SAFFET TANMAN
ILGAZ DAĞLARI’NDAN BATNAS
TEPELERİ’NE / ANI / YKY / 2008 / 194 sayfa
Enis Batur
Saffet Tanman ve ailesini Adalarda tanır. (Sanırım) Sonra bu muhteşem insanı
anılarını yazması için ikna eder. İki kitap halinde yayınlanan bu anılar
gerçekten muhteşem. Bilgili, eğitimli ve asil bir kadının ağzından ‘nasıl bir
hayat kurulur?’ sorusuna verilen en güzel cevabı bu kitaplarda bulacaksınız.
Bu ilk kitapta
Saffet Hanım, Ilgaz Dağlarından Söke’ye uzanan bir yaşamı ilk yıllarından
itibaren tüm çıplaklığı, tüm samimi ve sade diliyle bize aktarır.
Kitaptan kısa
notlar ile devam edelim.
Hazret-i Mevlana’nın soyundan birçok kimseyle
tanıştım. İçlerinde güzel olmayana rastlamadım. Hepsi beyaz tenli, sarışın veya
sarıya yakın açık kumral, yeşil veya mavi gözlüydü. Sf:25
*
Annem bize ‘Eve bir misafir gelince merdiven
başından karşılayın. O misafir gelen bir kedi yavrusu olsa onu bile öyle
karşılayın,’ derdi. Sf:31
*
Baktım sıçan yavruları. Yeni doğmuş tüysüz,
pembe bir derisi var, iki boncuk gibi kara gözü.
“Ne yapacaksınız bunu?” deyince,
“Romatizmaya çok iyi gelir. İçine zeytinyağı
koruz, bunlar eriyince süreriz ağrıyan yere,” dedi Hatice Hanım. Sf:48
*
Bir ara yalnız kaldık, hiç unutmam annem iki
genç kız olan ablalarıma:
“Hatırlar mısınız?” dedi; “Kastamoni’de bu
akrabalar mahkemeye gelip, gece bizde kalınca size ‘Misafirlere en iyi, en işli
yatak takımlarını çıkarın’ dediğimde, ‘Aman anne ayağı poturlu köylü bunlar’
dediniz. Ben de size ‘misafirin zengini fakiri olmaz demiştim. Bakın şimdi
onlar bize en kıymetli çeyizlerini sermişler.” Sf:55
*
“Dil çok mühim bir unsurdur, dil bir
millettir, bir milletin medeniyet ölçüsü, kültür derecesinin sembolüdür. Dille
oynanılmaz. O bir uzviyettir, yaşar, filiz verir, kök salar, kökleri
bilinçaltının derinliklerine dalar, rengini, şeklini, kokusunu, kendi
hayatiyetiyle sürdürür. Ne kadar zenginse o kadar ifade kuvveti ve çeşidi
vardır. siz kolunu, bacağını keserseniz, onu körleştirir, öldürürsünüz.” Prof.
Spitzer sf:103
*
Taşını, toprağını, havasını özlüyorum ve
insanlarını. Orada henüz insanlık, sevgi, muhabbet nedir unutulmamış; işte o
sıcaklık, o tebessüm ılık ılık insanın içine akar hayatın bir manası olduğunu
düşündürür. Burada bir makine gibiyim, insan olduğumu unutuyorum sanki. Sf:172
Taylan
Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder