa da açmazmış)
yanında taşırmış. Çantasında, notlar, resimler, kitap kapakları veya küçük
eşyalar bulundururmuş. Haldun Taner Markiz’de Abdülhak Şinasi ile bol bol
sohbet eder. Ara sıra da Prof. Ragıp Sarıca’nın yanına uğrar dünya siyasasının
gidişatını tetkik ederlermiş. Sf:39
parantez-2:
Prof. Ragıp Sarıca 14 Kasım 1958
yılında “Gazetecilerin tevkif edildiği
yerde demokrasi yoktur” demiştir. Ne kadar doğru söylemiş…
parantez-3:
1940’lı yıllarda Lebon Pastanesi
taşınır, yerine Markiz Pastanesi açılır. Avadis Çakır tarafından açılan pastane
kısa sürede bir kültür mekânı olur. Kısa zamanda edebiyatçılar, ressamlar,
yazarlar ve aydınların buluşma yeri olacaktır. Bu elit mekana giriş artık
şapkasız ve kravatsız olmayınca, pasaj içinde şapkacı ve terzi dükkanları
açılacaktır.
Markiz’in duvarlarını süsleyen
fayans panolar Arnoux imzalı art nouveau tarzında yapılmış eserlerdir. Pera
Palas Otel’inin mimarı Alexandre Vallaury tarafından tasarlanan panolar 4
mevsimi temsil etmektedir. Fransa’dan getirilirken Yaz ve Kış panoları hasar
görünce, pastaneye sadece İlkbahar ve Sonbahar panoları monte edilmiştir. Yaz
ve Kış panoları yerine de Mahzar Resmor imzalı vitraylar konulmuştur.
Markiz 2003 yılında restore
edilmiştir ve günümüzde Robert’s Coffee adıyla faaliyetini sürdürüyor.
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder